1949 yılında Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal etmesi üzerine, bölgede asimilasyon politikalarının devreye girdiğini belirten Özdağ, “Doğu Türkistan’ı ‘parçalanmış Türkistan’ olarak tanımlıyorum. Stratejik bir bölge olan Doğu Türkistan, yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından oldukça zengindir ve Çin’in Tek Kuşak, Tek Yol Projesi'nin önemli bir merkezidir” dedi. Özdağ, burada yürütülen insan hakları ihlallerinin ve kültürel soykırımların Türkiye’de ve uluslararası platformlarda göz ardı edilemeyeceğini ifade etti. Özdağ konuşmasında, Türkiye’nin geçmişte bu meselede daha aktif bir tutum sergilediğini hatırlatarak, “Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğu dönemde, sorun yaşayan insanları Batı dünyasına, Türkiye’ye ve Bahreyn’e taşıyabilmiştik. O zamanlar Çin bir problem çıkarmadı. Ancak 2017 yılından itibaren Çin’in tutumunda ciddi bir değişiklik gözlemledik. Soykırımlar, asimilasyonlar, işkenceler ve insan hakları ihlalleri artmaya başladı” ifadelerini kullandı. Gelecek Partisi olarak bu konuda somut adımlar attıklarını ve 100 bin imza toplayarak insan hakları ihlallerine dikkat çekmek için mücadele ettiklerini belirten Özdağ, “Toplanan bu imzaları Hakan Çavuşoğlu’na teslim ettik ve kendisi de ‘En kısa zamanda TBMM’den bir heyet İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak Çin’e gidecek’ dedi. Ancak aradan geçen üç yıl içinde herhangi bir gelişme yaşanmadı” dedi. Özdağ, Türkiye’nin Çin ile olan ticari ilişkilerinin önemini kabul ederken, bu ilişkilerin insan hakları ihlalleri göz ardı edilerek sürdürülmemesi gerektiğini belirtti. “Çin, kendi vatandaşlarına tanıdığı hakları Uygur Türkleri ve diğer etnik gruplara da tanımalıdır. Aksi takdirde, uluslararası arenada yalnızlaşacaklar” dedi.
Batı dünyasının insan hakları ihlalleri ile ilgili söylediklerinin ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Özdağ, “Kapıları açacaksınız, milletvekilleri, aktivistler ve gazeteciler Doğu Türkistan’a gidecek ve durumu yerinde inceleyecek” dedi.
Dünya Uygur Kongresi ile ilgili üç toplantıya katıldığını belirten Özdağ, bu toplantılarda bazı partilerin sessiz kaldığını eleştirerek, “Prag ve Bosna’daki toplantılara bazı partilerin katılmadığını gözlemledim. Diplomatik ilişkilerin zayıflığı, bu önemli konuda iş birliğinin sağlanamamasına yol açıyor” dedi. Son olarak, Özdağ, Dolkun İsa’nın Türkiye’ye girişinin engellendiğini hatırlatarak, “Dünyada gidemediği iki ülke var; biri Çin, diğeri Türkiye. Biz Gelecek-Saadet Grubu olarak Dolkun İsa’yı grubumuza davet edeceğiz. Hükümetin bir turnusol kâğıdıdır, ya onu deport edeceksiniz ya da kabul edeceksiniz” dedi. Özdağ, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için umutlu olduklarını ve bu konudaki duyarlılığın artmasını beklediklerini ifade etti. Özdağ konuşmasında, bölgenin ne kadar önemli olduğunu vurgulayarak, “Doğu Türkistan bizim ata yurdumuz, aynı zamanda Divanü Lûgat-it-Türk’ün yazarı Kâşgarlı Mahmut’un yurdudur” diyerek konuşmasını bitirdi.