Bodrum Belediye Meclis Toplantısında AK Parti Gurubunun kaçak yapılarla ilgili verdiği soru önergesinin ardından bir konuşma yapan Başkan Mandalinci, dikkat çeken konulara değindi. Başkan Mandalinci, ilçedeki kaçak yapıların imar affı çıkamadan kurtulmasının mümkün olmadığını söyledi.
‘’Murat Kurum Bakanımızdan da bir randevu talebimiz var. Kendisine de bu konuyu randevu alabilirsek ileteceğiz. İmar planı ile beraber çözülebilecek binaları mutlaka ve mutlaka çözüme kavuşturmak için adım atacağız. Ancak burada özellikle biliyorsunuz ki tekrar mahalleleri söylememe gerek yok. O belli mahallelerdeki taşınmazların hepsinin kurtulma şansı, bir mimar olarak bir Belediye Başkanı olarak ya da bir vatandaş olarak söylüyorum. Mümkün değildir. Topyekun bir imar affı çıkmadığı sürece Belediye mevzuatı yada mevcut imar planı ile kurtulması mümkün değildir. Seçim sürecin de de her tapunun kurtulacağı ya da her evin resmiyete kavuşacağı ile ilgili hiçbir sözüm olmamıştır. Geçtiğimiz Salı günü İl Emniyet Müdürlüğümüzle de istişare ederek çevik kuvvet ekiplerimiz tamamen hazır bir şekilde Çarşamba günü sabah yıkım yapmak üzere haberleşmiştik. Ekiplerimiz de bu yönde çalışmalarını sürdürmüştü. Salı günü sabah vatandaşa tebliğ ettik. Gürece Mahallemizde 6 binanın yıkımıyla ilgili. Ne hikmetse Salı akşamına idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ve böylelikle yıkım yine ertelenmiş oldu. Geçtiğimiz mecliste bir de kırıcı bağışı almıştık. Bu kırıcıyla beraber kaçak yapıya mücadelemizi son derece hızlandıracağız. Maalesef ki şu an yürütmeyi durdurma kararı bizim bu mücadelemizi bir sekteye uğratmakta. Biz özellikle mahkeme başkanlarımızla da bir görüşme yapacağız. Bir ay içerisinde resmiyete bağlanması mümkün olmayan her yapının yıkılması yönünde ya da temel aşamasında, o temelin yıkılması ya da birinci kata çıktığı halde o tabliyenin ya da kolonun yıkılması suretiyle kaçak yapılaşmayla mücadele etmek istiyoruz. Bunun için şuanda aracımız, gerecimiz, ekipmanımız, personelimiz var. Ancak yargının bu yönde bizim önümüzü açmasını bekliyoruz. Çünkü yargının haksızı değil haklıyı koruması gerekiyor. Burada resmi imar durum belgesi alıp Belediyesine proje teslim eden, mimari müellifini, harita mühendisini, plancısını, stratikçisini, tutan ve onlara tonlarca lira para ödeyen vatandaşımız, maalesef ki haksız duruma düşüyor. Hiçbir yasağa, hiçbir kural, hiçbir imar planı, hiçbir çevre kanunu, hiçbir emsal dinlemeden, tamamen umursuzcayapılaşan vatandaşımız, maalesef ki haklı oluyor. Belediye de yıkmak isteyip de yıkamadığı zaman gerek mahkeme kararıyla durduğu zaman vatandaşın gözünde ya da sizin gözünüzde görevini yapmamış oluyor. Görevini kötüye kullanmış oluyor. Ben Mimar bir Belediye Başkanı olarak Bodrum’da hiçbir yapının olmasına müsaade etmeyeceğim. Eğer ki Bakanlığımız eğer ki devletimiz belli kural kaideler ile yeniden bir imar affı çıkaracaksa bunu tabi ki konuşuruz. Tabi ki sürece katkı sunarız. Ancak bildiğim kadarıyla şu an böyle bir yapılanma ya da böyle bir taslak da yok. Ancak bu beklenti ile Bodrum’da her gün inşatlara metreküplerce betonlar dökülüyor. Binlerce konut kazanmaya devam ediyor. Bizler gerek zabıtamız gerek yapı kontrol ekiplerimizle beraber bu binaların imar kanunu maddesine mühürlenmesini, yıkım işlemlerini ivedilikle tahsis ediyoruz. Ancak şunu da tekrar söylemek istiyorum, en yakın bir yapılaşmanın temelinden itibaren yıkıma gelme süresi yaklaşık olarak 6-7 ayı bulmakta. Bu 6-7 ayın sonunda geçen hafta Gürecede sağladığımız işlem altı binanın yıkımına yönelikti. Bir gün önce idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Biz ekiplerimizi sokamadık. Çevik kuvvet ekiplerini oraya sokamadı. Yıkımı gerçekleştiremedik. Bizler istiyoruz ki o bölgelerde özellikle bu yıkımları yapalım ki yarın bir gün diğer mahallelerimize, diğer bölgeleri emsal teşkil etmesin. Son zamanlarda kooperatifçilik adı altında Bodrum Tarım arazileri kağıt üzerinde tamamen kendileri aralarında parsel parselleniyor. Bunun ne tapu Müdürlüğünde ne Belediye de hiçbir karşılığı bulunmamakta. Ancak vatandaşlarımız Bodrum’da bir ev sahibi olmak umuduyla beraber maalesef ki bazı kirli bilgiler ışığında burada sanki resmi bir yapılaşma hakkı varmış gibi kandırılıyor. En basit tabir budur. Vatandaş kandırılıyor. İmarsız araziler de kaçak yapılaşmaya sürükleniyor. Oraya harcanan milli serveti de acıyorum aslına bakarsınız. Yargının verdiği karara boynumuz incedir. Buradan hukukun üstünlüğü bu ülkede her zaman tesis edilmelidir diye düşünüyorum. Ancak biraz da burada vatandaşımızın haklı, hukuklu bir şekilde inşaatını yapan, yapılaşan vatandaşımızın da bu hukukunun bu hakkının gasp edilmemesi görüşündeyim. O yüzden mahkeme başkanlarımız da inşallah yakın takvimde yapacağımız görüşmelerde özellikle bir ay içerisinde hiçbir şekilde resmi olarak ruhsata bağlanamayacak yapıların yıkım süreçlerinin hızlandırılması, burada imar kanunu değil de gecekondu kanununun tesis edilerek hızlı bir biçimde yıkımının yapılması önereceğiz. İnşallah sayın Murat Kurum Bakanımızdan da randevu talebimiz var. Ancak yasa tanımayan, yargı tanımayan Belediyeyi tanıyanlar ve onlara beton veren firmalar ile arayışlarımız, mücadelemiz devam ediyor. Toplantılar yapıyoruz. Beton vermeyeceğiz deniliyor. İki hafta sonra ne hikmetse yeniden beton veriliyor. O araçlar eğer trafikten men edilirse o betonlar eğer o araçta kurursa emin olun ki kimse bir daha kaçak yapılaşmaya beton veremez. Ben buradan tabi ki tüm kamu ve kuruluşlarına hem kendi belediyeme hem personellerime yeniden çağrı yapmak istiyorum. En büyük kanayan yaramız olan bu kaçak yapılaşma ile ilgili mücadelemizi aklı selim bir biçimde ortak akılla ilerletmemiz gerekiyor. Bizler şu anda gerek yıkım ihalesi ilegerek kendi araç gereç ekipman personelimizle her türlü yapıyı yıkabilecek güçteyiz. İnşallah da yıkmaya devam edeceğiz’’. Dedi.