Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan yaptığı açıklamada “Zehra Bayır'ı katledenler hakkında yürütülen soruşturma gizlilik kararı altında olduğundan, cinayete ilişkin ayrıntılara şeffaf bir şekilde ulaşamıyoruz. Ancak Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan davanın tüm süreçlerinde olacağımızı, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmaları için, cinsiyetçi basmakalıp cümlelere sığınarak, cezasızlıkla ödüllendirilmemeleri için mücadelemizi sürdüreceğiz. Katiller artık mahkemeler de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin yararlarını anlatıp birde kararı alanlara teşekkür etmeye başladılar.” dedi.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Selimiye beldesinde geçtiğimiz cumartesi günü çalıştığı eğlence mekânının işletmecisi tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Zehra Bayır cinayetine Bodrum Kadın Dayanışma Derneği üyeleri sert tepki gösterdi.

Dernek Başkanı Figan Erozan ile birlikte açıklama yapan Bodrumlu kadınlar Zehra Bayır’ın birden fazla erkeğin ağır yaralaması sonucu öldürüldüğünü belirterek, kadınları, yalnız veya örgütlü bir şekilde evlerinde, sokak ortasında, iş yerlerinde katleden erkeklerin pervasızlığa varan şiddet kullanabilme nedenlerinin çok açık olduğunu söylediler.

Dernek başkanı Figan Erozan yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı açılan davaların reddini takip eden bu günlerde ortaya çıkan tablonun bizlere gösterdiği ‘Kadınlara yönelik erkek şiddeti kadınların sorunu ve bu durum kadınların engellemeleri gereken bir sorumluluktur!’ Vurgulanan tam da bu. Öyle ki, Muğla'da Pınar Gültekin’i hala canlı iken varile koyarak yakan ve ardından üstüne beton dökerek öldüren ve bu suçtan yargılanan fail erkek Metin Cemal Avcı, “İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararını doğru bulduğunu ve bunun için Cumhurbaşkanı’na teşekkür ettiğini” mahkeme salonunda ifade edebilmesine yol açmıştır. Sözleşmeden çekilmenin sağladığı faydayı fail Metin Cemal Avcı tarafından son derece açık bir dille söyleyebilmiştir” diye konuştu.

Erozan, kadınlara karşı sistematik erkek şiddeti sınır tanımaz bir şekilde geçtiğimiz hafta da, yine Muğla’da Milas ilçesinde henüz 19 yaşında genç bir kadına karşı işyerinde gerçekleştirildiğini belirterek, “Gelinen durum artık erkeklerin pervasızca bu şiddeti uygulamakta beis görmemeleridir.

Zira son Danıştay kararanında da gördüğümüz gibi, Türkiye'de yaşayan milyonlarca kadının yaşama hakkından devletin sorumlu olmadığını ve bu yükümlülükten vazgeçtiğini ifade etmesi hukuka uygun bulunabildi ise, bugün Milas'ta olan erkekler bu hukuksuzluklara dayanarak kendi şiddet sarmalıyla örülmüş yöntemlerini uygulamaya koyabilmesinde ifadesini bulmuştur. Danıştay kararının üzerinden geçen 12 günde kamuoyuna yansıdığı kadarıyla 15 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Zehra Bayır'ı katledenler hakkında yürütülen soruşturma gizlilik kararı altında olduğundan, cinayete ilişkin ayrıntılara şeffaf bir şekilde ulaşamıyoruz. Ancak Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan davanın tüm süreçlerinde olacağımızı, faillerin en ağır şekilde cezalandırılmaları için, cinsiyetçi basmakalıp cümlelere sığınarak, cezasızlıkla ödüllendirilmemeleri için mücadelemizi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

ORTACA, TORBALI MAÇININ HAZIRLIKLARINI SÜRDÜRÜYOR ORTACA, TORBALI MAÇININ HAZIRLIKLARINI SÜRDÜRÜYOR

Erozan açıklamasının sonunda ise kadınların iktidar ve iktidar politikaları sayesinde açık hedef haline getirilerek, her an tehdit ve saldırıya maruz bırakılma riski altında olduklarını belirterek, “İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesinin üzerinden bugün 8 yıl geçti. 8 yıl içerisinde Türkiye'de İstanbul Sözleşmesi hükümlerini etkin bir şekilde uygulamaktan vazgeçmesiyle birlikte, erkek şiddeti artmaya başladı, faillerin etkin yargılanması hükme esas alınması sözleşme gereği yasaklanan cinsiyetçi gerekçelere dayandırılarak engelleniyor, faillere adeta cezasızlık niteliğinde cezalar verilerek, yeni şiddet eylemlerin gerçekleştirilmesinin önü açılıyor, erkekler cesaretlendiriliyor. Gerek toplum nezdinde, gerekse mahkemelerde “işlenen şiddeti hafifletecek bir gerekçeyle yaptığınızı meşru karşılayacak." mesajı verilmekte. Kadın hareketi, feminist hareket ve kadınlar, bu sistematik erkek şiddetini kollayan ve veya aklayan mekanizmanın karşısında durarak, her bir kadın için, her görülen bir dava için ayrı ayrı mücadelesiyle, cinsiyete indirgenmemiş yani suç kadına karşı ise başka, suç erkeğe karşı işlendi ise başka bir yargılamaya tabii tutulmadan adaletin sağlanması için mücadele etmeye devam edecektir.” dedi.