Başkasının Sözüyle Tartılan Hayatlar “Çok kilo almışsın.”, “Sen eskiden çok zayıftın ya, ne oldu?”, “Kendini salmışsın biraz sanki..”, “Biraz dikkat etsen hemen verirsin aslında..”, “Bu kadar güzelsin, bir de biraz kilo versen..”, “Sen de ne yersen yarıyor zaten.”…

Başkasının Sözüyle Tartılan Hayatlar

“Çok kilo almışsın.”, “Sen eskiden çok zayıftın ya, ne oldu?”, “Kendini salmışsın biraz sanki..”, “Biraz dikkat etsen hemen verirsin aslında..”, “Bu kadar güzelsin, bir de biraz kilo versen..”, “Sen de ne yersen yarıyor zaten.”…

Cümleler tanıdık geldi mi?

Kilo vermeye çalışan biriyseniz, bu cümleleri bir yerlerde mutlaka duymuşsunuzdur. Belki bir arkadaş ortamında, belki aile sofralarında, belki bir düğün sonrası sosyal medyada gördüğünüz bir fotoğrafın altına yapılan yorumda… Ne kadar dirençli olmaya çalışsak da, başkalarının sözleri bazen kilomuzdan bile ağır gelir.

Peki neden bu kadar önem veriyoruz başkalarının dediklerine?

Neden aynaya değil, başkalarının gözlerine göre şekil alıyoruz?

Ve neden bu kadar yarış halindeyiz?

Çünkü Onaylanmak İstiyoruz

İnsan doğası gereği sosyal bir varlık. Topluluklar içinde var olduk, öyle büyüdük. Kabul görmek, beğenilmek, takdir edilmek içgüdüsel olarak güvenlik hissimizi besliyor. Bu yüzden kilo verdiğimizde, önce çevremizin fark etmesini, sonra da onaylamasını bekliyoruz. Ama işte tehlike tam da burada başlıyor. Bir başkasının onayıyla motive olan kişi, bir başka yorumla da yıkılabiliyor.

Başkası İçin Verilen Kilo, Geri Alınmaya Mahkumdur…

“Eski sevgilim görsün, pişman olsun diye başladım.”

Bu cümlenin arkasında yatan motivasyon kısa vadede etkili olabilir; ama sürdürülebilir değildir. Çünkü hedef içten değil, dıştandır. Bu durumda kişi, sadece kilo vermeye değil; aynı zamanda o kişiyi etkilemeye, ondan bir bakış, belki bir mesaj beklemeye de odaklanır. Bu beklenti gerçekleşmediğinde ise, yeme davranışı çoğu zaman yeniden devreye girer.

Sürekli Bir Yarış İçindeyiz

Peki Kiminle?

Sosyal medyadaki o “her gün spor yapıp detoks içen” kişiyle mi?

Eski halimizle mi?

Yoksa hiç tanımadığımız ama fotoğrafını beğenip hayran olduğumuz bir vücutla mı?

Oysa beden bir yarış alanı değildir. Bizler de rakip değiliz. Herkesin metabolizması, hormon dengesi, yaşadığı stres, geçmiş travmaları, günlük yaşamı farklı. Ama biz, bu kadar farklılığı yok sayıp tek bir başarı tanımı üzerinden kendimizi ölçmeye çalışıyoruz. Ve ne yazık ki bu yarışın ödülü genellikle “mutsuzluk”.

Söylenenler Kadar Söylenmeyenler de Etkiler

Bazen hiçbir şey söylenmez ama bakışlar konuşur. Ya da yıllardır suskun kalmış bir “keşke biraz daha zayıf olsaydın” ifadesi, yıllar sonra bile zihnimizde yankılanır.

İşte bu yüzden kilo verme süreci sadece bir fiziksel dönüşüm değil, aynı zamanda duygusal bir yolculuktur.

Ve bu yolculukta en çok ihtiyacımız olan şey, başkalarının değil, kendimizin sesini duymaktır.

Aynaya Kim İçin Bakıyorsun?

Son olarak, şu soruyu sormanı isterim:

“Bu yemeği yememek sana iyi mi geliyor yoksa sadece başkası beğensin diye mi kendini tutuyorsun?”

Kendin için hareket etmeye başladığında; daha sağlıklı, daha huzurlu ve daha kalıcı sonuçlar elde edeceksin. Çünkü o zaman kilo verme değil, sağlığı kazanma sürecine girmiş olacaksın.

Ve unutma…

Tartı sadece kilonu ölçer, kendine verdiğin değeri değil.

Sağlıklı günler dilerim.