Bir Eğitim-öğretim yılının daha sonuna ulaştık. Öğretim yılının sona ermesi, yaklaşık 20 milyon öğrencimiz için 3 ay kadar sürecek uzunca yaz tatilinin başlaması demek. Nüfusumuzun kâhir ekseriyetinin köylerde yaşadığı ve tarımla geçimini sağladığı eski yıllarda öğrenci ve ebeveynleri için tatil demek, köydeki baba evine gitmek ve yaz döneminde iyice artan tarım işlerinde ailelerine yardımcı olmak, salça, pekmez, bulgur, tarhana, kurutulmuş sebze vb. bir takım kışlık yiyeceğini temin etmek demekti. Zaman değişti, Türkiye değişti, şartlar değişti. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında şehirlerde ve köylerde yaşayanların oranı %20-80 iken şu anda tam tersi, ülke nüfusumuzun % 80’i şehirlerde, % 20’si köylerde yaşıyor. Şehirlerde yaşayan ve yıl boyu çalışan ebeveynler, yaz aylarında köylerine gitme yerine çocuklarını da yanlarına alarak tatil beldelerinde dinlenmeyi yeğliyorlar. Tatil dönüşlerinde de maalesef bazı çocuklar, amaçsızca şehirlerdeki evlerinde yaz tatilinin bitişini bekliyorlar.
Yıl boyu çalışan bireylerin tatillerde dinlenmeleri en doğal hakları. Ancak yaklaşık 3 aylık yaz tatili, klasik tatil anlayışımız olan “ fazla uyuma, sürekli televizyon izleme, bilgisayar başında oyun oynama, hiçbir şey yapmama.” vb. ile harcanamayacak kadar uzun ve değerli bir süredir, mutlaka bir plân dâhilinde değerlendirilmesi gerekir. Tatilin hem dinlenme ve eğlenme, hem de kişisel gelişim için bir fırsat olduğu, bu konuda geliştirilen tavsiyelere uymanın faydalı olacağı unutulmamalıdır;
1. Her öğrenci bir yaz tatili programı yapmalı, programı hazırlarken bir iş yerinde çalışmaya, dinlenmeye, gezmeye, arkadaşlıklara, eğlenmeye vakit ayrıldığı gibi dönem içerisinde akademik başarısı düşük olan derslerin telafisini de planlamalıdır. Özellikle okuldaki başarısı düşük olan öğrenciler için tatiller eksikliklerini tamamlamak için önemli bir fırsattır. Yeni eğitim-öğretim yılına iyi bir giriş yapabilmek için ders yılı içinde okunamayan, düzeyine uygun kitap ve dergiler okunmalı; başarısı düşük dersler tekrarlanmalıdır.
2.Yaz tatilini birçok öğrenci çalışarak geçirir. Aile işyerlerinde, tarlada-bahçede, kurumsal bir iş yerinde, bir meslek erbabının yanında vb. çalışan öğrencilerimiz için yaz tatili çok farklı bir deneyim ve kazanım olabilir. İnsanlarla iletişim halinde olmak, onların tecrübelerinden ve bilgilerinden yararlanmak, hayatı öğrenmek, iş disiplini, iş deneyimi kazanmak, para kazanma heyecanını tatmak vb. öğrencilerimiz için eğitim hayatı sonrasında da başarılarını müspet yönde etkileyecek eşsiz bir fırsat olabilir. Bu fırsatı yakalayan her ebeveyn çocuklarına bu deneyimi kazandırmalıdır. “Çocuk yıl boyu okulda zaten yoruldu, çalışmasın, yaz boyu dinlensin” düşüncesi doğru bir yaklaşım değildir.
3.Yaz tatilinde bazı öğrencilerin halk eğitim merkezlerinin, belediyelerin, özel kurumların düzenlediği sanat, spor vb. kişisel gelişimlerine katkı sunacak kurs ve etkinliklere, yabancı dil kurslarına katılmaları, onları olası kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için çok faydalı olacağı şüphesizdir. Bu meyanda Diyanet İşleri Başkanlığının yurt genelinde tüm cami ve Kuran Kurslarında hizmete sunduğu “Yaz Kur’an kursları” alternatifi de unutulmamalıdır. Çocuklar cami ve Kur'an'la ilk kez burada tanışırlar. Hayatlarını şekillendirecek gerçek dini bilgi ve alışkanlıkları, gönüllük esasıyla ve not kaygısı olmaksızın genelde bu kurslarda öğrenirler
4. Yaz dönemi aynı zamanda sosyal ilişkilerin de güçleneceği bir zaman dilimidir. Bu nedenle aile içi sohbetlere daha fazla zaman ayrılabilir, yaşlı ve hasta ziyaretleri yapılabilir, akrabalık bağlarının güçlü kalmasına özen gösterilmeli, özellikle başka şehirlerde ikamet eden akraba ziyaretleri ihmal edilmemelidir. Bir çocuğun ruhen sağlıklı ve kendisini değerli hissetmesi için, anne-babasının sevgisine ihtiyacı olduğu kadar, dedesinin-ninesinin, amcasının-dayısının, halasının-teyzesinin sevgisine de ihtiyacı vardır. Yaz tatili, imkân ve şartları zorlayarak akraba ilişkilerini sağlamlaştırma adına bir fırsattır. Akrabalarının karşılıksız sevgileriyle gönülleri mutmain olan çocuklar, anne-babasının doğduğu ve büyüdüğü yerleri görme, anılarını dinleme imkânını da bulmuş olurlar.
5.Nişan, düğün, mevlit, cenaze vb. genelde birbirini tanıyan insanların katıldığı merasimler sosyalleşmenin yanında kültürel değerlerin aktarılmasını da sağlar. Ebeveynler, bu tür davetlere hiç olmazsa yaz aylarında çocuklarıyla beraber katılmaya özen göstermelidir.
6.Okul zamanı koşuşturması içerisinde pek fırsat bulunamayıp ertelenen, ev işlerine yardım, bahçedeki bitkilerin bakımı, çevredeki hayvanlarla ilgilenme, kızların anneleriyle, salça, turşu, bulgur, yufka açma, ev yapımı makarna vb. yiyeceklerin hazırlanmasına katkı sunmaları, erkeklerin babalarıyla evdeki küçük tamiratları, boya-badana işlerini yapmaları, el becerilerinin gelişimine katkı sunacağı unutulmamalıdır.
7. Uzun yaz tatili döneminde yapılabilecek tarihî, manevî ve kültürel gezi etkinlikleriyle çocuklara yaşadığı çevrenin millî ve manevî, tarihi ve kültürel değerleri benimsetilmelidir. Yaşayan önemli yazar, sanatkâr, mütefekkir ziyaretleri, türbeler, kütüphaneler, tarihi camiler, kervan saraylar, müzeler, ören yerleri, saraylar vb. geziler çocuklarımızın ufuklarını genişletecek, atalarıyla sağlıklı bağ kurmasına yardımcı olacak, popüler kültürün kendilerine sunduğu sahte kahramanlardan onları kurtararak, aynileşebilecekleri idolleri edinmelerini sağlayacaktır.
8.Maddi imkân sahibi ailelerin yaz tatillerinde maaile umre ziyaretlerine giderek daha küçük yaşlarda çocuklarına manevi atmosferi yaşatmaları, çocuklarının dini gelişimlerinde, dini duygu ve düşüncelerinin oluşumunda önemli rol oynayacağı unutulmamalıdır.