Bambu bitkisinden yola çıkarak hedefe giden yolda verilen emeğin, sabrın ve yolda olmanın güzelliğinden bahsetmek istiyorum bu hafta.
Dayanıklı bir bitki olan bambu, kimilerine göre dünyanın en hızlı büyüyen ağacıdır.
Peki gerçekten öyle midir?
Hikayeyi ben anlatayım, kararı siz verin.
Önce tohumu ekilen bambular sulanmaya ve gübrelenmeye başlanır. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Ama sulanıp gübrelenmeye devam edilir. İkinci yılda da herhangi bir değişiklik olmaz, üçüncü ve dördüncü yıllarda da aynı işlemler tekrarlanır fakat yine herhangi bir değişiklik olmaz. Ancak Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve beşinci yılın sonunda nihayet bambu toprağın yüzeyinde ilk filizini verir. Altı hafta gibi bir sürede ise yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.. Halbuki her şey bir tohumla başlamıştı.
Şimdi sizlere iki soru sormak istiyorum.
- Sizce bambu gerçekten dünyanın en hızlı büyüyen ağacı mıdır?
- Bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı ulaşmıştır, beş yılda mı? Yoksa 5 yıl artı 6 haftada mı?
İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz ama ben ikinci sorudan başlamak istiyorum.
Bazılarına göre bu sorunun cevabı 6 haftadır. Çünkü bazıları sonuç odaklıdır. Sonuca giden yolda süreci gözden kaçırırlar. Hatta öyle ki umdukları sonucu elde edemeyen bazı kimseler o yolda verilen emekleri bazen farkına vararak çoğu kez de farkına varmadan değersizleştirme eğilimi gösterebilirler. Halbuki bazen öyle anlar vardır ki, sonuç her ne olursa olsun aslolan yalnızca verilen emeğin değeridir.
Kimine göre ise sorunun cevabı 5 yıldır. Yani filizin toprak yüzeyinde kendini gösterdiği ilk andır. Çünkü bazıları için önemli olan süreç ve süreçte geçen zamandır. Hedefe ulaştıktan sonra, hedefin serpilip gelişmesi için geçen 6 hafta gözden kaçırılır.
Bu sorunun doğru ya da yanlış cevabı var mı bilmiyorum ama bana sorarsanız benim cevabım 5 yıl artı 6 haftadır. Galiba ben, ne tek başına bir süreç insanı, ne de tek başına bir sonuç insanı oldum. Ama eğer öncelik sıralaması yapmam istenseydi, muhtemelen ilk sırayı sürece verirdim.
Çünkü yalnızca yolun sonuna odaklanmayı değil; yolda olma halini, ve o yolda verdiğim emeğimi de seviyorum. Ve bir gün filiz verecek inancıyla, sabırla ve inatla içimdeki bambuyu sulamaya devam ediyorum.
Sorun bakalım siz de, içinizde filiz vermeyi bekleyen bambulara, ihtiyacı olan şeyler neler?
Ve ilk soruyu tekrar sormak istiyorum; sizce bambu gerçekten dünyanın en hızlı büyüyen ağacı mı?
Sizi bilmem, fakat ben “zamanın ve hızın göreceliği” der susarım.
Ama bilirim ki; içimde sabırla suladığım bambularım, benim dünyamın en hızlı büyüyenleri.