Uncategorized

ÇOCUKLARIMIZA RAMAZAN BİLİNCİ KAZANDIRMAK

Ramazan ayı çocuklarımıza dini, ahlaki ve kültürel değerlerimizi kazandırmak için anne-babalar ve içinde yaşadığımız biz toplum açısından çok değerli bir zaman dilimidir, bizler de bu  kıymetli zaman dilimini çocuklamız adına önemli bir fırsata çevirerek çok iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü Ramazan ayında evlerimizde ve toplumumuzda yoğun, bir o kadar da tatlı ve heyecan verici yaşanan dini bir hayat, çocuklarımızın kişiliğinin oluşmasında...

Ramazan ayı çocuklarımıza dini, ahlaki ve kültürel değerlerimizi kazandırmak için anne-babalar ve içinde yaşadığımız biz toplum açısından çok değerli bir zaman dilimidir, bizler de bu  kıymetli zaman dilimini çocuklamız adına önemli bir fırsata çevirerek çok iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü Ramazan ayında evlerimizde ve toplumumuzda yoğun, bir o kadar da tatlı ve heyecan verici yaşanan dini bir hayat, çocuklarımızın kişiliğinin oluşmasında önemli bir paya sahiptir. Sahuruyla-orucuyla-iftarıyla, Kur’an tilavetiy-mukabelesiyle, fitresiyle-zekatıyla-sadakasıyla, pazar ve market alış-verişleriyle… Bütün bunlar çocuklarımız için ilgi çekici ve heyecan verici güzelliklerdir. Onların bu ilgisini değerlendirerek onlara Ramazanı, orucu, Kur’an’ı, camii ve  cemaati sevdirmenin yolları aranmalı ve Ramazan bilincini kazandırmalıyız.

İslam dinine göre çocuklar, tertemiz bir yaratılışla dünyaya gelirler. Bu yüzden onların, doğuştan getirdikleri temiz fıtratlarını koruyabilecekleri ortamlar içinde yetişmeleri dinimize göre büyük önem taşımaktadır. Çocukların hareket, tavır ve gidişatlarını şekillendiren anne, baba ve içinde yaşadığı sosyal ve kültürel çevre çocuğun mizaç ve karakterinin oluşmasında en büyük paya sahiptir.. Bu hususta Peygamberimiz(s.a.v.) şöyle buyuruyor: “ Hiçbir çocuk yoktur ki (İslam)fıtratı üzere doğmuş olmasın. Sonra onu annesi, babası Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir…”‘(Müslim, Kader. 22.)Bu perspektiften bakıldığında çocuk, başta anne ve babası olmak üzere yaşadığı ortam ve çevresindekilerin kendisine örnek ve model olarak aşıladıkları değerleri ve davranışları benimser ve ona göre şekil almaya başlar.

İslam dininin esaslarına göre çocuklarımız, biz anne-babaların ve toplumun ellerinde birer emanettir. Sorumluluğu ve bir o kadar da vebali çok büyük olan bu emanete gereği gibi sahip çıkarak emanete riayet etmiş olmak için onları, hem bedenen ve hem de ruhen sağlıklı bir şekilde yetiştirmemiz gerekir. Müslüman bir çocuğun inanç, ruh ve beden açısından sağlıklı bir şekilde yetişmesinin temel şartı, İslâmî bir kimlikle yetişmesidir.(Tirmizi, Birr, 33; dİbn Mace, Edeb 3;  Ebü Davud, Salât, 26; Ebu Davud, Salat, 25; Ebu Davud, Zekat ,45;Buhârî, Cum’a, 11.) Bu meyanda “Ağaç yaşken eğilir” atasözünden hareketle çocuğa İslâmi bir kimlik kazandırmanın en uygun zamanı, çocukluk dönemidir.

Çocukları, kendilerine söylenen sözden ve nasihatten daha çok etrafındaki gördükleri ve yaşadıkları etkiler. Bu yüzden İslâmî bir kimlikle yetişecekleri bir ortamda bulunmaları ve bu ortamın atmosferini solumaları bir çocuk için çok önemlidir.Çocuklar küçük yaşlarda iken her şeye karşı çok meraklıdırlar, gördükleri bir şeyi hemen yapma ve öğrenme hevesleri vardır. İşte onların bu ilgi ve merakları aileler için Ramazan ayı adına onların kimlik kazanmaları hususunda önemli bir avantajdır. Bu bakımdan Ramazan ayının çocuk açısından olabildiğince hoş geçen bir zaman dilimine dönüşmesi ve onlara İslami bir kimlik kazandırmak için oruç, iftar, sahur, mukabele, teravih, sadaka, zekat gibi ibadetlerin yanında Ramazanın kültürel özelliklerinin de bu vesile ile tanıtılması, çocuğa güzel bir Ramazan bilinci kazandıracaktır.

