Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin Milas’a bağlı Ören Mahallesi’nde tamamladığı atık su arıtma tesisinden çıkan suyun, Hanay Deresi aracılığıyla Gökova Körfezi’ne boşaltılması planı büyük tartışmalara yol açtı. Türkiye’nin en hassas kıyı ekosistemlerinden biri olan Gökova’yı tehdit eden projeye karşı bilim insanları ve vatandaşlar tepki gösteriyor. Projenin arkasında ise kamuoyunda çevreci söylemleriyle tanınan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras bulunuyor.
Doğanın dengesine sert müdahale: Atık su, Gökova’nın ekolojik kalbini vurabilir
Uzmanlara göre arıtılmış dahi olsa atık suyun doğrudan körfeze verilmesi, başta suyun sıcaklığı ve kimyasal içeriği olmak üzere birçok faktörle geri dönüşü olmayan bir doğa tahribatına yol açabilir.
İşte bilimsel veriler ışığında deşarjın doğaya olası etkileri:
1. Deniz Çayırlarının (Posidonia oceanica) yok olması
Deniz ekosistemlerinin oksijen fabrikaları olarak bilinen deniz çayırları, ışıkla fotosentez yapan canlılardır. Ancak atık sudaki bulanıklık ve partiküller güneş ışığının deniz tabanına ulaşmasını engelleyebilir. Bu da çayırların çürümesine, oksijen üretiminin durmasına ve deniz tabanında ölü alanların oluşmasına neden olur.
2. Caretta Caretta türleri risk altında
Gökova Körfezi, nesli tehlike altında olan caretta caretta deniz kaplumbağalarının önemli üreme ve beslenme alanları arasında yer alıyor. Deşarj edilen suyun içerdiği mikrobiyolojik ve kimyasal kirleticiler, bu canlıların yaşam döngüsünü tehdit edebilir. Yuvalanma ve yavru çıkışı dönemleri ciddi şekilde zarar görebilir.
3. Mikrobiyolojik kirlilik artışı
Atık suyla birlikte denize ulaşan patojen bakteriler ve mikroorganizmalar, su kalitesini düşürür. Bu da hem deniz canlılarının sağlığını, hem de bölgede denize giren insanları tehlikeye atar. Özellikle yaz aylarında deniz suyu sıcaklığı arttığında mikrobiyolojik kirlenme çok daha hızlı yayılır.
4. Termal Kirlilik: Sıcaklık dengesi bozulur
Arıtma tesisinden çıkan suyun sıcaklığı, deniz suyu sıcaklığından daha yüksek olacağı için deşarj edilen su mikro iklimi değiştirebilir. Bu durum özellikle hassas türlerde stres, üreme bozukluğu ve göç davranışlarının değişmesine yol açar.
5. Biyolojik çeşitlilikte azalma ve ekosistem çöküşü
Gökova, sadece turistik bir bölge değil; aynı zamanda doğal bir yaşam laboratuvarıdır. Deşarj sonrası meydana gelebilecek fiziksel ve kimyasal değişiklikler, bölgeye özgü endemik türlerin yok olmasına, balık popülasyonlarının düşmesine ve ekosistem zincirinin kırılmasına neden olabilir.
6. Mavi Bayraklı plajlar tehlikede
Yüksek su kalitesiyle tanınan Gökova’daki plajlar, Mavi Bayrak kriterleri ile uluslararası prestije sahiptir. Ancak suya karışan kimyasal ve biyolojik kirleticiler, bu kriterlerin kaybına ve bölge turizminin doğrudan zarar görmesine yol açabilir.
Bilim insanlarından uyarı: “Ekolojik yıkım olur”
Proje kapsamında yaklaşık 1 kilometrelik borulama çalışmasıyla arıtılmış atık suyun Hanay Deresi’ne verilmesi ve bu dere aracılığıyla körfeze ulaşması öngörülüyor. Ancak çevre uzmanları bu uygulamanın Gökova Körfezi’nin hassas dengesi için son derece tehlikeli olduğunu belirtiyor.
Uzmanlara göre, arıtılmış dahi olsa suyun içerdiği kimyasallar, sıcaklık farkı ve bulanıklık, deniz çayırlarında ışık eksikliğine, mikrobiyolojik kirlenmeye ve nesli tehlike altında olan caretta caretta gibi türlerin yaşam alanlarının tahrip olmasına neden olabilir.
