Merkez bankamız talimatlar doğrultusunda politika faizini %14’de güya sabit tuttu.
Ne işe yaradığını artık anlamadığımız politika faizimiz inatla %14’den aşağı inmeyerek, kafa tutarken enflasyona rağmen yetkililerimiz de inada inat ben de yukarı çıkartmayacağım dedi.
Dedi mi dedi;
Yahu bu nasıl deme; Devlet kendi alacaklarına uyguladığı faizi %30’a çıkarttı.
Ne oldu ki Nas Naslanmaktanvazgeçerek bakmayın siz benim dediğime.
Kazığın ucu vatandaşa yöneldiğinde ben sırtımı dönerim mi demiş acaba…
Aslında faizin ve bu konudaki değerlendirmelerin akıl yoluyla yeniden yorumlanması gerekmiyor mu?
Osmanlı’da da faiz vardı.
O tarihlerde de Hristiyan Avrupa’da faizler Osmanlı’da ki faizlerden çok daha düşüktü. Zira sermaye birikimini tamamlamış Afrika ve Amerika’da yağmaladıkları ülkelerden elde edilen hazineler ciddi bir birikimde katkı sağlamıştı.
Osmanlı ise sermaye birikiminde sınıfta kalmış, bir kısım para vakıfları ile %50 oranındaki tefeci faizine karşı daha düşük miktarda bir faizle esnaf ve çiftçiye kredi verilmesine göz yumuyordu.
Faiz ve tasavvuf şiddetle karşı olan ÇivizâdeMuhyiddin Kanuni tarafından şeyhülislam olarak atanınca faiz haram ilan edilerek yasaklandı.
Üç yıl süren yasaklar sonucu özellikle İstanbul ve Balkanlar’da yaygın olan para vakıflarının pek çoğu battı.
Taki Halveti Şeyhı Bali efendinin Kanuni Sultan Süleyman’a bu vakıfların hayır kurumları ve pek çok caminin de ihtiyaçlarını karşıladıklarını esnaf içinde vakıf çalışanı çok sayıdaki insanlar içinde önemli olduğunu anlatan mektubuna kadar.
1542 yılında Çivizade azledilip yerine Ebussuud Efendi şeyhülislam olarak atanınca;
Yeni Nas yıllık %12’yi geçmemek kaydıyla faiz alınabilir olarak tahsis edilir.
O tarihlerde sadece İstanbul’da (Konstantiniyye) 1500 civarında para vakfı var olduğu bilinmektedir.
Nas’a karşı geliştirilen ve gerekçe ise KAMU YARARI OLMUŞ.
Ne tesadüf devlet içinde %30’a çıkartılan faizde KAMU YARARI gerekçeli.
Vatandaşa haram devlete kamu yararı olduğu için helal.
Demek ki vatandaşa Nas var.
Devlete ise kamu yararı.