Çalakalem yazılan yazıları kılı kırk yararak yazılan yazılara göre daha çok beğenirim çoğu zaman. Kim ne der diye düşünmeden, içinden geldiği gibi, okunacak korkusu olmadan yazılanlar.

Ve o yazılanların bıraktığı his...

Aynı his, bugünde (an’da) kalmayı becerebildiğim zamanlarda da olur bazen. Geçenlerde bir arkadaşla muhabbet ederken, hiçbir şey anlamadan zamanın nasıl geçtiğini, bu yaşa nasıl geldiğimizi idrak ettik -yine, yeniden-. Her ne kadar ironik olsa da an’da kalmanın güzelliği üzerine kafa patlattık geçmişten konuşarak.

Okula başladığım ilk günü daha dün gibi hatırlarım mesela.  İlk tenefüste çantamı yanıma almıştım, sınıfta çalarlar diye. O yaşta temkinli olmayı (ben diyeyim temkinli olmak siz deyin güvensizlik)  nereden öğrenmiştim acaba?

İnsanlar büyüdükçe, büyürken yaşadıkları bağlamında temkinli olma halini geliştirir halbuki. Bende ise tam tersi olmuştu galiba. Çünkü yakın zaman geçmişi düşününce kendimi hep insanlara güvenirken bulduğumu hatırlıyorum…

Bu güven bazı zamanlar hayal kırıklığı yaşamama neden olsa da bunu geleceğe taşımamaya özen gösteriyorum.

Geleceğe taşımamak derken; her insanın biricik olduğunu akıldan çıkarmamayı, birinin yapmış olduğu herhangi bir şeyi  diğerine yüklememeyi kastediyorum. Bu demek değil ki yaşadığınız tecrübeyi yaşanmamış sayın, tecrübenizi kulağınıza küpe yapın ve yola devam edin.

İnsan tecrübesiyle yolda yürümeye devam ettiği kadar insandır çünkü. Durmaktır asıl, insanı yaşarken öldüren.

Niye bunları yazdım, nereden nereye geldim, ben de bilmiyorum. Zaten planlayarak da yazmaya başlamamıştım. Zira bunları yazarken saat sabahın yedisiydi, bir gözüm açık diğeri de kapalıydı, aslına bakarsanız. En çok da bunu seviyorum işte,  aklımdakileri kaleme dökerek güne başlamayı. Hatta ardından  uyuyup, uyandıktan sonra da okumayı.

Hem ne diyor, bilginin kendisinin değil de buharının muteber olduğunu düşünen Hasan Ali Toptaş;

“Kalemi elinize aldığınızda, edebiyata dair bildiklerinizi aklınızda yahut öteki elinizde hazır bulundurmayın…”

Bir metni yazarken, metnin de sizi yazmasına fırsat verin.”