Bu hafta, Tolstoy’un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı kitabında yer alan çiftçi Pahom’un öyküsünden bahsetmek istiyorum sizlere. Çünkü bazı öyküleri fırsat buldukça anlatmak istiyor insan.
***
Pahom, zengin bir hayatın hayalini kuran, sıradan, kendi halinde bir çiftçidir. Sonra bir gün uzak bir yerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyar.
Kendisinden toprak talebinde bulunan Pahom’a reis, “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım. Yoksa bütün hakkını kaybedersin.” der.
Pahom güneşin doğuşuyla birlikte yürümeye başlar. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecek iken biraz daha fazlasını ister. Derken bir de bakar ki güneşin batmasına az kalmıştır. Güneş batmadan başladığı noktaya geri dönmek için koşmaya başlayan Pahom, tam başladığı noktaya yaklaşırken, yere yığılır ve bir daha kalkamaz.
Olanları izleyen reis, daha önce de çok kez şahit olduğu bu durum karşısında şaşırmamıştır. Reisin adamları bir mezar kazarlar ve Pahom’u bu mezara gömerler.
Reis, Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”
Ki o toprak bile insanın kendine ait değildir genelde.
Ama unuturuz bunu çoğu kez.
Unutana yalnızca bunu hatırlatmak istedim bu hafta. Zira bazı hikayeler vardır, üzerine sayfalarca şeyler yazılabilecekken, tek bir kelam bile yazmana gerek kalmadığı. Çünkü verilmesi gerekenler en öz haliyle verilmiştir ve yapılan bütün yorumlar yine o öze çıkacaktır en nihayetinde.
Bu da o hikayelerden bence.