Uzun zamandır yazmıyordum, yazmayı da pek istemiyordum. Zira genel olarak insanları rövanşist duygularla takım tutar gibi bölen ayrıştıran karşı taraf kötüye kötü diyorsa bizim için o iyidir düşüncesiyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak bağırmaya, saldırmaya hazır bir klavye delikanlıları ortamında vereceğim bilgi ve paylaşacağım düşüncelerin pek önemli olacağından umutlu değildim. Ancak yazmamak hem kendime hem de sağ duyu ile okuyanlara bir haksızlık olarak epeyce büyüdü.

Uzun zamandır yazmıyordum, yazmayı da pek istemiyordum. Zira genel olarak insanları rövanşist duygularla takım tutar gibi bölen ayrıştıran karşı taraf kötüye kötü diyorsa bizim için o iyidir düşüncesiyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak bağırmaya, saldırmaya hazır bir klavye delikanlıları ortamında vereceğim bilgi ve paylaşacağım düşüncelerin pek önemli olacağından umutlu değildim. Ancak yazmamak hem kendime hem de sağ duyu ile okuyanlara bir haksızlık olarak epeyce büyüdü.

***

Şimdi sağduyulu okurların haklarını teslim etme zamanı. Takım tutan, parti tutan, her söylenenin altından farklı anlamlar çıkarmaya meraklı niyet okuyucuları bir köşeye bırakalım başlayalım anlatmaya. Aslında çokta yabancı olmadığınız tek kanallı dönemlerde her hafta cumartesi akşamlarını iple çektiğimiz 20:00 Ana Haber Bülteni sonrasında ekrana gelen “Türk Sineması Kuşağı”ndan bir filmi hatırlatmak istiyorum sizlere. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı, Kemal Sunal, Müjde Ar, Adile Naşit, Şener Şen, İhsan Yüce, İlyas Salman ve Erdal Özyağcılar'ın rol aldığı 1978 yapımı bir Türk komedi filmi Kibar Feyzo’yu izlemeyenimiz yoktur diye düşünüyorum. Türkiye'de ağalık düzenine kara mizah çerçevesinde yaklaşarak toplumcu gerçekçi bir nitelik taşıyan film, sınıfsal çatışmayı merkeze alması ve komünizm karşıtı önlemleri yermesiyle de politik bir yön taşıyan kült filmlerdendir.

***

Filmden sahneler bir anda gözünüzün önünde canlandı değil mi?

Film, köyde sevdiği kadınla evlenmek isteyen Feyzo'nun başlık parası toplamak isterken yaşadıklarını anlatır. Askerlik hizmetini tamamlayıp köyüne dönen Kibar Feyzo, Hacı Hüsam'ın kızı Gülo ile evlenmek için çabalar. Bilo da Gülo'ya talip olunca işler daha da karmaşık bir hâle gelir. Başlık parasını toplama işi bir yarış haline gelince Feyzo köyden ayrılır ve çalışıp para biriktirmek için İstanbul'a gider.

Buraya kadar küçük bir yerleşim yerinde yaşanan kısır çekişme ve yarışa şahit oluruz. Sonrası ise adeta bir ders niteliğindedir. İstanbul’da gördükleri ile kendini geliştiren Feyzo’nun bakış açısı da değişmiştir kısmen de olsa. Kısmen diyorum çünkü içindeki ağa karşı olan korku devam ettiğinden yalakalık yapmayı da elden bırakmaz. “Ağaya Beleş” yazısının olduğu kare hala hepimizin zihninde bir yerde duruyordur eminim. Şimdilerde durumumuz farklı mı?

***

Bir vesile ile Muğla’dan ayrılmış farklı şehirlerde yaşamış sonrasında yine bulduğu ilk fırsatta Muğla’ya dönmüş birçok kişi var. Bazıları gelişinde kendisini İstanbul’dan Maho ağanın köyüne gelmiş gibi hissetse de zamanla Feyzo’nun düştüğü durumdan daha da kötü duruma düştükleri aşikar. Muğla’nın görüntüde bir Maho ağası yok ama sorsanız bir o kadar da çok. Düşünsenize sınırsızlık meydanında toplanan halka hitap eden birinin kendisini Maho ağa gibi gördüğünü; “Ula gözünüz önünüze aka da, kör kalırsınız nankör ….! Ulan hepinizi ben doyuriyim... Avradınız ben aliyim... Öküzünüzü sabanınızı ben veriyim. …… oğulları! Ula şurada yüz kırk bir yüz kırk iki başsınız. Hepinizi ben besliyim. Vallaha sataram köyü ha! Alacak ağa hangi birinizin kıçına don alacak?” işte bu “sataram köyü ha” şimdilerde neredeyse tüm 48’de gerçek olmak üzere. İlçe belediyeleri sırasıyla taşınmazları satışa çıkarırken bazı yöneticiler de Feyzo gibi Gülo’nun başlık parası taksitini ahırda duran sarı öküzle ödüyor.

***

Hatırlatmakta fayda var. Kibar Feyzo senaryo gereği Gülo’nun başlık parası taksitini sarı öküzle ödedikten sonra annesi Feyzo’yu tarlada çifte sürüyordu. Satacak gayrimenkul kalmayınca siz değerli yöneticilerimizi de çifte sürmek zorunda kalmayalım. Film, sınıfsal çatışmayı merkeze alması ve komünizm karşıtı önlemleri yermesiyle dikkat çekiyordu. 47 yıl önce çekilen filmde yer alan sloganlar şimdilerde kendisini marjinal olarak gören bazılarına göre kınalı bazılarına göre ise eşek arısı modunda dolaşan, nerede bir aksiyon varsa içerisinde yer almaya çalışan kendi varlıklarını ispat çabasında ergenliğini yıllar geçse de üzerinden atamayanların oluşturduğu bir gürültü kirliliği ile devam ediyor. Bu kirlilik sadece sokakta değil sosyal medya ve hatta yazılı ve görsel medyada da devam ediyor.

***

Yazının başında söylediğim gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar şimdiden saldırıya başlayacak. Kibar Feyzo filminin son sahnesini hatırladınız mı? Feyzo hakim karşısındadır ve ; “Maho ağa ölmüştir.

O ölmüştir, başka ağa gelmiştir köyümüzün başına. Habar almışım. .Herkes Maho ağayı arar olmuştır. Bu işin sonu neye varır, ben bilmirim. Sen devletsin, sen bilirsin! Gayri hükmü sen ver, kurban. Suç kimde?” şimdi hükmü verecek olan sağ duyulu okuyucular olmalı.