Dünya Tabipler Birliği sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti, “sağlık sisteminin temellerine zarar veren ve hastanın sağlığını kritik olarak etkileyen uluslararası acil bir durum” olarak tanımlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü ise sağlık kurumlarındaki şiddeti “hasta, hasta yakınları, ya da diğer herhangi bir kişiden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum” olarak tanımlıyor.

Bu tanımlamalara göre sağlık çalışanlarına yönelik sözlü ve fiziksel şiddetin dünyada her geçen gün arttığını söylemek yanlış değil.

Çok geniş bir çalışan grubunun bulunduğu sağlık kurumları şiddetin en çok görüldüğü iş alanlarından biri olarak biliniyormuş, bunu ilk duyduğumda çok şaşırmıştım.

Evet, bizim sağlığımız için çalışan insanlar bizim şiddetimizle karşı karşıya kalıyorlar. Yapılan mobbinglerin, sözlü şiddetin yanında; fiziksel şiddet, bıçaklanmalar hatta öldürülmeler…

En prestijli meslekler arasında olan doktorların bunları yaşıyor olması içler acısı.

Küçücük bir baş ağrısında bile yanlarına koştuğumuz doktorlara, hemşirelere, hastanedeki görevlilere bunları nasıl yapabiliyoruz?

Bu değersizleştirmeler yüzünden doktorların çoğu artık bu ülkeden gitti ya da gitmek istiyor.

Bunların önlenmesi için sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için çıkartılan yasa ile cezalar bir buçuk kat arttırıldı.

Keşke bu düzenleme beklenen sonuçları verseydi. Ama vermedi, yeterli olmadı..

Gerek sağlık hizmetindeki hızlı değişmeler, gerek yasal uygulamalardaki eksiklikler şiddetin önlenmesinde ve çalışan güveliği sağlama konusunda boşluklar bırakıyor.

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezasının caydırıcı olacak şekilde arttırılması gerekiyor.

Yoksa ilerde çok doktor arayacağız..