Müzik bireyseldir. Yaratıcısının dünyasından doğar, ama başka insan dünyalarıyla ilişki kurar. Böylece gelişip yaygınlaşır. Musiki aynı zamanda farklı ruh iklimleri yaratma özelliğine de sahiptir. Müzik için söylenen bir söz vardır. Evrensel olduğuna dair. Ben bu fikre katılanlardan değilim. Bana göre müzik yereldir. Çünkü o, ait olduğu kültürden doğmuş, o insanların yaşantısını, tutkusunu ve özlemlerini anlatır. Bunun içinde savaşlar, göçler, nice ayrılıklar, ölümler, felaketler, sevinçlerin duygulanmaları vardır. Bir Yemen türküsünde, hangi Amerikalı’nın izi mevcuttur. Sarıkamış seferinde donan askerlerin ardından yakılan hangi ağıtı Alman anne yakmıştır? Bunların içinde belki onlara da hitap eden noktalar olabilir, ama bu yerel ezgiyi evrensel yapmaz. Sadece bir etkilenme olarak kalır. Hani Ruslar’ın ünlü ve büyük yazarı Dosteyevski’ye:

“Sen neden dünyanın ünlü bestekarları, Bach’ı- Mozart’ı- Şöpen’i dinlemiyorsun diye sorduklarında yazar soruyu soran kişiye: Çık hele Rus köylerini gez, bu adları ve müziklerini onlara sor bakalım, bu adları bilen ve şarkılarını dinleyen var mı? “Demiştir.

Bu söz her şey anlatmaktadır. Bu bestekarların eserleri önemli olabilir, ama yerelde bunların esamesi okunmaz. Onun için her ülke insanı yerel kültüründen ve onun ürünlerinden yararlanmayı yeğler. Bu nedenle yerel sanatçılar çok önemlidir. Unutmayalım asırlarca Anadolu’da halk ozanları dolaşmış ve bunlar gittikleri yerlere beylere, paşalara konuk olmuş rağbet görmüşlerdir.

Türkülerin nağmeleri çağlar ötesinden gelen seslerdir. Yani bu nağmeler, bu sesler çağlar boyu sürmüş bir geleneğin, bir yolculuğun devamıdır. İşte İbrahim Ethem Bey ve onun gibiler, bu sesin peşinden giden, kendi insanının yaratıklarına ağırlık veren önemli müzik adamlarıdır. Bunların kendi besteleri veya derledikleri aynı geleneğin köklerinden beslenmiştir.

Muğla tarihi uzun bir geçmişi olan bir derinlik ve zenginlik arz eder. Karya’dan Cumhuriyet Türkiye’sine uzanan bu zaman dilimi çok çeşitli halklara mekan olmuş olsa da Türklerden önceki döneme ait elimizde eski tarihi kalıntılar ve efsaneler mevcuttur. Yöreye asıl mührünü vuran bin yıla yaklaşan süredir bu topraklarda yaşayan Türkler olmuştur. Yöre Türküleri bu bölgede Türklerden itibaren oluşmaya başlamıştır. Tabii ki bu türküler, Orta Asya’dan getirilen geleneğin devamı şeklindedir. Bunları bu bölgede yaşatan ve çoğaltan yörenin mahalli sanatçıları olmuştur. İbrahim Ethem Yağcı bu bakımdan da önemlidir. Çünkü bu geleneğin devamı için çaba göstermiştir. Muğla türkülerine dikkat edilirse, bazıları ölçü ve uyağa uymaz. Bunu çalan ve söyleyen kişiler ses uzatmaları yaparak, ezgilerle bunları birbirine uydururlar. Bu da maharet isteyen bir yetenek gerektirir.

Muğla Tarihi ile ilgili önemli eserler kaleme alınmıştır. Büyük çapta Muğla ve yöresi türkülerinin de derlemeleri eldedir. Noksan olan bu türküleri yaratan ve derleyen müzik adamlarının tanıtılmamış olmasıdır. Şunu belirteyim ki yörenin Nazmi Yükselen- Zeki Duygulu- Mehmet Uslu- Şerafettin Civelek- Hafız Sabri Bey- Hamdi Günbay ve daha birçok Türkü derleyicisi ve türkü oluşturan önemli sanatçıları vardır. Ama bunlar hakkında yazılmış çalışmalarını anlatan biyografik kitaplar mevcut değildir.

Muğla yöresi ülkemizin birçok iline göre çok gelişmiş ve zengin bir müzik kültürüne sahiptir. Her ilçesinin hatta köylerinin önemli türküleri mevcuttur. Bazı türkülerinin ilginç ezgileri vardır. Bunlar her ne kadar Burdur- Antalya- Aydın- Denizli Türkülerine benzerlik gösterse de, bazı yönleriyle onlardan farklıdırlar. Yani kendine özgü özellikleri mevcuttur. Bunu oluşturan halktan kişiler ve yerel sanatçılardır.

Muğla saz ustaları ve başta İbrahim Bey, bu eski geleneğin güçlü ve ısrarlı temsilcisidir. Onunla konuşurken eskiye dair değerleri ve geleneği korumanın yanında, bu geleneğe uygun, yeni değerlerin pek yaratılamamış olmasının ezikliğini hissedersiniz. Bunun sebebini sorduğumda teknolojinin gelişmesi değil, teknolojiyi geleneksel değerlerin gelişmesi için kullanmadığımız daha doğrusu kültürümüzü yozlaştıracak şekilde kullanmaya kalkışılması olarak açıklamıştır. Evet. Bu görüşü doğrudur. Her alanda olduğu gibi halk kültüründe de büyük bir yozlaşma yaşanmaktadır. Türküler geleneksel tavrından koparılıp, modern tarzda söylenmek uğruna aslından uzaklaştırılmaktadır. Bu anlayışa sahip medya destekli sanatçılar içinde, eski geleneği sürdürmek zordur. Bu nedenle İbrahim Bey’in yöresinin otantikliğini koruma ve sürdürme çabasına saygı duyulmalıdır.

Muğla’da yerel kültürün yaşatılması yolunda önemli etkinlikler yapılmamaktadır. Yılın belirli mevsiminde düzenlenen Yörük şenlikleri, El sanatları sergileri, Muğla Karabağlar Kavun festivali- Yerküpe Yağlı Güreşleri gibi yerel kültürün ürünü faaliyetler dışında kültürün işlenmesi ve geliştirilmesi için bir çaba yoktur. Örneğin Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinin Müzik Bölümü var, yine Muğla’da Güzel Sanatlar Lisesi mevcut ben bunların önemli bir etkinliklerine rastlamadım. Yöreyle ilgili önemli yazdıkları bir eserlerini de görmedim. Halbuki bunların asıl amacı, yörenin musiki alanında kültür ürünlerini ve değerlerini ortaya çıkarıp her yönüyle tanıtmaktır.