Ülke insanı, sıkıntının her türüne katlanmayı neredeyse öğrendi.
Hani bir fıkra var; adam falcıya gitmiş, sıkıntılarını anlatmış ve ne zaman geçer diye sormuş.
Falcı, bu sıkıntının 40 gün süreceğini söyleyince adam sevinmiş, 40 gün sonra refaha kavuşacağını düşünerek, ‘’o zaman rahatlayacak mıyım?’’ diye sorunca falcı, ‘’yok demiş’’ bu sıkıntılara alışacaksın.
Şimdi bana ne zaman rahatlarız diye soracak olursanız;
Her tür huzur hakkı, çoklu maaş sistemi durursa, 600 milletvekili, ülkenin durumunu göz önüne alarak, 6 ay maaş almama özverisinde bulunursa ve güzel insanlarımız her işlerinde elini vicdanına koyarsa huzura kavuşacağız derim.
Yarın dolar biraz aşağı çekilir, Temmuz ayında memura, emekliye verilecek kadük zamlar yapılırsa, “işte her şey yavaş yavaş normale dönüyor” açıklamaları başlar.
İnanan olur mu?
Mutlaka olur.
Çünkü kandırılmaya alışan toplumlar, neyin ne olduğu konusunda sentez yeteneğini yitirmişlerdir.
Reklamlara bakarsanız ne demek istediğimi daha kolay anlarsınız;
Bir reklamda kadın, telefonuna "getir" yazıyor, telefonunu döndürüyor, ne istediği anında telefonundan dökülmeye başlıyor.
Reklam böyle.
İnana mutlaka vardır.
RTÜK ne yapıyor?
Angarya işlerden başını kaldıramadığı için, böyle saçmalıkları, aldatmacaları göremiyor.
Bu arada böyle bir reklamı düşünüp yapanları da kutlamak gerek.
Çünkü ilgi çekici bir reklam çalışması.
Bakın, ben bile izlediğimden söz ediyorum ve bu konuda yazıyorum.
Yahu ben neyle, kimle inatlaşıyorum?
Valla kafam karışık.
Bunun nedenini de bilemiyorum.
Her neyse, Temmuz, mutlaka Haziran dan daha iyi olacak(!)
Kurbanlık fiyatlarını görmezden gelirsek…
Yukarda yazdıklarıma inanarak, ‘’olur mu olur’’ deyip demediğinizi merak ediyorum.
Ancak kabul görmeyecek duaya amin demek gibi bir öneri olduğunu ben de biliyorum.
Ya tutarsa düşüncesiyle yazmış bulundum.
Benimki de laf işte.
Affola…