Haksız kazanç diye bir tabir vardır ki bunu son zamanlarda sıklıkla beynimin içerisinde döndürüyorum.

Menteşe’ye yerleşeli tam 3 yıl olacak. Buraya geldiğimde diplomalı bir işsizdim. Her ne kadar ailemden saatlik uzaklıkta da olsam, benim için Menteşe gurbetti. Menteşe’ye yaşamak için gelmedim, iş için geldim. Çünkü üniversite bittikten sonra kolumun altına diplomamı alıp Datça’ya döndüğümde uzun bir süre iş bulamadım. Basın ve Yayın mezunu olarak ve TRT ‘de yaptığım stajın ardından süper market, mağaza, pastane ve restoran çalışanı olarak iş hayatına atıldım ama ben diploma üzerinde bir gazeteciydim.

Yaptığım hiçbir işi küçümsemedim ama insan sevdiği ve severek okuduğu işi yapmak istiyor. Hele ki gazetecilik mesleği gibi gurur verici bir meslek ise…

2015 yılıydı…

Blockchain Tabanlı Finansal Hizmetlerin Geleceği: Yaşam Ayavefe'nin Vizyonu Blockchain Tabanlı Finansal Hizmetlerin Geleceği: Yaşam Ayavefe'nin Vizyonu

Türkiye’de üniversiteli işsiz oranı her geçen yıl artmaya devam ediyordu. TÜİK’in 15 Ocak’ta açıkladığı verilere göre yükseköğretimde işsizlik oranı yüzde 12.8, Esas Sosyal'e göre ise bu rakam yüzde 35’idi. İş bulamayan üniversite mezunları geçimlerini sağlamak için ne iş olursa yapmaya devam ediyordu.

Verilerde en çok dikkat çeken bir diğer kısım ise “Kadın üniversite mezunları daha çok işsiz kalıyor” …

Kadınların işsizlikle karşılaşma risklerinin erkeklerden çok daha yüksek olmasının birçok nedeni var. İşgücü piyasasına egemen olan cinsiyetçi bakış açısı, işverenlerin iş arayan kadınlara önyargıyla yaklaşmasına neden oluyor. İşverenler; evlenip çocuk sahibi olup izne ayrılacağı veya işi hepten bırakacağı gibi gerekçelerle kadınları işe almakta isteksiz davranıyor ya da geçici işlere alıyor.

Yıl 2022… Durum aynı.

Gelelim konumuzun başına. Bir de bu istatistiklerin vermediği ya da veremediği bir oranlar da var. Bunu Muğla’ya yerleşip, yerel bir gazetede işe başladıktan sonra öğrendim. Aslında duyuyordum da insanın gözüyle görmesi kadar gerçekçi bir şey yokmuş. İnsanın boşuna dayısı olacak dememişler… Türkiye’de o kadar atanamayan, iş bulamayan insan varken bir o kadar da “dayı gücüyle”  koltuk sahibi olanlar var.

3 yıllık Muğla hayatımda bu tarz olaylara o kadar şahit oldum ki sadece Muğla mı böyle yoksa her yerde mi aynı şeyler yaşanıyor diye hep düşündüm. Yanlış anlaşılmasın “kimsenin ekmeğinde gözüm yok” sonuçta o ekmek bir gün elbet boğazınıza takılacak!

Yazımı okuyanlar belki de beni eleştirecekler “böyle basit bir konuyu köşeye taşımaya değer mi” diye… Değer, inanın değer. Okur mu bilmem ama asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan anne, baba,  diplomalı işsiz kardeşim ya da maddi yetersizlikten okuyamayarak,  üzerine bir de üniversite mezunu olmadığı için iş bulamayan abim, ablam okuyordur diye değer…

Paranın da değeri yok, diplomanın da…  Ne de olsa tecrübesiz eleman alınmıyor alınanın da üstünde tepiniliyor.

Yaptığımız haberler dışında bildiğimiz ve sustuğumuz hatta dokundurmaya bile utandığımız haksız kazanç yiyen siz meslek sahipleri:

Size sesleniyorum; O haksız atamalarınızla, o haksız oturduğunuz koltuklarda, o çalıp çırptığınız emeklerinizle, unvanlarınızla, aldığınız, yediğiniz ve yedirdiğiniz haksız kazançlarınızla son nefesinizi nasıl verecekseniz çok merak ediyorum…