Sahi bizim bir Kireç Sanayi Fabrikamız vardı. Ne oldu? Her şey gibi bu da unutuldu ya da unutturulduk mu?

10 Aralık 2019’da lisansı iptal edilerek, mühürlenen fabrika Muğla gündemine bomba gibi düşmüştü. Kararın gerekçesi ise zeytincilik yasasıydı.

Kireç sanayinin mahkemesi yaklaşık 28 aydır devam ediyor. Bugün ise fabrika hala kapalı. 80 aile işsiz kaldı ve fabrikanın yanında lüks tabir edilen konutların yapımı son hızıyla devam ediyor. Koca koca binalar yapılıp, satılıyor. Tabi ki Muğla’mızın konuta ihtiyacı var(! ) Yine birileri kazanırken birileri kaybediyor.

O gün rant iddialarını yalanlayıp mahkemeye verenler bugün yapılan konutlar için ne diyecekler acaba?

28 ay önce mühürlenen Kireç Fabrikası çalışanları acaba bugün ne yapıyor? Tam pandemi zamanında işsiz kalan 80 işçi iş bulabildi mi?

O günlerde haberlerini yakından takip ettiğim için biliyorum; sadece fabrikada çalışarak evini geçindiren, çocuğunu okutan ya da kredisini ödeyen işçiler bugün acaba ne yapıyor?

İNSAN DÜŞÜNÜYOR!

Ne çabuk unuttuk değil mi? Unutturuluyoruz…

Kireç sanayiyi unuttuk. Gündem de çimento fabrikamız var. Belediyemiz tarafından verilen yapı ruhsatı ile Muğla Çimento Ticaret AŞ tarafından Bayır-Deştin'de kurulacak olan Entegre Çimento Tesisi halkın ve odaların tüm direnişlerine rağmen kurulacak gibi görülüyor.

Peki, bu fabrikanın çevreye hiç zararı yok mu? Çevredeki ağaçlara, insanların yaşam alanlarına zararı yok mu?

Kireç sanayinin mühürlenmesinde sesi çıkmayan yetkililer, bu çimento fabrikasının onayını nasıl ya da neden göz yumdular?

O günlerde bu fabrikanın zararlarını savunanlar bugün aynı hassasiyeti neden çimento fabrikası için yapmıyorlar. O gün rant iddialarını yalanlayan sadece doğa ve zeytincilik yasasına savunan kişi ya da kişiler bugün neredeler?

Kaldı ki kireç sanayi faaliyete yeni giren bir fabrika değildi. Yarım asırdır bu fabrika vardı ve üretim yapıyordu. Ve bünyesinde 80 kişiyi istihdam ediyordu. Bu demek oluyor ki her kişiyi dört kişilik aile olarak kabul edersek 320 kişi demek.

320 kişi bir sabah aniden işsiz kaldı.

İşte her şey gibi bunları da unuttuk.

Bir gün çocuklarımızla Karabağlar Yaylası’na giderken (inşallah yaylamız kalır) yol kenarındaki koca koca binaları gösterirken ‘’bak kızım/oğlum eskiden buralarda ev yoktu ağaçlar vardı. Şu binanın yerinde de ülkemizin çimento ihtiyacını karşılayan bir fabrikamız vardı” diye anlatıyor olacağız.

Tabi unutmazsak (!)