Türkiye Kamu-Sen Muğla il Temsilcisi Özata sendikalarını diğer sendikalardan ayıran en önemli özelliklerine dikkat çekerek; “Bizim sendikamızı diğer sendikalardan ayıran en önemli özelliğimiz önceliğimizin devlet olması. Bizim için öncelik Türkiye Cumhuriyeti’dir. Her ne konuda olursa olsun ırksal mezhepsel yada farklı bir şekilde bölücülük yapmayan herkese kapımız sonuna kadar açık” dedi. 

Muğla Öğretmenevi’nde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için kahvaltı düzenleyen Özata, gazetecilerle birlikte sıcak sohbet eşikliğinde kahvaltı yaptı. Kahvaltının ardından konuşma yapan Mürsel Özata şunları dile getirdi: “Öncelikle Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Geçmiş bayramınız kutlu olsun misali 10 Ocak geçeli 10 gün kadar oldu ama o dönemdeki yoğun trafiğinizin dışında sizleri daha rahat bir zaman diliminde ağırlayalım diye düşündük.  Geçmiş çalışan gazeteciler gününüz kutlu olsun. Basın, etkin bir denetim mekanizması ve dördüncü kuvvet olarak demokrasinin en önemli ve vazgeçilmez unsurlarındandır. Her bireyin hakkı olan bilgi edinme hakkını sağlayan ve bilgiye ulaşılması noktasında en önemli araç, yazılı ve görsel medyadır. İradesini ipotek etmeyen bir basın, demokrasinin doğru işlemesi, standartlarımızın yükselmesi ve halkın yaşanan olaylar ve meselelere daha duyarlı olması bakımından önem arz etmektedir. Sizlerin yaptığı halkı doğru bilgilendirme konusunda biz de STK’lar ve sendika olarak aynı misyonu taşıyoruz.

DEVA Partisi İl Başkanı istifa etti DEVA Partisi İl Başkanı istifa etti

Türkiye Kamu-Sen hakkında kısaca sizi bilgilendirmek isterim biz başında Türk olan 11 iş kolunun bir araya gelmesiyle oluşan yerli ve milli bir memur sendikası konfederasyonuyuz.

“30 yıllık bir emek mücadelesinin temsilcileriyiz”

“İlkemiz önce ülkemiz” diyerek; üreten, yol gösteren bir anlayışına sahip bir sendika olarak problemleri ve çözüm yollarını icra makamlarına iletmekle mükellefiz. Sorgusuz, sualsiz biat eden, itaat eden cemaat ve tarikat yapılanmaları gibi değil Allah’ın bize verdiği iradeyi kimseye teslim etmeyen, beyinlerimizi muktedirlere ciro etmeyen bir sendikal anlayışın temsilcileriyiz. Demokratik kitle örgütü kelimesini çok önemsiyorum. Türkiye Kamu-Sen’in kapıları etnik, mezhebi dini bölücüler hariç vatan, millet, bayrak, Atatürk, Cumhuriyet, demokrasi ortak paydasında buluştuğumuz Türk Milletinin tüm fertlerine açıktır. Biz seçim öncesi saman alevi gibi seçime endeksli parlamaya çalışan konjektürel bir sendika değiliz.  Seçime değil geçime endeksli bir sendikayız.Gelecek seçimleri değil gelecek nesilleri düşünüyoruz. Kısaca kendimizi ifade edecek olursak, Ortak haklarımızı bireysel menfaatleri takas etmedik. Daima gücün değil Hakkın yanında olduk. Mustafa Sabrilerin değil Mustafa Kemalin izindeyiz. Anayasanın ilk dört maddesini tüzüğünde kendisine şiar etmiş sendika olarak milli birlik ve beraberliğimizin sigortası olduğumuzu düşünüyoruz. Çözüm denilen melanet sürecinde herkesin akil adam olduğu dönemde bu sürece karşı çıkan Türkiye Kamu-Sen’den başka bir sendika yoktu. Hiç ihtimal vermediğimiz halde olası yeni bir benzer süreç yaşanırsa da yine milli bir kale gibi dimdik duracağız. Ötekileştirmeye yer yok, farklı düşünenlere zulüm yok, Türk Milleti ayrıştırmadan çok çekti. Artık uzlaşı istiyor. Muğla’da bu hoşgörü iklimi var. Yeri geldiğinde sendikalar ortak hakları için bir araya gelebiliyorlar bu sevindirici bir durum Muğla’mız adına.

