Günümüzde bilim olabildiğine gelişmiş, her bilim dalının onlarca, bazılarının yüzlerce alt disiplinleri doğmuştur. Bir konuda uzman olabilmek için asgari 20-25 yıllık bir eğitim/bir birikim gerektiği malumdur. Bu kadar zaman ve emek sarf eden konunun uzmanları fırsat buldukça uzmanlık alanlarına ilişkin birikimlerini medyada,-panel ve konferanslarda paylaşmaları faydalı bir eylem olduğu kuşkusuzdur.
Ancak son zamanlarda tv.lerde, tartışma programlarında boy gösteren her konuda konuşan, güya her konunun uzmanları! “Herşeyologlar“ türedi. Hemen her kanalda sürekli aynı ( gazeteci, akademisyen, hukukçu vs.) kişiler. Bunların en büyük özellikleri “her şeyin ama her şeyin uzmanı” olmaları!. Ekonomiden, dış politikaya, siyasetten, güvenliğe, savunmaya, eğitime, sağlığa, teknik konulara varıncaya kadar bu kişilerin bilmedikleri! bir şey yok. Her konuda söyleyecek sözleri var. Hukuk’un tanımını bilmezler ama hukuk hakkında konuşmaya mezun sanırlar kendilerini, Sübhaneke duasını bilmeyecek kadar din cahilidirler ama Diyanete, ilahiyatçılara akıl verirler. Talim ile terbiyenin farkını ayırt edemezler, “Finlandiya Eğitim Sistemini” örnek verir dururlar. Bir gün Tıp eğitimleri olmasa da “aşı” da bunların uzmanlık alanına girer. Hayatları boyunca bir gün bile bir bakkal dükkânı işletmemişler, bir gün muhtarlık bile yapmamışlardır ama “Devlet nasıl yönetilmelidir?” sorusuna verecekleri uzun cevapları vardır. Asgari ücretin telaffuzunu, lügat ve ıstılah manalarını bilmezler, hayatlarında bir gün bile bir işçi çalıştırmamışlardır ama asgari ücretin ne kadar olması gerektiği konusunda en çok bunların sesi çıkar.” Peki, kur bir işletme çalışanına 10 kat maaş ver millet patron görsün” denildiğinde sadece mugalata yaparlar. Bütün dünyanın uyguladığı, devletin cebinden bir kuruş çıkmadan “yap işlet devret” modeliyle yaptırılan dev eserlerle (Yol, köprü, Hastane, Hava limanı vb. ilgili bir makale okumamıştır ama bu alanın uzmanlarının uygulamalarını kulaktan dolma yalan-yanlış bilgilerle eleştirmeyi kendilerinde hak görürler.