İşte anne-babalara ve topluma Ramazan ayında çocuklara bu bilinci kazanmaları için bu mübarek ayda çocuklarla birlikte yapabilecekleri faaliyetler.

a) Ramazan ayına hazırlık yapalım

Çocuklarda bu işin içinde olmak kaydıyla Ramazan ayına hazırlığa, bu ay gelmeden bismillah diyerek evlerimizin, mahallelerimiz ve köylerimizdeki camilerimizin de el birlik genel bir temizliğini yaparak başlayalım. Mutfak hazırlığı ise evde yapılan hamur işleri ve market alış-verişleri ile yerine getirilir. Şunu unutmayalım ki Ramazan bize yeme içmenin ötesinde ruhi ve akli bir gelişim ve olgunlaşma mesajı ile gelmektedir. Bu mübarek ayın getirdiği mesajı iyi algılayabilmek için kendimizi Ramazan ayına güzel hazırlamalı ve Ramazan’da kendimizi ruhi ve ahlaki anlamda dolumlu ve yeni kazanımlarla değiştirmeye karar vermeliyiz. Ancak böylelikle çocuklarımıza Ramazan’ı ve getirdiği mesajları anlatabilir, Ramazan bilincini kazandırabilir ve ailece Ramazan’a hazırlanabiliriz.

b) Çocuklarımızın yaşlarına göre oruç tutmalarını teşvik edelim

Çocuklarımızın özellikle Ramazan’ın manevi havasını ve bu ayın orucunun heyecanını yaşamalarını ve mükellef olduklarında tutacakları oruç için kendilerini küçük yaşlarda hazırlamalarını, yaş durumuna göre belli zaman dilimlerinde oruç tutmalarını güzel nasihatlerde bulunarak ya da küçük hediyelerle teşvik edelim. Örneğin, küçük yaştakiler birkaç saat ya da tekne orucu ediğimiz yarım gün, ergenlik yaşına yaklaşan yaştakiler ise bünyelerinin kuvvetine göre Ramazan ayının başında, ortasında ve sonunda üçer gün, ay boyunca birkaç tam gün ya da daha fazla oruç tutmalarını teşvik edelim ve sağlayalım. Bunları teşvik ederken dinimizin bu hususta oruç tutanlar için vermiş olduğu güzel müjdeli rivayetlerini de uygun bir dille anlatarak Ramazan bilincini kazandırmaya çalışmış oluruz.

c) Aile olarak tutmuş olduğumuz oruçlarla örnek olmaya çalışalım

Biz büyükler de Ramazan ayı içerisinde hem davranışlarımızla hem de sözlerimizle dikkatli olursak orucun en önemli bu özelliğini çocuklarımıza öğretmiş oluruz. Oruç tutarken aç ve susuz kalmanın ötesinde el ve dil ile kimseyi kırmama ve incitmeme bilinciyle nezaketli ve hoşgörülü olmaya dikkat edersek, çocuklarımız Ramazan ayının ve oruç ibadetinin en önemli mesajlarından bir tanesini hiç anlatmanıza gerek kalmadan görüp anlayacaklar ve onlarım hafızalarında Ramazan bilinci kendiliğinden oluşmaya başlayacaktır.

d) Yardımlaşma ve ziyaret bilincini aşılayalım

Hasta ve muhtaçları ziyarete onlarla beraber giderek sosyal yardımlaşmanın sadece sözde kalmaması gerektiğini göstermiş oluruz. Fitre, zekat ve sadaka verirken onları da bu ortamda bulunduralım. Böylece çocuklarımıza insanları sevmenin , ziyaret etmenin, yardım etmenin hazzını tattırmış ve ellerindeki sağlık ve varlık nimetinin ne kadar büyük ve önemli bir nimet olduğunu öğreterek bu bilinci kazandırmış oluruz.

