Bu hafta, bir hikayeyi sizlerle buluşturmak için aracılık edeceğim. Keyifli okumalar diliyorum.
Hikaye şöyle;
"İki komşu ülkenin hükümdarı birbiriyle savaşmaz ama her fırsatta atışırlarmış. Doğum günlerinde, bayramalarda birbirinden ilginç armağanlarla zeka gösterisi yaparlarmış birbirlerine.
Hükümdarlardan birisi bir gün muzip zekalı heykeltıraşını huzuruna çağırmış. Birer karış yüksekliğinde, birbirinin tıpatıp aynısı altından üç insan heykeli yap demiş. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı da sadece ikisi bilecekmiş. Heykelller hazırlanmış ve şu mektupla birlikte diğer krala gönderilmiş:
‘Doğum gününü üç altın insan heykeliyle kutluyorum. Heykeller birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri, diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.’
Hediyeyi alan diğer hükümdar önce heykelleri tarttırmış. Gramına kadar eşitlermiş. Ülkesindeki sanattan anlayan kim varsa çağırtmış. Hepsi de heykelleri incelemiş, incelemiş, incelemiş ama heykellerin arasında hiçbir fark bulamamışlar.
Günler geçmiş ancak koca ülkede heykellerin sırrını çözecek bir akıllı çıkmamış. Bunun üzerine hükümdar, isyankar ve asi bulduğu için zindana attırdığı bir genci çağırmaya karar vermiş. Heykelleri inceleyen genç çok ince bir tel istemiş. Teli birinci heykelin kulağından sokmuş, tel heykelin ağzından çıkmış. İkinci heykelininde kulağından sokmuş, tel bu kez diğer kulağından çıkmış. Üçüncü heykelde tel kulaktan girmiş, ancak bir yerden çıkmamış. Telin sığabileceği incelikte bir kanal kalp hizasına kadar inmiş ve öteye gitmemiş.
Bunu gören Hükümdar heykellerin sırrını, komşu hükümdarın vermek istediği mesajı anlamış ve cevabını yazmış:
'Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu anlamlı hediyen için teşekkür ederim.'
Artık özgür olan isyankar gençse hızlı adımlarla saraydan uzaklaşıyor ve zindana girmeden önce söylediği sözleri tekrar ediyormuş: ‘ADALET İÇİN AĞZI, KULAĞI, BEYNİ BİR OLMAYIP DA SÖZÜNÜ SAKINANA YAZIKLAR OLSUN’"
Bu hikaye de bugünün kıssadan hissesi olsun.