Herkes bilir bu ünlemi. Çanakkale’ye giden, gitmeyen fark etmez, görmüştür bu yazıyı herkes.

                Bir milletin tarihinin döndüğü, tesadüf olmayan bir zaferin onurudur bu yazı. Gitmesek de görmesek de anlamını bilmesek de… Biliriz işte “ Dur Yolcu” Çanakkale’de bir dağ yamacında yazılı yazıdır o.

                Gelin öyle mi? Değil mi? Bir bakalım…

                Yıl 1915, 1. Dünya Savaşı cereyan etmiş. İşgalci güçler dört bir yandan sarmış çevremizi. Tarafsızlığını ilan etse de Osmanlı, İttihat baskısı, Almanya’nın ısrarı derken, savaşı başlatan Goeben ve Breslau adlı iki Alman gemisi çekmiş Türk bayrağını isimlerini de değiştirmişler “Yavuz ve Midilli” olarak, vurmuş Rus kıyılarını.

                Başlamış o saatten sonra büyük destanın kalemi yazmaya. Hey on beşli on beşli Tokat’ın taşlı yolları derken düşman İngiliz ve Fransız güçleri dayanmış boğazlara. Dostu Rusya’ya yardım götürmek için…

                Rusya’da “Çarlık Hanedanı” can çekişiyor hem dışarda “Cihan Harbi” hem içerde “Bolşevikler” … Yıkacak Bolşevikler Çarlık Rejimini, başlıyor iç savaş. İngilizler de Rusya’ya dostları olan Çarlık rejimine yardım edecek ya… Gitmek için dayanıyor bizim güzel boğazlarımıza.

                İzleyenler bilir “Truva” filmini orda Agememnon adlı komutan vardır yakar yıkar Truva kentini. Onun devamı niteliğinde yakıp yıkmak için Çanakkale’yi boğazlara ilk giren gemi olur Agemmnon zırhlısı. Yakıp yıkacak ya Çanakkale’yi…

                Bilmez İngiliz! Çanakkale’de Türkler vardır bu sefer. Bu sefer zordur işi İngilizlerin. Öyle ki 18 Mart’ta anlaşılır boğazların geçilemeyeceği. Bitmez İngilizlerin ısrarı bu seferde karadan deneyeceklerdir şanslarını! Bu seferde Türk ordusunun fedakâr çocuklarının 1-2 Metre yakınına yanaşan düşmanlar gene geçemezler iman dolu askerlerin içinden.

                Ne mi olur sonra? Rusya’da Bolşevikler yıkar Çar otoritesini. Kurarlar Sovyet Sosyalistler Cumhuriyetler Birliğini (SSCB) böylelikle Çarlık yıkılmıştır. Batmıştır bir devir.

                Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. O devir Çarlık Rusya’sının yıkılışıdır o devir Türk’ün makûs talihinin dönmeye başladığı yerlerden biridir.

                Bilmesek de Necmettin Halil Onan’a ait şiirini. Artık biliyoruz “Dur Yolcu’nun hikâyesini. Artık orası sadece Çanakkale Kilitbahir’de dağ yamacında yazılı bir yazı değil o artık bizim bildiğimiz tarihimiz.

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğdugu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Unutmadık, unutmayacağız! Saygı ve minnetle!