TİMUR VE KARINCA

Dünya tarihinde, insanlara örnek olmuş birçok hikâyeye şahit olmak mümkündür.

Tarihte yeri ayrı olan bir insan olan Timur’un garip bir karınca ile olan hikâyesini kalemim yettikçe, bu haftadaki yazımda siz değerli okuyucularıma anlatacağım.

Timur dünya tarihinde, adını altın harflerle yazdırmış, büyük bir komutandır. Cihana hükmeden bir lider olan Timur, bir gün bir savaş esnasında omzundan ve bacağından yaralanır. Aldığı iki ok darbesi onu çok müşkül bir duruma sokar. Bir savaşçı, Bir komutan için kol ve bacak çok önemli bir faktördür. Artık benden bu kadar demeye başlar, karamsardır, umutsuzdur.

Yaslandığı duvarda çaresizce, etrafına bakınırken, Bir de ne görsün Timur. Bir karınca kendinden büyük bir buğday tanesini, yuvasına taşımak için can Siper hane mücadele ediyor. Ama bir türlü başarılı olamıyordu. Karınca bir demeden, iki demeden defalarca bu uğraşı sürüyordu. Tam yetmiş denemeden sonra karınca, buğday tanesini gideceği yere ulaştırmayı başarıyordu.

Timur bu olay karşısında büyük bir sarsıntı yaşıyor, kendine geliyordu. Bir gariban karınca, bunu başarabiliyorsa, Ben ki cihan komutanı Timur, ağlamaya, sızlamaya yerim yok deyip. Yerinden bir ok misali kalkıveriyordu. Bu olay Timur’u çok etkilemişti, en ufak bir olumsuzlukta o gariban karınca geliyordu aklına. Gariban bir karınca Timur için hayatının dönüm noktası oluyordu.

İnsanoğlunun başına birçok olumsuzluk gelebilir, bu hikâyeyi sırf bu yüzden kaleme aldım. En ufak bir olumsuzlukta “bir karınca kadar olamaz mıyım?” düşüncesini asla ama asla unutmamalıyız. Bazen hayatımız istediğimiz gibi gitmeyebilir. Etrafımızda insan kalmayabilir. Dostluklar, arkadaşlıklar, yoldaşlıklar sahte olabilir. Hayat Her haliyle ders alınması gereken bir mecradır. O Yüzden ben hayatım boyunca hep Timur ve karınca hikâyesini kendime örnek olarak görmüşümdür.

Küçük insanlar konuşur, Büyük İnsanlar Konuşulur…

Emir Timur han yüzüğüne şunu yazdırır, rasti-rusti(Güç adalettedir).Emir adalete inanan ve o yolda yürüyen cesur bir komutan ve liderdi.

Timur’un adalet üzerine olan sözleriyle bu haftaki yazıma son veriyorum, bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sevgili okuyucum.

Ülkeler kılıçla alınır, ancak adaletle korunur.

Bahadırlık ancak tehlikeli bir anda sabredebilmektir.

Kuvvetli bir hükümdarın adil bir veziri, efendisinin bütün adaletsizliklerini tamir edebilir. Fakat bizzat vezir zalim olursa devlet binası yerle bir olur.