Sevgili okuyucularım, Bu Hafta Geçen gün gördüğüm gerçekleşmesini umut ettiğim bir rüyamı yazmak istedim.
Karanlık bir orman yolunda, yürürken buldum kendimi etrafım zifiri karanlık. Önümü görebilmek pekte kolay değildi. Epey yürüdüm. Birazda içimde yeşermesine, izin vermek istemediğim korku ile yüzleşerek. Sonrasında biraz ötemde, bir ev gördüm. Evin ışıkları yanıktı. Umut bu ev diyerek içimden geçirirken birden kendimi evin kapısının, önünde buluverdim.
-KİMSE YOK MU? Diyerek seslendim, bir yanıt alamadım. Kapıya vurdum yine yanıt veren olmadı. Kapıyı itekleyerek açılmasını, sağladım. İçeride kimsecikler yoktu. Şömine yanmaktaydı. İçerisi biraz ürkütücü görünüyordu. İçeriye adım attığımdaysa içerisinin sıcak olduğunu hissettim.
Biraz adımladıktan sonra, bir masa dikkatimi çekti. Masanın üzerinde bir yay ve Altı adet ok gördüm. Bir anlam veremedim. Birden yayı elime aldım, oklarıda alarak dışarıya fırladım. Dışarısı yine zifiri bir karanlıktı. İçimden okları karanlığa teker teker, atmak geçti.
Ve büyük bir heyecanla okları, başladım fırlatmaya.
İlk oku aldım, yayı gerdim. Karanlığa doğru bıraktım. Ok yaydan çıkmış, hedefe doğru gidiyordu. Hedefe doğru giderken, zifiri karanlık yerini aydınlığa bırakıyordu. Ok Ankara’nın tamda göbeğine düştü. Düştüğü yerden filizlendi, dev bir çınar oldu. İnsanlar Etrafında hemen toplandı. Ellerinde taşıdıkları su ile başladılar çınar ağacını sulamaya Öylesine büyüdü ki bu çınar, KÖKLERİ tüm Ankara’yı sarıverdi adeta. İnsanlar çınarın etrafında, başladılar birlik olmaya. Çocuklar, Gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler, yaşasın CUMHURİYET DİYE Haykırıyordu. O ANDA anladım. Bu oklar cumhuriyetin simgesi olan altı oktu. Bir tanesini attığımda Ankara’ya düşen ok CUMHURİYETİ TEMSİL EDİYORDU.
İkinci okuda yaya koydum, tekrar gerdim ve bıraktım. Bu sefer ki hedefi samsundu. Samsuna düşen Ok, yine Ankara’daki gibi filizlenmiş, Bir dev çınar olmuştu. İnsanlar bayraklarla, Uzun bir yürüyüş halinde çınarın olduğu yere doğru geliyordu. Milyonlar çınarın olduğu yere akın ediyordu. İnsanlar yine ellerinde taşıma sular ile ağacı suluyor, çınar daha da büyüyor, daha da yeşilleniyordu. Dalları tüm MEMLEKETİ SARIYORDU.”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” Milyonlarca insanın ağzından, tek seferde çıkıyordu. Bu okta milliyetçiliği temsil ediyordu.
Her oku, atışımda gücüme güç katıyordum. Oklar CUMHURİYET tarihini temsil eden şehirlere ulaştıkça, atma hevesim bin kat daha artıyordu.
Üçüncü oku, tekrar yaya koydum ve tekrar bıraktım. Bu sefer ki hedef, Erzurum ve Sivas’ın tam ortasıydı. Saplanan okun olduğu, yerde ok filizlendi, dev büyük bir çınar ağacına dönüştü, büyük bir, titremeyle toprağa kök salıyordu. Etrafında yine mahşeri bir kalabalık oluşuyor, bunların çoğunluğuna da kadınlar oluşturuyordu. Kimsenin kimseden, üstünlüğü yoktu, herkes eşit ve hürdü. Kadınlar çınar ağacının yanına, çiçekler ekiyor. Bir yandan ağacı suluyordu. Çiçekler hemencecik açıyor, Güzel kokular etrafa yayılıyordu. Düşen bu ok halkçılık İlkesini temsil ediyordu.
Dördüncü okta ise, Hedef bu sefer Kahramanmaraş ve Malatya’nın tam ortasıydı. Ok yerini bulduğunda filizlenmiş, dev bir çınar olmuştu yine. Deprem bölgesinde, her şey gül, gülistanlık olmuş. Yıkılan binalar yapılmış, herkesin yüzünde bir nebze olsun gülümseme vardı. İnsanlar rahat mutlu, bir şekilde depremdeki acılarını bir nevi unutmuştu. Her yer çınarın heybetiyle kaplanmış, çınar Kahramanmaraş ve Malatya halkını gölgesinde huzura erdirmişti. İnsanlar yine ellerinde taşıdıkları suyla çınarı büyük bir sevgiyle suluyorlardı. Dördüncü okta Devletçiliği temsil ediyordu.
Beşinci okta, gücüm doruğa çıkmıştı, kalbim yerinden çıkacak hale gelmişti, bir hamleyle oku yaya taktım gerdim ve bıraktım. Bu sefer ok İstanbul’un göbeğine ulaşmış. Ok, filizlenmiş çınar olmuş, daha gür, daha heybetli, daha canlı bir şekilde göğe doğru yol almıştı. İnsanların kimisi camisine, gidiyor. Kimisi heykeltıraş, resim yapıyor. Türbanlı, türbansız ayrımı olmadan, insanlar kardeşçe çınarın etrafında toplanıyorlardı. Bu kardeşliği hisseden, çınar ağacı, insanları korumak için daha da büyüyor, onları kanatlarının altına güvencede tutuyordu. Etrafındaki binlerce insan yine ağacı büyük bir sevgiyle suluyorlardı. Beşinci okta laikliği simgeliyordu.
Sonuncu okta, gücüm bin kat daha artmıştı. Artık sanki cihana hükmedercesine, oku gerdim ve bıraktım.
Altıncı ok İzmir’in tamda göbeğine düştü, diğer okların düştüğü gibi heybeti, tüm dünyadan gözükecek bir şekilde topraktan filizlenivermişti. Etrafta insanlar, Bilim ve ilim ile uğraşıyordu. Kansere kesin çözüm bulunuyor. Lösemi, SMA hastalıkları son buluyordu. Son teknolojik icatlar, yapılıyor. Uzaya gönderilecek ilk TÜRK aracı hazırlanmış, fırlatılmayı bekliyordu. Ülkemiz için tüm güzel yenilikler, çınarın etrafında yapılıyor, insanlar mutlu ve huzurlu bir şekilde ağacı suluyor, bu son okta Devrimcilik ilkesini temsil ediyordu.
Çocuklar ve Kadınlar Hep bir ağızdan, YAŞA MUSTAFA KEMAL PAŞA, ADIN YAZILACAK MÜCEVHER TAŞA diye haykırıyordu.