Duygu regülasyonu kavramını ilk olarak tanımlayanlardan biri Thompson’dur. Ona göre duygu regülasyonu; bireyin hem içsel hem de dışsal uyaranlardan kaynaklanan duygularını gözlemleyebilmesi, anlık reaksiyonlarını düzenleyebilmesidir. Zira regülasyon, kelime anlamı olarak ayarlama ve düzenleme anlamına gelmektedir.

Duyguları regüle etmek için ilk olarak duygularımızı ne kadar tanıyor olduğumuz önemlidir. Sonrasında ise önemli olan hangi duyguda hangi davranışı sergilediğimizin farkına varabiliyor olmaktır. Ve bu farkındalıkla herhangi bir duyguyu yaşadığımızda tepki vermeden önce kendimize “bir dakika sakin ol, bir dur” diyebilme halini geliştirmeliyiz.  Çünkü kendimize tanıyabileceğimiz oradaki bir dakikalık süre ya da alınan derin bir nefes duygu yoğunluğunun yaşandığı sağ beyinden, mantıklı düşünmenin hâkim olduğu sol beyine geçişi sağlayacaktır.

Ne hissedeceğiniz sizin kontrolünüz altında olmayabilir, ama hissettiklerinizin akabinde nasıl tepki verebileceğiniz sizin kontrolünüz altında. Bu da duygu regülasyonu ile mümkün.

Duyguları düzenlemek için ACE modeli (The Adaptive Coping with Emotions), duygular ile adaptif bir biçimde başa çıkmayı önermektedir. Bu bağlamda yapılabilecek bazı aşamalar şöyledir;

Duygularımıza yönelik bilinçli bir farkındalık geliştirebilmek.

Duygularımızı tanımlayabilmek

Duyguyu ortaya çıkaran ve sürdüren faktörlerin farkına varabilmek

Negatif duyguları kabul etmek ve bu duygudan kaçmak yerine yüzleşebilmek

Duyguları yaşamla uyumlu bir biçimde değiştirebilmek

Kendine şefkat gösterebilmek ve rehberlik edebilmek

Nefes egzersizleri yapabilmek

Yani duygu regülasyonu öğrenilebilen ve de öğretilebilen bir beceridir. Dolayısıyla bu becerinin çocukluktan (hatta bebeklikten) itibaren kazanılmaya başlanması, çocuğun hem çocukluk döneminde hem de yaşamının diğer dönemlerinde duygularını tanıyarak daha kolay kontrol edebilmesini sağlayacaktır. Duygu yönetimi becerisinin gelişmiş olması, çocuğun problem çözme becerisinin gelişmesine katkı sağlarken, aynı zamanda akademik, sosyal, duygusal  ve davranışsal alanlarda da başarılı olmasına destek olmaktadır.

Çocuğunuzla iletişim kurarken onun duygularına kulak verin ve kendisinin de bu duyguları fark etmesini sağlayın. Örneğin çocuğunuz kendisi için önemli ama sizin için önemsiz bir olay anlattı diyelim. Olayı geçiştirmek yerine ona duygularını sorun. Eğer kendisi duygusunu tanımlayamıyorsa, siz tanımlaması noktasında ona yardımcı olabilirsiniz. (“Bu durum karşısında üzülmüş olmalısın…” gibi.)

Çocuğunuzun önce duygusunu yaşamasına izin verin, sonra onun duygusunu anladığınızı ona hissettirerek (“tüm bunlar olduğu için böyle -duygusu her ne ise- hissediyor olmalısın, seni çok iyi anlıyorum…” gibi) duyguyu rahatlatabilir, ardından birlikte çözümler üretebilirsiniz. Yani çocuğunuz herhangi bir duyguda boğuluyorken ona yüzmeyi öğretmeye çalışmayın.

****

Bu haftaki yazımda duygu regülasyonundan ve çocuklarda duyguları regüle etmekten çok kısa bahsettim. Ancak başka kaynaklardan özellikle de çocukların duygu regülasyonu ile ilgili okumalar yapmanızı tavsiye ederim. Zira duygu regülasyonu becerisi bebeklikten itibaren geliştirilebilen bir beceridir. Bu yazı ise konuya dair küçük bir farkındalık yaratması açısından yazılmış bir özet niteliğindedir.