Evimizde çocuklarla beraber bir yardım kutusu hazırlayalım ve çocuklarımızdan birine yardım kutusunun sorumluluğunu vererek Ramazan boyu hem aile fertlerinin hem de misafirlerin yardım kutusuna katkıda bulunmasını sağlayalım. Ramazan’ın son günlerinde yardım kutumuzda biriken paraları muhtaçlara onlarla beraber dağıtalım.

Kültürümüzün ve tarihimizin değerlerini ve güzelliklerini ailece öğrenip yaşatmaya gayret ederek çocuklarımıza sadaka taşını zimem defterini, diş kirasını vb. yardımlaşma metodlarını anlatıp onlarla bu güzel adetleri günümüze de uyarlayıp gelecek nesillere aktararak yaşatalım.

e) İftar ve sahuru beraber yapalım

Çocuklarımız oruç tutsun tutmasın iftar ve sahur vakitlerinde hep beraber ailece bu bereketli vakitlerin güzelliklerini ve heyecanları sofrada birlikte yaşayalım. İftar ve sahur vakitlerinde yapmış olduğumuz dua ve niyazlara onları da ortak ederek bu hazzı yaşamalarına ve bu bilinci elde etmelerine katkıda bulunalım.

Gerek evimizde dost ve akrabalarımıza verdiğimiz iftar davetlerinde ve gerekse gittiğimiz iftar davetlerimizde çocuklarımızı da bulunduralım ki bu heyecan onlarda kalıcı izler bıraksın.

f) Çocuklarımızı camilere götürelim

Ramazan ayının heyecanının ve hazzının yaşandığı en önemli yerler hiç şüphesiz camilerimizdir. Ramazan ayı boyunca mümkün oldukça çocuklarımızı vakit namazlarına, camilerde okunan mukabelelere ve özellikle teravih namazına götürelim ki Ramazan coşkusunu ve heyecanının yaşayarak, görerek hissetsinler, bu değerler onlarda bir bilinç oluştursun ki kalıcı izler bırakabilsin. Nitekim Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yaşamış olan Halit Fahri Ozansoy, çocukluğunda babasının kendisini Sultan Ahmet Camisi’ne götürdüğü bir Kadir Gecesi’ni büyüdüğünde bir anı olarak anlattıktan sonra,“Çocuklukta böyle geceler, din duygusunun, Allah ve peygamber duygusunun ruha derinlemesine işlediği gecelerdir. Babalar bunu bugün de düşünüyorlar mı? Ben, Kur’an’ın nâzil olduğu her Kadir Gecesi’nde o küçük yaşımın, o hayranlık ve iman dolu gecesini hatırlarım. Babam, bana bıraktığı bu kutsal hatıra ile mezarında daha rahat uyuyabilir.” diye duygularını paylaşma gereği duymuştur.

g) Akraba ve dostlarımızla ziyaretlerimizi artıralım

Sıla-i rahim ve vefa kavramlarını çocuklarımızın hayatlarına katabilmek adına Ramazan ayı büyük bir fırsattır. Bu ayda dost ve akrabalarımızı  iftarlara davet edelim, mümkünse onları çocuklarımızla beraber arayıp hal ve hatırlarını soralım gönüllerini almaya çalışalım. Çocuklarımıza bu değerleri yaşattığımız takdirde ömrümüzün ve evimizin bereketli olacağını anlatalım.

h) Ramazan etkisi kalıcı ve bilinci diri olsun

Ramazan ayının son günlerinde ve bayram günlerinde Ramazan boyunca yaşadığımız bu güzellikleri ve olumlu değişimleri aile sohbetleri düzenleyerek değerlendirmesini yapalım ve bu güzel ruhi ve ahlaki değerleri yıl boyu devam ettirmeye çalışalım. Çocuklarımızla beraber yarınlara miras olarak kalması için de Ramazan boyunca yaşadığımız dikkate değer hatıralarımızın, resimlerimizin, gezilerimizin, okuduklarımızın vs. yer alacağı bir Ramazan albümü hazırlayıp bir anı defteri oluşturabiliriz. Böylece hem kalıcı ve hem de gelecek nesillere rehber ve yol gösterme adına çocuklarımızda güze bir Ramazan bilinci inşa etmiş oluruz.

                                                                                                                             Abdullah YAKALI

Dalaman İlçe Müftüsü