NEREDE KALMIŞTIK

Uzun dönem köşe yazısı yazmayınca epeyce konu da birikiyor. Yazılar tekrar başlar başlamaz siyaset gündeminin içinde boğulunca bekleyen konular artmaya devam ediyor. Genelde kafamda sorular artmaya başlayınca her birini ayrı ayrı ele alacak yazılara yeteri kadar yer ve zaman olmadığı için bunları bir yazı altında toplamayı toplanan yazılarda da muhataplarına soruları sorarak cevap veren olacak mı bakıp öğreneceğiz. Hani derler ya benim aklımda kalıp uykularımı kaçıracağına muhataplarının uykuları kaçsın.

***

İnsanların hayatları boyunca yapacak işlerini sıraya koymaları için harcadıkları zaman o işleri yapmaya ayırdıkları zamandan daha uzun oluyor. En güzeli sıraya sokmadan masanın üzerini tek hamlede temizlemek sanırım. Başlayalım kafamı kurcalayan sorulara…

SORU 1- Bu yıl 4 milyon turist ağırlamaya hazırlanan Muğla’da hedeflenen sayının nasıl hesaplandığını bu hesabın içine bayram tatillerinde Muğla sahilleri ve mesire alanlarını açık hava çöplüğüne döndüren yerli ziyaretçilerinde dahil olup olmadığını merak ediyorum. Yıllardır turist sayısında 3 milyonu açmakta zorlanan Muğla için Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün artış sağlamak için nasıl bir eylem planı olduğunu da bilmiyoruz. Sanırım kuraklık yaşanan yerlerde yağmur duasına çıkar gibi bizde toplu olarak turist duasına çıkacağız.

SORU 2- Son dönemde siyasiler arasında “Muğla’ya en büyük yatırımı biz yaptık” yarışması yapılıyor. Bir yandan yerel iktidar belediyeler diğer yandan iktidar partisinin milletvekilleri Muğla’ya en çok yatırımı biz yaptık açıklamalarıyla bir biri ile yarışıyor. Vatandaş içinse önemli olan kimin ne kadar yatırım yaptığı değil. Vatandaş yapılan yatırımların neden diğer illere göre düşük olduğuna bakıyor. Muğla’ya yapılan hem yerel hem de genel iktidar tarafından yapılan yatırımların toplamının Anadolu da küçük bir ile yapılan yatırımların daha altında kalmasını nasıl açıklayacaklarını merak ediyor. Haksızda değiller bende bu konuda büyük merak içerisindeyim.

SORU 3- Bayır, Deştin diye başladı mı cümle arkasından çimento fabrikasının geleceğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Bu konuda sorulacak çok soru var ama ben sorarsam sorayım bunlara sosyal medyadan sadece Ali Turbaoğlu’nun cevap vereceğini hatta cevabında ilerisine geçeceğini biliyorum. İşte bu yüzden ben çimento fabrikası diyeyim cevabı olan açıklasın.

SORU 4- Son dönemde özellikle Yerkesik bölgesinde görülen zeytin ağaçlarının kuruması ile ilgili Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri topraktan kuruyan ağaçlardan örnekle almış ve inceleme başlamıştı. Ancak şimdiye kadar kuruma ile ilgili ne bir sebep nede önleme çalışması görmedik. İnsan ister istemez düşünüyor il müdürü hasta olup yatınca bütün bir kurum mu yatıyor? Umarım Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak bir an önce iyileşirde kurum tekrar eksi hızına kavuşur.

SORU 5- “Yaşlılarımıza sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır” Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü yaptığı son uygulama ile önce Muğla ardından da ülke gündemine düştü. Abide Hasan Nuri Öncüer Huzurevinin depreme dayanıksız olması nedeniyle yıkılarak yerine yeni bir bina yapılması planlanmış. Ancak planlama yapan ekip en önemli detayı unutmuş. Önceliği insan olması gereken bir müdürlük yaşlılara ve yakınlarına gönderdiği tebliğ ile yıkımı haber vermiş. İl dışına nakil yada ailelerinin yanlarına dönmeleri talep edilmiş. İyide bu binayı yıkıp yerine yenisini yapmayı planlayanlar bu süre içerisinde beraber olmaya alıştıkları bu insanları neden birbirinden ayırıyor? İl merkezinde inşaat süresince hizmet verilebilecek başka hiçbir bina yok mudur? Bir çoğu özel bakıma muhtaç yaşlılarımızı hem arkadaşlarından hem de ailelerinin kolay erişebileceği bir yerden alıp dağıtmak hangi vicdana sığıyor anlam veremiyorum. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün bu planlamayı yapacak hiç mi aklı başında bir personeli yok çok merak ediyorum.
SORU 6- Adli vakalarda başlayan soruşturma yada yargılamalarla ilgili yazmayı da konuşmayı da sevmiyorum. Eğer bir konu Adalet önüne gelmişse alınacak kararı beklemek en iyisidir. Yüce Türk Adaleti kararını verir, bizlerde karara saygı duyarız. 22 yaşında engelli bir erkek genci istismar ettiği gerekçesiyle bir kişi hakkında adli süreç başladı. Bu olayla ilgili olarak detay vererek hem engelli genci hem de istismarda bulunduğu iddia edilen şahsın ailesini zor durumda bırakmak istemiyorum. Zaten bu iş bizim işimiz değil. Ancak bu olayın ortaya çıkması tamda engelliler haftasına denk geldi. Bu olay ortaya çıkar çıkmaz olay adli mercilerce soruşturma başlatıldı. Bu süreci kamuoyundan gizlemek için çaba sarf edenleri anlamakta güçlük yaşıyorum. Masaya oturup arkasına Mustafa Kemal Atatürk Resmi asıp masanın sağına da Türk bayrağını alanlar o koltuklarda ebedi olduklarını sanarak yaşamaya devam ediyor. Küçük bir hatırlatma yapalım sizin oturduğunuz o koltuklarda sizden önce kaç müdür oturdu?

Bu yazıyı okumak yerine sosyal medyada paylaşılan yemek fotoğraflarına bakıp beğeni atanlar, gece oluncada televizyonda Survivor izleyip, ödül oyununu kimin kazanacağı konusunda iddiaya girenler, sırf kendilerinin herkesten daha zeki olduğunu ispat etmek çabası içerisinde etrafındakileri küçümseyerek ayakları yere basmayan hikaye anlatanlar size de merhaba…