Ne zaman uzun tatil ilan edilse, Muğla'nın yerlisi için biraz umut, çokça çile oluyor. Umudu yükselenlerin başında 154 alt sektörüyle turizm sektörü ve esnaf, çile sahiplerinde ise belediye çalışanları ve şoförler geliyor.

Gelişler iki güne sığdı. Dönüş trafiği ise 4 güne yayıldı. Bayramın son günü özel sektör çalışanlarının dönüşü vardı. Kamuda çalışıp bari cumartesi pazar evde tatil yorgunluğunu atalım diyenlerle birlikte o trafik son güne kadar belirli saatlerde hep yaşandı. 30 kilometrelik kuyruklar drone çekimlerine anca sığdı.  Sakar yokuşu, Bodrum çıkışı, Milas Aydın yolu, Denizli yolu, Göcek Tüneli rekor kırdı.

Muğla'ya ilgi büyüktü. Ancak aradığını bulamayan, "ne umduk ne bulduk" diyen de oldukça fazlaydı. Birçok gazetede vatandaşın verdiği demeçleri okurken içimizi yakanlar da oldu.

Mesela genç bir arkadaşımız bir yıl boyunca Bodrum'da tatil yapmak için para biriktirdiğini ama 1 yılda biriktirdiği paranın 4 güne ancak yettiğini bu da yetmezmiş gibi bir de tatil sonunda sevgilisinin kendisini terk ettiğini yazmış.

Başka bir haberde Fethiye Ticaret Odasının dondurmanın bir topunun satış fiyatını 120 TL olarak belirlediğini söyleyen esnafın beyanı, tatilcinin ise isyanı vardı.

Fiyat isyanları bitmedi. Akbük'te ormana araç bırakmaya kesilen 200 TL park ücreti ulusala manşet oldu. Menteşe Belediyesi tarafından duyurulan "Akbük'te   5 noktada halk plajı" açıklamasının da önüne geçti. Bir sosyal medya paylaşımında "Otoparkı gözle görülmeyenin park ücreti, ne ala memleket" diyordu bir vatandaş.

Ölüdeniz'de bir tostun 250 TL, şezlong şemsiye için her vatandaştan ayrı ayrı alınan ücretin 250 TL olduğu yine manşet oldu.

Muğla genelinde 150-300 TL arasında fiyatı değişen gözlemeler…

En ucuz konaklamanın 3 Bin TL ile başlaması ve üst sınırın olmaması da çok konuşuldu.

Tüm bu fiyatlara rağmen sokaklarda çöp kokusu, çadırlarda, plajda hatta arabasında kalmak zorunda kalan kişilerin konakladıkları yerlere ulaşamayan belediye hizmetleri de manşetlerde yerini aldı.

Bodrum'da Cemil İpekçi denize duba konmamasına isyan ederken, Milas Ören'de duba konulmasına rağmen teknelerin sahilde vatandaşın denize girdiği noktaya kadar yanaştığı bununla kalmayıp sintinesini de buraya boşalttığı yine tepki toplayanların arasında yerini buldu.

Hani hep tatil sıkıntıları konuştuk, ekonominin kötü yönetimi yaşamın tüm alanlarında karşımıza çıktı derken bir detayı unuttuk.

Kurban Bayramı idi geçen hafta. Eskiden olsa ilk iki gün kurbanlar kesilir, evine et girmeyen kalmazdı. Bu defa kurbanlar kesildiyse bile kaç kişinin dolabına aylardan sonra 1 kilo et girdi bilen yok!

Ancak ben kendi sokağımda evine et taşıyana denk gelmedim. Ana haber bültenlerinde de tatil ve ekonomi haberlerinin gölgesinde kaldı bayram adetleri ile ilgili alıştığımız haberler.

Bunu da bize sosyal medyada Şanlıurfa'da bir köyden gelen paylaşım hatırlattı. Köyde varlıklı vatandaşlar tarafından 1 ton 600 kilogramlık kurban kesilmiş. Köyde kesen kesmeyen bütün evlere 10 kg et düşmüş. Yani bayramı hakkıyla yaşayan ve yaşatanlar da aramızdalar çok şükür.

52 haftada 1 hafta tatil herkesin hakkı. Bayramı bayram gibi yaşamak ise geleceğimiz olan çocuklarımız için çok önemli. Gelenek aktarımından vazgeçmek toplumun geleceği için tehlikeli. Bunun da hatırlanması gerekir.

Trafik ile başladık onunla bitirelim. Kurban Bayramı tatilinin 8 gününde trafik kazalarında 68 kişi hayatını kaybetti, 9 bin 787 kişi ise yaralandı.

Trafik kazalarında vefat eden vatandaşlarımıza rahmet, yaralananlara şifa, geride kalanlarımıza farkındalık ve duyarlılık diliyorum.

Haydi selametle...