Neval Çolak Arslan
Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin, İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin sadece imzacı devletleri ve kurumlarını değil, hukuki süreçte müdahil olan biz avukatları da kapsadığı hatırlatıldı.
Kadınların, "Kazanana kadar mücadele edeceğiz" diyerek çıktıkları yolda, bugün kazanılmış olan haklarından da vazgeçmemek adına ve henüz kazanılmamış olan haklara erişebilmek için mücadelenin devam ettiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu hak mücadelesinde, Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Komisyonu olarak, kadınları şiddete karşı itiraz etmekten asla vazgeçmemeye, hak mücadelesinde yalnız olmadıklarını bilerek hukuki destek talep etmeye çağırıyor ve bu mücadelede kadınlarla birlikte yürüdüğümüzü tekrar ifade etmek istiyoruz.
Savunma hakkı, özellikle yaşam hakkı ihlallerinin toplumsal cinsiyet rolleri kapsamında meşrulaştırılmasıyla kötüye kullanılamaz. Bu cinsiyetçi yargılama sürecini, yasal düzenlemeleri uygulamaktan imtina eden, mesleklerini icra ederlerken cinsiyetçi bakış açısına sahip yargı mensupları olduğu gibi, meslektaşların da varlığını adliyelerde gözlemlemekteyiz. Mahkeme salonlarında, failin eyleminden çok, kadının yaşam tarzını, kadının kendine dair verdiği kararı toplumsal cinsiyet rollerine dayanarak yargılamanın parçası yaparak, suç eylemini meşrulaştırmanın, bağlı bulunduğumuz uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuata aykırı olduğunu dikkate getirmek istiyoruz.”
“PANDEMİ DEĞİL ERKEK ŞİDDETİ ÖLDÜRÜYOR”
Son 1 yıl içerisinde kamuoyunun bilgisi dâhilinde Muğla ilinde en az 10 kadın, erkek şiddeti nedeniyle öldürüldüğünün ifade edildiği açıklama şöyle:
“Ölümle sonuçlanmasa da, kadına yönelik erkek şiddetinin (fiziksel, psikolojik, ekonomik, duygusal, sözlü, dijital) gün be gün arttığı gerçekliğin önüne geçmek, Bakanlıkların ve kuruluşlarının görevinin yanı sıra, yerel yönetimlerin de yükümlülükleri içerisinde bulunmaktadır. Muğla Valiliği’nin de Eylül 2020 tarihli Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele genelgesinin hala ilgili kurumlar tarafından uygulanmamasını endişe ile izlemekteyiz. Cinsel saldırıya maruz kalan kadınların, şikâyette bulunmaları halinde, sağlık kuruluşların cinsel saldırı muayene raporlarını tanzim etmemeleri, dolayısıyla şiddet eylemine ilişkin bulguların kaybolması; Şiddet uygulayanın tahliye edilmesi halinde, suçtan zarar görene bilgi verilmeyip, koruyucu ve önleyici tedbirlerinin resmen uygulanmaması;
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kadınlar tarafından talep olunan önleyici ve koruyucu tedbirlerin uygulanmaması, birçok kadının canına mal olmakla beraber, kadınların şiddet sarmalından çıkmalarını da adalete erişimini zorlaştırmaktadır.”
“MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SIĞINAK AÇMAKLA YÜKÜMLÜ”
Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan basın açıklamasının devamı şöyle:
“Kadınların ve kamuoyunun da dikkatine getirmek isteriz ki; Muğla Büyükşehir Belediyesi en az bir sığınak açmakla yükümlüdür. Bodrum Belediyesi, Milas Belediyesi ve Menteşe Belediyesi nüfus oranlarına göre en az bir sığınak açmakla yükümlülerdir.
Bu husus yeni bir bilgi değil, aksine bu Belediyelerin çeşitli gerekçeler ardına sığınarak Muğla İlinde önceledikleri politikanın eşitlik ve şiddetten arınmış bir politika olmadığının açık bir ifadesidir. Yerelde bulunan kadınların ve biz hukukçuların yerel yönetimlerin yasal zorunluklarını bilinçli bir şekilde geciktirdiklerine izleyici kalmamaya kararlıyız. Bunun yanı sıra Belediyelerin yeni yeni faaliyete geçirdikleri "Kadın Danışma Merkezlerinin" etkin bir şekilde faaliyette bulunmaları gerektiğini, bu kapsamda da Muğla Barosu’ndan ilgili mevzuata hakim avukatlar vasıtasıyla destek alınması için, gerekli işbirliğinin yapılmasına yönelik çağrıda bulunmak istiyoruz.”