Dünyada tütün kullanımı, Amerika kıtasında başlamış olup oradan bütün dünyaya yayılmıştır. Osmanlı coğrafyasına ise 1570'lerde yani günümüzden yaklaşık 450 yıl önce girmiştir.
Dünyada tütün kullanımı, Amerika kıtasında başlamış olup oradan bütün dünyaya yayılmıştır. Osmanlı coğrafyasına ise 1570'lerde yani günümüzden yaklaşık 450 yıl önce girmiştir. Fehmi Yılmaz'ın "Osmanlı İmparatorluğu'nda Tütün: Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Tahlili (1600-1833)" isimli doktora tezinden; tütünün Türkiye'de ilk defa ilimizde (Milas'ta) 1583'te üretildiğini öğreniyoruz. Dünya’da değişik dillerde sigara kullanımı "çekmek" veya "dumanmak" kelimeleriyle kullanılırken bizim dilimizde "içmek" kelimesiyle kullanılmaktadır. Tütünün Osmanlı coğrafyasına girişinden sonra kullanımı halk arasında hızla yayıldı. Kullanmaya başlanmasından yaklaşık yarım asır sonra Osmanlı İmparatoru olan IV. Murat (1623-1640) tütün ve tütün ürünlerinin kullanımını yasaklamıştır. Bu yasağın konmasında Kadıların İmparatora olan baskısının büyük rolü vardır. Hatta tütün yasağına uymayanların katlinin vacib olduğuna dair Şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendi fetva vermiştir. IV. Murat, bu fetvadan da güç alarak yasağı çok sert uygulamaya koymuş hatta kıyafet değiştirerek şehir ve köyleri dolaşıp tütün içen var mı diye denetimlere çıkmıştır. Tütün içtiğini tespit ettiği kişilere çok ağır cezalar vermiştir. IV. Murat’ın bu yasağı koymasında, Kadıların baskısının yanı sıra İstanbul’da o dönemde çıkan büyük yangının da etkili olduğu yazılmaktadır. Bu kadar sert yasağa rağmen o dönemde bile tütün kullanımı tamamen engellenememiştir. İlk zamanlar daha çok erkekler arasında yaygın olarak kulanılırken günümüzde malesef hemen her yaşta hem kadın hem de erkekler arasında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Tütün, dört binden fazla zararlı kimyasal madde içermekte olup bunların 60’dan fazlasının kansere sebep olduğu bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her 10 ölümden birinin nedeni tütün kullanımına bağlı doğrudan veya dolaylı gelişen hastalıklardır. Tütün kullanımının sebep olabileceği hastalıklar arasında en çok bilinenleri; kalp ve damar hastalıkları ile akciğer kanseri başta olmak üzere kronik obstrüktif akciğer hastalıklarıdır. Bunlar, halk arasında en çok bilinen hastalıklar olmakla birlikte; tütün kullanımı (sigara, puro, nargile gibi) bunlar dışında da bir çok hastalığın doğrudan ya da dolaylı nedenidir. Bu yazıda, tütün kullanımının mesane (idrar torbası) kanseri gelişimi üzerindeki etkilerinden bahsedilecektir. Bu etki, genellikle toplumda bilinmemekte ya da çok az bilinmektedir. Tütün kullanımı, hem mesane kanseri gelişimine neden olurken hem de mesane kanseri nedeniyle tedavi olanlarda kanserin tekrar etmesine (nüks) neden olmaktadır. Tütün kullanımı, mesane kanseri gelişmesinin en önemli risk faktörü olarak kabul edilir. Bu risk, sigara içme süresi ve sigara içme yoğunluğu ile artar. Toplumda son yıllarda, daha az zararlı olduğu düşünülerek düşük katranlı sigara tüketiminin arttığı görülmektedir. Ancak mesane kanseri geliştirme riski açısından sigaranın düşük katranlı olmasının bir faydası yoktur, yani yüksek katranlı sigaralar gibi aynı oranda mesane kanseri gelişimine yol açmaktadır. Yine son yıllarda elektronik sigara kullanımının giderek arttığı gözlenmektedir. Elektronik sigara kullanımının mesane kanseri gelişimi üzerine etkisi yeterince değerlendirilememiştir. Çünkü bu tür etkilerin araştırılması bazen on yıllar alabilmektedir. Elektronik sigara kullanımının toplumda göreceli de olsa kullanımı yenidir. Bu çalışmaların sonuçları ileriki yıllarda daha net alınabilecektir. Bununla birlikte, elektronik sigara kullananların idrarlarında kanserojenler tespit edilmiştir. O nedenle; mesane kanserinden korunmak açısından, elektronik de olsa sigara ya da tütün ürünlerinin kullanılmaması gerekmektedir. Bir de doğrudan tütün ürünlerinin tüketilmesinin yanı sıra ‘pasif içicilik’ diye bir kavram vardır. Pasif içicilik, başkalarının içtikleri veya yanan tütün ürününden -sigara, puro, pipo, nargile, elektronik sigara gibi- kaynaklanan dumanın solunmasıdır. Pasif içicilik de, mesane kanseri gelişimi yönünden risk oluşturmaktadır.
Biz mesane kanseri tanısı koyduğumuz hastalara sigara başta olmak üzere tütün ürünü içip içmediklerini sorarız. İçiyorlarsa, bırakmaları gerektiğini şiddetle vurgularız. Bazı hastalarımız bizim bu önerimizi kendilerini sigarayı bıraktırmak amacıyla korkutmak için söylediğimizi aslında mesane kanseri ile sigaranın ilişkili olmadığını düşünmektedirler ve maalesef bazıları tüm ısrarlarımıza karşın kullanmaya devam etmektedirler. Oysa, mesane kanseri tanısı koyduğumuz hastalarda tütün kullanımının bırakılması hastaya iki yönden katkı sağlayacaktır. Bunlardan ilki; sigaranın bırakılması ile genel sağlıkta (kalp ve akciğerlerde) oluşacak iyileşmedir. Mesane kanseri tanısı koyduğumuz hastalarımızın kalp ve akciğerlerinin sağlıklı olması mesane kanserinin tedavisindeki başarıyı olumlu yönde etkileyecektir. Bu etki özellikle kemoterapi alan hastalarda daha belirgin olacaktır. Tütün kullanımının bırakılmasının ikincisi olumlu etkisi ise; mesane kanserlerinin tekrar etme (nüks etme) olasılığının azalması üzerine olacaktır. Mesane kanseri tedavi edilse bile, nüks etme (tekrarlama) riski çok yüksek olan bir hastalıktır. Tütün kullanılmaya devam edilirse mesane kanserinin tekrar etme olasılığı da artacaktır.
Yazımı mesane kanseri tanısı koyduğumuz hastalara söylediğim cümle ile bitireyim; ‘sigara içiyorsanız bundan sonra içmemeniz gerekiyor, sadece içmemek değil sigara içilen yerde bile bulunmamanız gerekiyor’. Bu yazının konusu gereği tütün kullanımının mesane kanseri üzerine etkilerinden bahsettik. Ancak; diğer sayısız olumsuz etkisi nedeniyle, dileğimiz tütün ürünlerinin hiç kullanılmaması, bir şekilde başlanmış ise de en kısa sürede bırakılmasıdır.