Karya denilince çoğu kişinin aklından geçmez belki Muğla ama çok eski antik Yunana kadar giden şehrimizin antik dönemde bulunduğu yöreye Karya denilirmiş.

Muğla birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bunun izlerini antik şehirlerle görüyoruz. Bazen, gezip gördükçe kendimizi mitolojinin tam göbeğinde gibi hissediyoruz.

Cennet gibi bir şehirde yaşıyoruz.

Yazın iyice yaklaştığı şu günlerde havaların güzelleşmesi bunu tekrar hatırlatıyor bizlere.

Türkiye’nin turizm kapsamında önde gelen şehirlerinden biri olduğu için de her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turiste de ev sahipliği yapıyor.

Böyle olunca da öğrencisinden memuruna en çok tercih edilen şehirler arasında yer alıyor.

Üstelik gelen kişilerin çoğu tamamen yerleşmek istiyor Muğla’ya. Anca böyle güzel bir şehirde yaşamanın olumsuz yönlerinde biri de kira fiyatları..

Talep bu kadar fazlayken de ortada bir konut sorunu oluyor.

Emlak Endeksi verilerine göre, Türkiye'de ortalama metrekare fiyatı en pahalı illerden biri. Uygunu ev bulmayı geçtim ev bulmak bile çok zor.

Güzel insanlarımız (!) her fırsatı değerlendirmeyi çok sevdiği için de depremden sonra artık kiralar öyle arttı ki insanlar neredeyse maaşlarının tamamını kiralara verir hale geldiler.

Muğla’nın çok büyük bir kısmı ormanlarla kaplı ama bunun yanında birçok yeri de ÖÇK ve SİT gibi özel yasalarla korunmuş durumda.

Bu da Muğla genelinde konut yapılabilecek imarlı alanların sayısını oldukça azaltıyor.

Yani bu durum konuttaki arz ve talep dengesini bozuyor.

Aslında amaçları da bu. Muğla'daki imar yönetiminde Muğla'ya göçün engellenmesi amaçlanıyor.

Evet bu bir noktada gerekli ancak Muğla’nın gelişmesini olumsuz etkilediği de bir gerçek. Çünkü Muğla’nın yatırıma ve konuta ihtiyacı var.

Umarım, kısa vadelerde üretilen çözümler yerini uzun vadeli çözümlere bırakır.