Depremin üzerinden 12 gün geçti.

Asrın felaketi denilen bu depremin karşısında yaşanan büyük çaresizlik, depremin oluşturduğu yarıklar gibi insanların yüreğinde ve hafızasında, bir o kadar derin izler, yarıklar bıraktı. 6 Şubat Kahramanmaraş depremi, toplumda tam bir psikolojik ve sosyolojik enkaz yarattı.

260 saat sonra çıkarıldı bir çocuk..

Dile kolay 260 saat!

Saatlerce günlerce kurtarılmayı beklemek, beklerken kaybedilen canlar!

Ama asla unutulmayacak bir diğer iz de şehirlerin büyük bir kısmı göçük altında perişan halde yardım beklerken; enkazın üstünde yaşanan trajediyi siyasete konu edenlerin, yalancıların, yağmacıların, nefret körükleyenlerin yarattığı travma.

260 saat enkazın altında kurtarılmayı bekleyen bir çocuk varken; siyaset yapıp, nasıl yardımcı olabiliriz demeden sadece konuşmak için konuşan birçok siyasetçi..

Bu kadar mı değersizleşti bir insan canı? Alacağınız bir oy enkaz altındaki candan daha mı önemli?

Halka öncü olmaları gerekirken, halka birlik olmayı göstermeleri gerekirken siyasi propaganda yapılması ne kadar doğru? İlerde geriye dönüp baktıklarında vicdanları nasıl rahat olabilecek aklım almıyor.

Yaşam umudu bir yana cenazelerine kavuşmayı diledi insanlar.

Bunun yanında insanlar cenazeleri için kefen bulamazken, dünya malına bir türlü doymayan insanların(!) yardım tırlarının önünü kesip tırları yağmalamaları nasıl bir vicdansızlık?

Bir kefene, bir çift çoraba muhtaç olan insanlara yollanan yardım!

Nasıl bu hale geldik?

Yaşadıklarımız içler acısı.

Çok kolay unutan bir milletiz ama umarım bunları asla unutmayız.