Bir mahalle de oturanlar, nasıl kendi muhtarlarını seçiyorlarsa deyip, örneklerle
konuyu bir irdeleyelim;
Üniversite çalışanları da kendi rektörlerini seçebilmelidir.
Okullardaki öğretmenler, kendi idarecilerini seçebilmelidir.
Okullarda seçilen idareciler, ilçe ve il milli eğitim müdürlerini seçebilmelidir.
Seçmenin oy verdiği vekilleri, bir partinin üst düzeylerinden birileri değil,
seçmenin kendisi belirlemeli ve seçmelidir.
Devlet yönetimi, bir şirket yönetimine benzemez.
Seçmenin oy vererek Ankara’ya gönderdiği milletvekilleri, çalışacakları yüce
meclisin başkanını, kimsenin dayatmasına gerek duymadan, kendileri
seçebilmelidir.
Bu tür konuları daha da uzatabiliriz ama bu kadarı yeter sanıyorum.
Hani demokrasi diyoruz ya!
Demokrasi, tabandan başlayarak böyle gelişmeli ve böyle uygulanmalıdır.
Çok şey mi istiyorum yoksa?
Hayır.
Olması gerekenleri sıralamaya çalışıyorum.
Sonuç olarak; Ankara, bu anlattığım konulardan elini çekmeli, kendisi de
çalışacak önemli konulara eğilmeli, bu tür seçimleri ve bu tür işleri de sahibine
bırakılmalıdır.
Demokrasi diyoruz ya.
Demokrasi böyle yeşerir, böyle gelişir ve günümüzde yaşanan sıkıntılar
azaltılmış olur.
Çok şey mi istiyorum acaba diye düşünüyorum ama yok diyorum, çok şey
istemiyorum.
Hem yöneteni hem yönetileni rahatlatabilecek konular bunlar.
Ankara bu konulardan el çekmedikçe, demokrasi yara alır, demokrasiden
uzaklaşılır.
Bu konuları yaşama geçirmek o kadar zor değildir.
Herkesin görevini yapmasını sağlamak, iktidarların işine gelmediğinden olsa
gerek, bu sıralamaya çalıştığım konuların, günümüzde yaşama geçmesinin o
kadar kolay olmadığını da biliyorum.
Keşke uygulanabilse.
Keşke herkesin işini yapmaya fırsat verilse.
Ve keşke ben de demokrasi özlemi içinde, böyle saçma sapan yazılar
yazmasam…