Mavi Bayraklı plajlar risk altında
Bölgede turizmin can damarı olan Gökova Körfezi’nde, özellikle yaz aylarında su sıcaklığı ve yüzme suyu kalitesi önemli kriterler arasında yer alıyor. Proje gerçekleşirse körfezin su kalitesinin düşmesi ve Mavi Bayrak kriterlerinin tehlikeye girmesi kaçınılmaz. Bilim insanları, atık suyun denize ulaşmasının sadece ekolojik değil, ekonomik sonuçları da olacağına dikkat çekiyor.
Bir benzeri ‘Ergene Derin Deniz Deşarjı Projesi’ olmuş Marmara Denizi’nde çevre felaketi yaşanmıştı.
Türkiye'de bazı belediyeler geçmişte atık sularını denizlere deşarj etmiş ve bu uygulamalar ciddi çevresel sorunlara yol açmış bunun en çarpıcı örneklerden biri de Ergene Derin Deniz Deşarjı Projesidir.
Ergene Nehri, Trakya bölgesinde yoğun sanayi faaliyetleri nedeniyle Türkiye'nin en kirli nehirlerinden biri haline gelmiştir. Bu kirliliği azaltmak amacıyla başlatılan ‘Ergene Derin Deniz Deşarjı Projesi’ kapsamında, arıtılmamış veya yetersiz arıtılmış atık sular, yaklaşık 70 kilometrelik bir boru hattı ile Marmara Denizi'ne taşınarak 4,5 kilometre açıkta ve 47,5 metre derinlikte deşarj edilmeye başlanmıştı.
Ancak bu uygulama, beklenenin aksine, Marmara Denizi'nde ciddi çevresel sorunlara neden olmuştu:
Müsilaj (Deniz Salyası) Sorunu: 2021 yılında Marmara Denizi'nde geniş alanları kaplayan müsilaj oluşumu, deniz ekosistemini olumsuz etkilemiş ve balıkçılık ile turizmi sekteye uğratmıştır.
Toksik Kimyasal Kirlilik: Ergene Nehri'nden gelen atık sular, ağır metaller, pestisitler ve diğer toksik kimyasallar içermektedir. Bu maddeler, deniz canlıları ve insan sağlığı için ciddi riskler oluşturmuştur .
Oksijen Seviyesinde Azalma: Deşarj edilen atık sular, deniz suyunun oksijen seviyesini düşürerek balık ölümlerine ve deniz yaşamının bozulmasına yol açmıştır .
Bu örnek, denize atık su deşarjının ciddi ekolojik sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Benzer bir uygulamanın Gökova Körfezi'nde de gerçekleştirilmesi, bölgenin hassas ekosistemini tehdit edebilir.
Başkan Aras’ın geçmiş çevreci söylemleriyle çelişiyor
Projenin siyasi sorumluluğunu taşıyan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, geçmiş yıllarda çevre mitinglerinde sıkça boy göstererek “Muğla’nın havasına, suyuna, toprağına sahip çıkacağız” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Gökova gibi bir doğa harikasına atık su deşarjını savunan bir uygulamaya imza atılması, bu söylemlerin inandırıcılığını sorgulatıyor. Çevre uzmanları ve vatandaşlar, bu durumun siyasi bir tutarsızlık ve çevreye yönelik bir kamu zararı olduğunda birleşiyor.
Tepkilere belediye sessiz
Proje hakkında çeşitli itirazlara rağmen MUSKİ tarafından yürütülen borulama çalışmaları devam ediyor. Yerel halk, bilim insanları ve STK’lar “Atık su Gökova’ya değil, uygun alternatif sistemlerle doğaya zarar vermeyecek şekilde yönlendirilmelidir” çağrısında bulunuyor.
Ancak şu ana kadar ne MUSKİ’den ne de Belediye Başkanı Ahmet Aras’tan kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama gelmiş değil.
Uzmanlardan çağrı: “Bu sessizlik, suç ortaklığıdır”
Uzmanlar, Türkiye'nin taraf olduğu Barselona Sözleşmesi gibi uluslararası çevre koruma anlaşmalarını hatırlatarak bu tür uygulamaların hem yerel hem uluslararası mevzuat açısından sorunlu olduğunu vurguluyor.
Halktan ve akademiden yükselen ortak çağrı ise “Gökova Körfezi için geç olmadan durun. Doğayı gözden çıkarmayın, geleceği kirletmeyin.”