Hemen hemen herkesin bildiği küçük bir hikaye ile başlamak istiyorum. Hikaye şöyle;
Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Daha sonra bir başka topraktan da 100 tane siyah karınca alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun. İlk başta hiçbir şey olmayacaktır, ortam gayet dosthane olacaktır. Daha sonra kavanozu elinize alın ve şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bulunan karıncaların bir kaos ortamı içerisine düştüğünü ve bir anda birbirlerini öldürmek için savaşmaya başladığını göreceksiniz. Kırmızı karıncalar kaosu yaratan düşmanın siyah karıncalar olduğunu, siyah karıncalar da kırmızı karıncalar olduğunu düşünecektir. Halbuki kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdedir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda kendinize hep şu soruyu sorun: Kavanozu sallayan kim?
Hadi gelin şimdi bu soruyu genelde göç ve göçmenlik, özelde ise Suriyeli göçmenler söz konusu olduğu zaman da soralım kendimize…
Türkiye göç bağlamında ele alınınca yalnızca kaynak ülke değil, aynı zamanda hem transit hem de hedef bir ülke. Özellikle de Mart 2011’de Suriye’de başlayan iç savaştan, göç anlamında etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Zira ilk Suriyeli mülteci kampı Mayıs 2011’de Türkiye’de açılmıştır.
Mülteciler Derneği’nden edinilen bilgiye göre;
“Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 24 Şubat 2021 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 10 bin 968 kişi artarak toplam 3 milyon 656 bin 525 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 733 bin 34’ünü (%47,4) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplam sayısı ise 2 milyon 589 bin 969 kişi. (%70,8)...
24 Şubat 2021 tarihi itibarıyla şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı 3 milyon 598 bin 283 kişi olarak açıklandı. Şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı geçen aya göre 13 bin 266 kişi arttı. Suriyelilerin %98,4’ü şehirlerde yaşıyor.”