Ancak güç bozuyor insanı, mutlak güç mutlaka bozuyor bu nedenle dikkatli olmak zorundayız. Gücü eli geçirenin ilk yaptığı iş haktan ayrılmak, nepotizm vb İyiler, kötülüğe fırsat bulamadıkları için mi iyidirler? Veya namuslular, namussuzluk imkânı yakalayamadıkları için mi namusludurlar? Yolsuzluktan şikâyet edenler, yolsuzluk yapacak makamları kapamadıkları için mi, yani tesis yetersizliğinden dolayı mı dürüsttürler? Adaletsizlikten dertlenenlerin, zulümden şikâyet edenlerin, bu dertlenme süreleri, hükmetme makamına gelene kadar mıdır?  Bilemiyoruz. Zira seçimler öncesi bir taraftan gücü arkasına alarak sendikacılık yapanlar bu durumun devam etmesini isterken, diğer taraftan gücün el değiştirmesini büyük bir arzuyla bekleyenler de aynı gördükleri zulmü misliyle yaşatmak için ellerini ovuşturmaktalar. Aynı filmin farklı versiyonlarını artık görmek istemiyoruz. Biz ne zaman bu kısır döngüden kurtulup ideali yakalayacağız. Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışma hayatında ehliyet, liyakat, adalet ve sadece devlete sadakat kamuda tesis edilene kadar mücadelemiz devam edecektir. Yanlışa kimden gelirse gelsin karşı çıkıp, o yanlışın ortadan kalkması için mücadele etmeliyiz. Ama bunu yaparken de “Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.” Anlayışına uygun olarak üslubumuzu ayarlayarak, sağlıklı bir iletişim kurarak yapmalıyız. Bir şarkı sözü vardı: “A ciğerim söyle neyleyelim, Söylemeyelim de taşa mı dönelim” diye hatırlıyorum. İzahı zor hatta mümkün olmayan durumları sorgulamayalım mı? Eleştirmeyelim mi?

Kamunun kendi alacaklarına %44 oranında zam yaptığı bir ortamda memur ve emekli maaşlarına kümülatif %11,3 zam yapmayı hangi matematikle açıklayacağız?

Seçim öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız, 3600 ek göstergeyi 1. Derecedeki tüm memurlara vereceğiz, memur ve emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz (refah payı)

Sözlerini hatırlatıp hayata geçmesini ısrarla takipçisi olmayalım mı?

Yoksa bunun yerine Termos, fincan vb promosyon dağıtarak mı sendikacılık yapalım etliye sütlüye karışmayalım. Biz daha kalıcı hizmetler sunmaya gayret ediyoruz. Öğrenci yurdu, kamu misafirhaneleri, sendika bina ve hizmet araçları satın alıyoruz.

Üretimden gelen gücümüzü tam manasıyla kullanamıyoruz grev hakkı yok biz de üyelerimiz lehine tüketimden gelen gücümüzü kullanarak hizmet sektörleri ile indirim anlaşmaları yaparak bütçelerine katkı yapmaya çalışıyoruz.

Her şeyi değiştiremeyebiliriz ama haksızlığa katılmamak, ortak olmamak, haksızlığı duyurmak bile bazı zamanlarda önem arz etmektedir. Nesimi’nin sözü 17 yy. da yaşamış Kul Nesimi döneminde de haksızlıklar, hukuksuzluklar olmuş O da şöyle söylemiş “ben bu haksızlıklarla baş edemedim bu bana dert oldu. Ama bende bu haksızlıklar karşısında susmadım. Boyun eğmedim bu da onlara dert olsun” demiştir. Biz de dert olmaya devam edelim.

Türkiye Kamu-Sen olarak Türk ve Türkiye Yüzyıl’ına uygun bir kamu personel sistemi ve kamu personeline ulaşmak amacıyla dört aşamalı bir eylem planı önermekteyiz. Bunlardan;

Birincisi, liyakat ve ehliyet esaslı, güvenceli istihdama dayalı bir kamu personel sistemi,

İkincisi, adil, sade ve kamu çalışanlarının insanca yaşamasına yetecek bir ücret sistemi;

Üçüncüsü, çalışma hayatıyla dengeli, geleceği güvence altına alan bir sosyal güvenlik sistemi;

Dördüncüsü ise ILO normlarına uygun, katılımcı ve kapsayıcı bir sendika ve toplu pazarlık sistemidir.

Türkiye Kamu-Sen olarak gece gündüz demeden çalışan siz değerli basın mensuplarının sorunlarının çözülmesi, haklarının iyileştirilmesi ve hak ettikleri şartlara kavuşturulması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Vatandaşın haber alma hakkını yerine getirmek için mücadele veren, her ortamda bizlerin ve toplum vicdanının sesi olan bütün basın çalışanlarının bu anlamlı gününü kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyor, katılımlarınızdan dolayı şükranlarımı arz ediyor, saygılarımı sunuyorum.”

Kahvaltı toplu fotograf ile sona erdi.