Neden her şeyin kısa yolunu arıyoruz? Neden hemen başlayıp hemen tüketmek istiyoruz? Sanki sabırsızlık çağında yaşıyoruz. Daha az çaba, daha hızlı sonuç… Bu durum yalnızca diyet meselesi değil, hayatın birçok alanına sirayet etmiş bir acelecilik hali.
Bir müzik aleti çalmaya karar verdiğinizi düşünün. Elinize gitarı alıyorsunuz. Notaları öğrenmek, temel egzersizlerle parmakları alıştırmak yerine, en sevdiğiniz şarkıyı çalmaya başlıyorsunuz. Belki kulağa hoş geliyor, belki birkaç dakika için başardığınızı hissediyorsunuz. Ancak ertesi gün aynı şarkıda bir nota eksik olduğunda, müzik dinlenemez hale geliyor. Çünkü temeli atlamış oluyorsunuz. Yani aslında çalmayı değil, sadece taklit etmeyi öğreniyorsunuz.
Bu durum hayatın birçok alanında böyle. Diyet yapmak da bu örnekten farklı değil.
Düşünün… “Hızlıca kilo vereyim” diyerek bir listeye başlıyorsunuz. Ne yiyeceğiniz belli, ne zaman yiyeceğiniz belli. Belki o listeyi bir arkadaşınızdan aldınız, belki sosyal medyada “bir haftada 5 kilo” vadeden bir paylaşım dikkatinizi çekti. Başladınız, birkaç kilo verdiniz. Hatta kıyafetleriniz biraz bol gelmeye başladı. Peki sonra ne oldu? O liste bitince ne yapacağınızı bilemediniz. Aç kaldığınız için canınız tatlı çekti, sosyal hayatınıza dönünce yemeklerle baş etmekte zorlandınız. Çünkü aslında beslenmeyi öğrenmemiştiniz. Tıpkı notaları bilmeden müzik yapmaya çalışmak gibi…
Temel olmadan sürdürülebilir başarı mümkün değildir. Tıpkı sağlıklı beslenmeyi öğrenmeden hızlıca kilo veren birinin yaşadığı gibi: Kilo verirsiniz, evet. Ama öğrenmeden, temelsizce ilerlediğinizde aynı kilolar bir gün geri gelir. Yine başa sararsınız.
Bu yüzden sürece güvenmek gerekir. En baştan, sabırla başlamak…
Sağlıklı beslenme, öğrenilmesi gereken bir süreçtir. Tıpkı okuma yazma öğrenmek gibi. İlkokula başladığınız günleri düşünün. Harfleri öğrenmeden kelimeleri yazamazdınız. Kelimeler olmadan da cümleler kurulmazdı. Oysa şimdi kitap okuyabiliyor, yazabiliyorsunuz. Çünkü sabırla öğrendiniz.
Peki neden beslenmede bu sabrı göstermiyoruz?
Çünkü kilo vermeyi bir “hedef” olarak kodladık. Sadece rakamsal bir değişim gibi görüyoruz. Oysa sağlıklı beslenme bir yaşam biçimidir, rakamların çok ötesinde bir farkındalık halidir. Öğrenmeden, nedenlerini kavramadan, neyin ne işe yaradığını bilmeden yapılan her diyet bir yere kadar gider. Sonra tekrar başa dönersiniz. Yine kilo alırsınız, yine verirsiniz. Ve bu döngü sizi yorar.
Oysa sürece güvenmek en güzeli…
Kendinize şunu sorun: Okumayı öğrendiniz diye kitap okumaktan vazgeçtiniz mi? Veya ehliyet aldıktan sonra araba kullanmayı hiç geliştirmediniz mi? Oysa öğrenmek asıl hedefin kendisidir. Ve süreçteki her adım size bir şey katar. Öğrenmek, ilerlemek, gelişmek… Her adım, bir öncekinden güç almalı.
Bir mühendis olarak ev inşa ettiğinizi düşünün. Daha temeli atmadan, çatının rengine karar verir misiniz? Eğer zemin sağlam değilse, üzerine ne koyarsanız koyun bir gün yıkılır. Kilo vermek de işte böyle bir yapı. Temelini atmadan, yani sağlıklı alışkanlıklar edinmeden, sürdürülebilir bir başarı elde etmek mümkün değil.
Diyet de böyledir. Sadece kilo vermek için başlanırsa, sürdürülebilir olmaz. Amaç sağlıklı yaşamı öğrenmek olmalı. Öğrendikçe güçlenirsiniz. Öğrendikçe değişirsiniz.
Kilo vermek, aslında bir sonuçtur. Önemli olan; süreci anlayarak ilerlemek, sağlıklı yaşamı içselleştirmek ve öğrendiklerimizi alışkanlıklara dönüştürmektir. Gerçek başarı, sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanabilmektir. Gözünüzü sadece hedefe dikerseniz, yolun güzelliğini kaçırırsınız. Oysa süreç size sabrı öğretir, dengeyi, kendi bedeninizi tanımayı, iyilik halinizi fark etmeyi öğretir.
Kısa yollar çoğu zaman bizi asıl yoldan uzaklaştırır. Oysa sabırla atılan her adım, sizi sadece hedefe değil; daha bilinçli, daha güçlü bir benliğe ulaştırır.
Çünkü bazı şeyler sabırla güzelleşir. Ve sabırla gelen değişim, kalıcı olur.
Sağlıklı günler dilerim.