Yazıp yazmama konusu hep tereddüt geçirmeme neden olmuştur.
Neden mi?
Bazen birilerini kırmamak, bazen birileriyle gereksiz polemikler yaşamamak isteği baskın gelirken, bazen de bilip bir türlü söyleyemediğim ve hatta herkesin bilip de neden söylemedikleri veya yazmadıkları konuları dile getirmek arzusu duymama rağmen vaktim yok yalanı arkasında kalma.
Keyfime Neval Arslan Hanımefendinin tahrik ve teşvikleriyle kısada olsa bir süre son vereceğim anlaşılan.
Ne mi yazacağım? Bazen eskileri, 68yıllık birikimim içimde ne varsa dökeyim sonra benimle gitmesinler. Bu doğrultuda mümkün olduğu kadar objektif, tarafsız olmaya gayret edeceğim.
Sadece konu vatan olunca gerisi teferruat düsturu ile…
Bazen dostlarımı ya da dost olmadıklarımı kızdırabilir, üzebilirim. Ben sadece düşündüğüm ve doğru kabul ettiğim kişisel fikirlerimi paylaşacağım. Şimdiden sürçü lisanım için affola.
Affetmezlerse de kendileri bilirler.
Bu minval üzere;
Aktolgalı Beyler Beyi haykırdı.
Pardon, yani Aktolgalı Büyük Reis haykırdı!
Ey Kılıçdar sen SSK’yı batırdın.
Cevap verdi, höykürdü Kılıçlı adam:
Ey Recep sen MAN Adasını bilir misin?
Minvali yerine;
Daha çok herkesin ilmi olarak bildiği ama bir türlü anlatmadığı ve hatta tersini halk dalkavukluğunu tercihle önerdiği konuları deşelemek, iktidarı ve muhalefetiyle aslında birlikte milli politikalar haline getirilmesini düşündüğüm konular ağırlıklı olacak.
Tabi ki yerine göre icraatları eleştirmek atılan nutukları gülücük atmak ya da taşlamak da…
Çıktık bir yola, haydi hayırlı ola.