Gündem

Özgür Özel Bodrum’dan Sordu. ‘AK Partinin adayı kim?

Bodrum’da CHP İL Başkanları Toplantısı’nda konuşan Özgür Özel, ‘CHP’nin adayı aslan gibi bir Cumhuriyet Halk Partili. Peki Ak Parti’nin adayı kim? Diye sordu. Biz Ekrem Başkanımızla, Mansur Başkanımızla övünç duyuyoruz ama ikisinin de ortak ifadesi şu: ‘Bu bir tuzak. Bizim aday sorunumuz yok.  Bizim aday sorunumuz yok’. Dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi, il başkanları toplantısını Bardakçı’da ki AZKA Otelde gerçekleşti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, toplantıda şunlara deyindi:

‘Sayın Erdoğan seneye Kasım’da erken seçime varım demiyorsa ondan sonra bir daha erken seçim yapmayacak demektir. YSK’nın kararına göre bile ikinci dönemi ve bu dönemde 360 kişi oy vermeyecekse seçim öne alınmayacak ve aday olmayacak demektir. Erdoğan adaylıktan kaçıyorsa gelecek sene Kasım’da bizim belirlediğimiz adayımızın karşısına geçemiyorsa ‘Ben hazırım iddialıyım hadi bakalım Cumhuriyet Halk Partisi ‘ demiyorsa ona aday lazım. Erdoğan kimi aday yapacak damadımı yapacak, Süleyman Soylu’yu ya da Ali Yerlikaya’yı mı yapacak. Onların arasındaki kirli çamaşırları ortaya dökmekten mi korkuyor?  Bugüne kadar herkes konuşuyor. CHP’nin adayı kim diye. CHP’nin adayı aslan gibi Cumhuriyet Halk Partili. Peki AK Partinin adayı kim?

Ekrem ve Mansur başkanımızla övünüyoruz

Özel partisinin Cumhurbaşkanı adayına yönelik tartışmalara ilişkin olarak, ‘Biz Ekrem Başkanımızla Mansur Başkanımızla övünç duyuyoruz. İkisinin de ortak ifadesi şu: ‘Bu bir tuzak bizi erkenden aday tartışmasına çekmek, Türkiye’nin gündemini örtmek, kendi içlerindeki çatlakları ve çaresizlikleri gizlemek istiyorlar. Bizim bir aday sorunumuz yok. Dedi.

‘Moral motivasyon yüksek, anketlerde birinci partiyiz. Yayınlanan 9 anketin 8’inde CHP 1. Parti. Böyle bir partinin aday sorunu olmaz. Ama Türkiye’nin önemli büyükşehirlerini CHP’den alamamış hatta vermiş, CHP’nin aldığı seçimin mağlubuna aday bulmak zor olacak. CHP birbirine düşerse ben iktidarımı devam ettiririm diyenler partinin içine nifak sokmak için maddi manevi her imkanı seferber ediyorlar, fazlasını edecekler. İşte burada örgüt iradesine ihtiyaç var. Nifak tohumu saçan kötü niyetliler kim olursa olsun onları deşifre etmek, cezalandırmak, partili olmayan ama partili gibi davranan bir takım kişilerin bu partiye yaptığı kötülüğe izin vermemekte boynumuzun borcu. Adam bir önceki seçimde CHP’de yok başka bir ittifakı desteklemiş şimdi gelmiş CHP’li olmuş Twitter’dan bize saldırıyor. Onların da alnını karışlamak hepimizin boynunun borcudur. Şu kadarını bilsinler ki bu parti evlatlarını, kendi genetik kodlarını bilir. Bu parti dışarıdan bir takım eski sağcıların sosyal medya operasyonlarıyla, basın iletişim bilmem neleriyle veya bizden görünen birtakım kişileri televizyona çıkarıp orada partinin içini karıştıranlara gündeme alanlara bu partinin gerçek evlatlarını birbirinden ayırmayı bilir. Birileri istediği kadar saldırmaya çalışsın onların gerçek niyetini biliyoruz.

Gündemdeki savunma sanayi ile ile ilgili bazı düzenlemeler hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifine ilişkin de konuştu.

