PARAŞÜT POLİTİKASI…

Baştan söylemeliyim; Seçim Yasası Siyasal Partiler Yasası kökten değişmediği
sürece, anlatacağım türden olaylara daha çok rastlarız.
Konumuza gelelim;
Uğradığı haksızlığı göz önüne alıp, politik altyapısı olmayan birini, politikada
paraşütle bir yerlere getirirseniz, onun psikolojisini bozarsınız.
Kiminin parasıyla, kiminin geniş aşireti olduğu için, kiminin tarikat referansıyla
parlamentoya sokulduğunu bilmeyen yoktur.
Çoğu çeşitli problemler çıkarmıştır, uyumsuzluklar göstermiştir.
Son örnek, asker kökenli genç bir insan olan M.Ali Çelebi.
Harp Okulunu bitirdi, teğmen olarak göreve başladı ve nasıl olduysa Ergenekon
davasından tutuklanarak cezaevine kondu.
Bir yılı aşkın hapiste kaldı ve hapisteyken nişanlandı.
Nikah şahitliğini de bir partinin genel başkanı yaptı.
Hapisten çıktıktan sonra, o genel başkan bu genç adamı kontenjanından
milletvekili adayı gösterdi ve milletvekili oldu.
Mecliste tutarlı konuşmalar yaptı, alkışlandı.
Derken partisinden istifa ederek, yine partisinden istifa eden birinin kurduğu
partiye geçti.
Uzun sürmedi, o partiden de istifa edip, adı çeşitli partilerle anılmaya başladı.
Hatta dün ağır bir biçimde eleştirdiği iktidar partisine ışık yakmaya başladı.
Çeşitli tepkiler alınca, bağımsız milletvekili olarak kalacağını açıkladı.
Politikada deneyimi yoktu. Yani politik altyapısı eksikti.
Paraşütle bir yerlere gelince, sempatik sinir sistemi bozuldu.
Bir televizyon kanalında yayımlanan tartışma programına telefonla katıldı.
Sorulan hiçbir soruya yanıt vermedi. Kimseyi dinlemeden ve susmadan konuştu.
“Ben neymişim be abi?” havasına girmişti.
Bu genç adamı paraşütle politikaya sokanlara kızdım.
Ve deneyimsiz genç bir adamın, politikadaki zikzaklarını görünce, herkesin
sevgisini kazanan bu genç politikacı için üzüldüm.
Bakalım bu tür paraşüt politikaları sürer mi?
Yoksa ders alınıp vaz mı geçilir?
Bekleyip göreceğiz