SAĞIR KURBAĞA

Bilmem bilir misiniz sağır kurbağanın hikayesini? Bilenlere bir tekrar, bilmeyenlere yeni bir hikaye ile başlamak istiyorum.

Bir gün kurbağalar bir yarışma düzenlemişler. Hedefleri ise çok yüksek bir kulenin tepesine zıplamakmış. Kurbağaların bazıları yarışmacı olurken bazıları da seyirci olmuş. Bütün
kurbağalar yarışmanın yapılacağı alana toplanmışlar ve yarış başlamış. Ancak seyirciler arasındaki hiçbir kurbağa, yarışmacıların kulenin tepesine zıplayarak çıkabileceklerine
inanmıyormuş. Kendi aralarında sürekli konuşuyorlarmış ve şu sesler duyuluyormuş;

”Zavallılar! hiçbir zaman başaramayacaklar!”

“Hiçbiri o tepeye zıplayamayacak”

Kurbağalar bu seslerin arasında yarışmaya devam etmişler. Kulenin tepesine ulaşamayan her bir kurbağa ise tek tek yarışı bırakmaya başlamış. İçlerinden sadece bir tanesi azimle ve inatla yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler ise halen bağırmaya devam ediyorlarmış:

“Zavallı, boşuna uğraşıyor, hiçbir zaman başaramayacak”

Ama seyircilerin zannettiği gibi olmamış, o son kurbağa büyük bir gayretle mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri bu duruma çok şaşırmışlar ve hayretler
içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek için kurbağanın yanına gitmişler.

Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;

”Bu işi nasıl başardın?” diye.
Ama kurbağadan hiçbir yanıt alamamış. O anda farkına varmışlar ki, kuleye çıkan kurbağa sağırmış.

Belki de hedefe giden yolda, -olumsuz söylemlerde bulunan insanları duymadan- o kurbağa gibi sağır olmak ve inandığınız yolda devam etmek gerekiyor.

Yolu bitiremeseniz dahi en azından kendi yolunuzda yürümenin mutluluğunu tatmış olursunuz.

Zira kendi çizdiğiniz yolu yarılamak, başkalarının sizin için çizdiği yoldaki bir hedefe ulaşmaktan daha mutluluk verici olsa gerek.