1940’lı yıllarda Koca Mektebin, Dumlupınar İlkokulu olarak hizmet verdiğini görüyoruz. 1942 Muğla doğumlu Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümü Öğretmenlerinden Ahmet Fidan Bey, 1949- 1954 yılları arasında Koca Mektebin bulunduğu taş binada Dumlupınar İlkokulu’nun bulunduğunu ve kendisinin bu okuldan mezun olduğunu,o yıllarda okul müdürünün de Esat Caner olduğunu söylemiştir. Dumlupınar İlkokulu’nun bugünkü binası yapılınca, ilkokul yeni binasına taşınmış, okul Orta Okula verilmiştir. Binanın ortaokul yılları 1955 yılına kadar devam eder. Bu tarihten itibaren ortaokul ve lise birlikte aynı binada eğitim görür. 1968 yılında ortaokuldan ayrılıp, müstakil lise olarak varlığını sürdürür. 1972 yılında lisenin bugünkü yeni binasının yapılmasıyla, lise bu binaya taşınıp işlevini sürdürür.2010 yılına gelindiğinde adı, Muğla Turgut Reis Anadolu Lisesi olur ve eğitim ve öğretimi bu ad altında yürütür.
Edebiyat Öğretmeni olarak görev yaptığım il veya ilçelerin tarihi ve kültürüyle ilgilenmiş ve bu konuda çok sayıda makale ve eserler hazırlamışımdır. Muğla Endüstri Meslek Lisesi’nde iken, “Muğla Efsane ve Türküleri” üzerinde çalışırken okulumuz öğretmenlerinden Mehmet Ali Eren Bey’in yöreyle ilgili yaptığı çalışmalara, derlemelere katkılarım olmuştur. Turgut Reis Lisesi’nde ise işe, bu okulun adı, tarihi ile bu okulda kimler görev yapmış, içlerinde eserler yazanlar var mı diye merak edip araştırdım. Şunu belirteyim ki bütün öğretmenler değerlidir. Bu noktada benim aradığım hem öğretmenlik yapmış, hem de eserler vücuda getirmiş öğretmenleri ve çalışmalarını tespit etmekti. Bu çalışmam sırasında karşıma ilk kez “Beş Hececiler Topluluğu”nun önemli bir şairi olan Halit Fahri Ozansoy çıktı.
Halit Fahri Ozansoy(1891-1971): 1916 yılında Muğla Rüştiyesinde(ortaokulunda) Türkçe- Edebiyat Öğretmenliği yapmıştır. O yılda Türk siyasetinin ilerde önemli yönlendiricilerinden olacak Hikmet Kıvılcımlı, Aydın Kuşadası’nda iptida ve rüştiyeyi okumuş, Fransız ve İngiliz donanmasına ait savaş gemilerinin Kuşadası’nı bombalayıp, ölümlere sebebiyet vermesi üzerine ailesiyle, Muğla’ya göç etmiştir. Kıvılcımlı, bu dönemde Muğla İdadisinde(veya Sultanisinde) okumuş, Ozansoy’un öğrencisi olmuştur. Muğla’da bir yıl öğretmenlik yapan Ozansoy, Konya İdadisine tayin edilmiştir. Hikmet Kıvılcımlı ise1919 yılında İzmir’in işgali üzerine okulu bırakıp, Muğla Kuva-yi Milliye güçlerine katılır ve o yıllar yayın yapan “Menteşe Gazetesi”nde işgal karşıtı yazılar yazar.
Halit Fahri Ozansoy Muğla’da bir yıl kalmasına rağmen, sadece öğretmenlik yapmamış, yöreyle ilgili araştırmalarda da bulunmuştur. Şairin, Muğla’da çalıştığı yıllarda Aydın ve Denizli’den gelen yollar çok bozuk, ilçe ve köylerine giden doğru dürüst yol yoktur. Ulaşımın ve ticaretin kervanlarla yapıldığı o yıllarda, Muğla’ya İstanbul’dan kalkıp gelmek meseledir. Muğla’nın o yılları hakkında bilgi veren yöre insanlarının anlattığına göre dağlarda asker kaçakları kol gezmektedir. Eşkıya köyleri basmakta ve yol kesmektedir. Jandarma depoları basılıp silahlar alınmaktadır. Yani can ve mal güvenliği yoktur. Ozansoy böyle bir ortamda Muğla’ya öğretmenlik yapmak için gelmiştir.
Ozansoy’dan sonra,bu yollardan geçenlerden kalmış anılar var mı diye araştırdım. Karşıma Isparta’da uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış, Prof. Dr. Fevzi Yavuz’un Mülkiyeliler Vakfı tarafından Ankara’da Gaye Matbaası’nda yayımlanan” Anılarım” adlı kitabı elime geçti. Okudum ve gördüm ki Fevzi Bey, 1928 yılında Yatağan, Turgut’ta öğretmenlik yapmış ve 1928 Harf Devrimi’nde Latince Alfabesinin öğretiminde faal şekilde çalışmıştır. Fevzi Bey 1928’yılında ilk öğretmen çıkıp, tayin olduğu Muğla gelişini ve yollarım durumu hakkında şu bilgileri vermiştir.
“Aydın- Muğla arasında Gökbel denen sayılı bellerden, boğazlardan geçerek geldik.Çok zorlu bir yolculuktu. Gökbel, halk ağzında Kıroba denen Çine’den başlar,Yatağan’da biter. O zaman bucak merkezi Ahiköy’dü. Yol sonradan Çine Çayı’nın kenarına indirildi. Her virajın ayrı bir öyküsünü dinledik. Çakırcalı Mehmet Efe, postayı şu köşede soymuş, İtalyan askerleri efeler, şurada pusuya düşürmüş… ” gibi.
Fevzi Bey, anılarının devamında Yatağan Turgut’taki öğretmenlik çalışmalarına yer vermiştir. Düşünelim Ozansoy, Fevzi Bey’den ve Halikarnas Balıkçısı’ndan çok yıllar önce gelmiştir.Fevzi Bey’in ve Balıkçı’nın geldiği dönemin koşullarından daha zor günler yaşamıştır.Ozansoy. Keşke geldiği yılların durumunu yazmış olsaydı, o yıllarla ilgili bilgiler edinme şansımız olurdu. Kendisi, Muğla’da öğretmenlik yaparken nerede kaldı, nasıl yaşadı ve ne gibi sorunlarla karşılaştı? bunları öğrenebilirdik.Ayrıca 1916 yılındaki savaş ortamının Muğla’daki konumunu böyle bir şair öğretmenin kaleminden okumak çok sağlıklı olurdu.
Bu arada şunu da belirteyim ki Ozansoy, edebiyatımızın çok önemli bir şairidir. Hecenin şiirimizde tutunmasında, Türk dilinin, yazı dilinde kullanılmasında, Anadolu’nun çeşitli yönleriyle onun şiirlerinde yer almasıyla, Cumhuriyet şiirinin yeni aşamalara açık olmasını göstermesiyle ait olduğu edebi topluluğa ve Türk kültür hayatına çok önemli hizmetleri olmuştur.
Türkiye Cumhuriyetini ilk yeşerten, bu ülkenin her alanda elemanını yetiştiren öğretmenlerdir. Halit Fahri Ozansoy da bu eğitimcilik şerbetini içtiği için, Cumhuriyet’ten önce edebi çalışmalara başlamıştır. Görüyoruz ki Muğla kültürüyle ilgilenmiş, bu coğrafyadan etkilenmiş, bazı şiirlerinde yöreyi anlatmadan duramamıştır.