FETHİYELİ BİR EĞİTİMCİ-ARAŞTIRMACI VE ŞAİR
ÜNAL ŞÖHRET DİRLİK-(1938--2024)-I-
FETHİYE’Yİ ÖZLEYİŞ
“Cennet’ten bir köşedir Aksazlar’ın,
Güzelliğin neşesi, bahar yazların,
Denizde yüzer, huri-melek kızların,
Hasretin yaktı beni Şirin Fethiye’m.
…
Duramam Fethiye’m bir lahza ayrı,
Bak gurbette kalmadı gönlümün hayrı,
Hasretin beni yaktı yandırdı gayri,
Uzaklardan selam yeşil Fethiye’m.”
Ünal Şöhret Dirlik, Hilmi ve Hatice Dirlik’in oğludur. 1938 yılında Fethiye’ye bağlı İncirköy’de doğmuştur.Sekiz yaşında annesini, on yaşında babasını kaybetmiştir. Söylediğine göre ona yöre kültürünü sevdiren annesi olmuştur. Doğduğu topraklara, aşırı derecede bağlıdır. “İncirköylüm” şiirinde sevdasıyla birlikte köyüne karşı beslediği bağlılığını anlatmıştır.
“Dağları duman bürüdü
Yaz bitti
Tepeler beyazlarla donandı
Senden uzakta bir mevsim daha bitti.
Baharda filizlenen dallar gibi
Umutla doldu gönlüm
Tütün tarlasında an beni
Al yazmalım İncirköylüm.
Söğütlü dere, dağlar bembeyaz
Hayal oldu aylar var ki,
Ilık güneşiyle yaz.
Kapkara bulutlardan ırak
Yaz özlemiyle hayal ediyorum seni
İncirköy ovalarında güzelim
Tütün tarlalarında an beni”
Dirlik 1996
Annesiyle çok az kalmasına rağmen, annesinden dinlediği masallarla çocuk dünyası şekillenmiştir. Babası birkaç yıl medrese de okuduğu için okumanın ne imkanlar getireceğini bilmektedir, onun için oğlunun okumasını istemektedir. Kendisi Çal Dağı’ndan kar getirip, Meğriovasında çalışan insanlara satar. Kışın orman işletmesinin kestiği odunları iki katırla çekip, istifler. Ünal Şöhret de çocuk olmasına rağmen, tütün işinde çalışır. Tütünde çalıştığı yılların izlerini onun birçok şiirinde görürüz. Ünal Bey, ilkokulu köyünde bitirir, ortaokulu okumak için Fethiye’ye gider, Fethiye Orta Okulu’nda iki yıl okur, iki yıl sonra ayrılıp, Aksu Köy Enstitüsü’ne gider. Antalya- Aksu Köy Enstitüsü’nün dördüncü sınıfında iken okulun Köy Enstitüsü’nden, Öğretmen Okulu’na dönüşmesi sonucu, öğretmen olarak mezunolur, ilk şiirlerini bu okulda lise II. sınıfta iken yayımlamaya başlamıştır. Şairin yaşamında okuduğu okulun ve öğretmenlik mesleğinin derin izleri vardır. “Aksu’da Bahar” başlıklı şiirinde:
“Ilık meltemler eser Akdeniz’den
Güneş yakar yakar, Aksu burası.
Portakalını, limonunu sor bizden
Karanlık sokakların hallerini…
Çiçekler çiçeklenirse
Bilin ki sizin elinizdedir.
Şu yemekhane şu kitaplık
Şurası sebzelik, şurası ağaçlığımız
Bozkırları yeşerten kardeşlerim
Köye ışık götürmek tek aşkımız.
Elif Öğretmen’in elinde daha kınası,
Gülizar Öğretmen üç çocuk anası
Dağılıp köylere ak alnımızla
Işığı sokalım diye köye
Unuttuk gittik birbirimizi
Köy diye diye.”
Karanlık Sokak-Aksu/Antalya
Şairin okuduğu yıllar, Antalya, bilhassa Aksu, ıssız ve gelişmemiş bir yerdir. Antalya’ya 20 km mesafededir. Üç km. yakınından Aksu Çayı akar,bir buçuk kilometre ötesinde Perge bulunur. Öğrenciler bu okulun bahçesinde ağaç dikmiş meyve yetiştirmiş, bostan ekip ürün almıştır. Aksu, her şeye rağmen onun gönlünün aşka ve güzelliklere açık olmasını sağlamıştır. Gurbette olmak, ona sürekli yalnızlık duygusunu hissettirse de, yine de o, gurbet acısıylabirlikte yaşama olgunluğunu gösterecek anlayıştadır. Unutmayalım ki memleketinden ayrılan her insan, gurbet duygusunu hisseder ve memleketini özler. Görüyoruz kilise cağlarında Aksu, memleketine çok yakın olmasına rağmen Ünal Hoca, Fethiye’yi ve doğduğu köy olan İncirköy’ün özlemi içindedir. Köyü ve diğer sevdiği mekanlar için yazdığı şiirler gönlü ısıtan, tarzdadır. Bu şiirlerinde doğaya ve insana saygı duyan kişiliğinden izler yakalamak mümkündür.