‘Birileri bunu tehlike büyük İsrail saldıracakmış para lazım. Böyle günde yoksulluğa dertlenmek, işsizliğe isyan etmek olmaz. Kurtuluş Savaşı’nda bir çuval bulgurunun yarısını vermiş insanlar böyle günde orduya destek olmak lazım. Diye pazarlamaya çalışabilirler. Çok dikkatli olalım. CHP sanayi savunmaya önem veren, desteklenmesi gerektiğini savunan ama  burada particilik, ayrımcılık, kayırmacılık, birilerini bir kenara bırakıp rekabetçi bir ortam olması imkanı varken bir tarafa yönelmecilikleri yanlış bulur ama bu ülkenin genellikle ülkenin özellikle TSK mensuplarının da içinde bulunduğu ciddi projelerle savunma sanayi meselesini önemseyen buraya kaynak aktarılmasını itiraz etmeyen bir anlayışı var. Ama şimdi başka bir oyunla karşı karşıyayız. 1 Ekim’de, Erdoğan çıktı. Meclis kürsüsüne dedi ki ‘İsrail’in bir sonraki hedefi biziz. Herkes şunu bilsin böyle bir tehlike yok. Ben düşünüyorum ki Türkiye’nin gerçek sorunlarının önüne geçip güvenlik kaygısına gündemi çekmek istiyor. Ben anketlerdeki durumu toparlayacak sanıyordum, meğer hepimizden para toparlayacakmış. Çıktılar, 12 maddelik bir kanun teklifi verdiler. 22 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Savunma sanayi orada, hep çok güçlü olgu ile övünüyorlar. İsrail’in saldıracağını 1 Ekim de idrak ediyorlar. 7 Ekim günü de bu kanun teklifini veriyorlar. Hepimizden 70 milyar TL toplayacaklarmış bir yılda. İsrail’e karşı güçlenelim diye. Buradan Türkiye’de ki tüm basın mensuplarının, tüm siyasilerin hafızlarını tazelemek isterim. Savunma sanayi fonunda 3 lira para vardı. 10 Ocak 2017 de bu parayı karşılıksız ve geri dönüşümsüz olarak varlık fonuna devrettiler. Çok net bir şey söylüyorum. 2017’de bu ülkeyi yöneten sizler, savunma sanayinin birikmiş parasını boşaltıp ikinci başkanı damat olan varlık fonuna verdiniz. 100 bin lira limiti olan kartlarından 750 lira Türkiye’de ki, kredi kartlarını yüzde 50’si bu kapsama giriyor. Alışveriş yapma olasılığından vergi alıyor.

Buradan vatandaşlarımıza şöyle konuşmak üzereyim. İsrail bize saldıracak. Korkusunun temeli yoktur. İnanmayın. İki amaç var. Bir gündemi dağıtıp yoksulluğu konuşmamak çok saçma. Cambaza bak deyip cepten parayı çekmek. Bugün olmayan bir tehdidi varmış gibi gösterenlerin yarın olmadık çatışma umutlarına iktidarlarını bel bağlamamaları için bugün be söylemlere yüz vermemek lazımdır. O yüzden kimse korkmasın, eğer bir gün bu ülke Çanakkale’de olduğu gibi emparyalistlerce saldırı ya da Anadolu işgalinde olduğu gibi yedi ordu tarafından işgal ya da Kıbrıs’ta olduğu gibi masum sivillere mezalim olursa iş ne Tayyip Bey’e ne de onun yandaşlarına kalmaz. O zaman İnönü’de, Anafartalar’da, Kıbrıs’ta kefensiz yatanların torunları yine gelirler, bu Memleketi kurtarırlar. Türkiye istismarlarla, acılarla, kadın cinayetleriyle, çocuk cinayetleriyle her geçen gün sarsılıyor. Tayyip Bey, seçimden önce verdiği hiçbir sözü tutmuyor. Bir kişiye verdiği sözü tutuyor. HÜDA-PAR’ın Genel Başkanına, ona söz verdi diye, İstanbul sözleşmesinden çıktılar. Devletin desteğini milletin arkasından çektiler. O yüzden cezasızlık kültürü var. Şimdi çıkmış diyorlar ki cezasızlık kültürünün egemen olmasına izin vermeyiz. Bu cezasızlık kültürünü kim çıkardı? Bu varsa bu kültürünün iki müsebbibi var. Bunlardan birisi savcı gibi talep eden sayın Bahçeli. Her türden kriminal tipi görüyor, af talep ediyor. İkinciside Bahçelinin talebini uygun görüp talimatı veren Erdoğan. Bugün cezasızlık kültürünün faili Bahçeli ile Erdoğan’dır. Tüm faillerin aramızda dolaşmasının sebebi Bahçeli ile Erdoğan’ın yarattıkları cezasızlık kültürüdür. Şimdi yeni cezalar getirelim. Gerekli olan doğru olan her cezanın arkasındayız. İyi hali kaldıralım. Dilinde tüy bitti kadın örgütlerinin. O günlerde dinlemeyenler, bu günlerde toplumsal tepkiyi görmüşler sanki bu kanunları İnönü Ecevit yapmış gibi cezasızlık olmaz. Ağır ceza getirelim. Vardı zaten sen indirdin’.