Bu köşede, arada sırada sağlık alanında bilgilendirme yazıları yazma düşüncesiyle yazmaya başladım. İlk köşe yazım 25 Eylül 2024 de yayınlandı ve o tarihten beri sizlerle altı yazı paylaştım. Üroloji uzmanı olmam nedeniyle bu yazıların konusu hep ‘Üroloji’ ile ilgili oldu. Bu arada yazıların daha sık ve düzenli aralıklarla sürdürülmesi konusunda bir düşünce gelişti. Bu aşamada yazılarımın konusu ne olmalı ve ne sıklıkta yazmalıyım sorularına yanıt bulmalıydım.
Doğaldır ki bir kişi en iyi mesleğini bilir veya en azından öyle olmalı. Dolayısıyla da meslek alanıyla ilgili yazılar yazması beklenen bir şeydir. Ben bir hekimim yani meslek alanım sağlık. O nedenle sağlıkla ilgili yazılar yazmalıyım. Ancak sağlıkla ilgili konular neleri içermeli? Bunun da yanıtının verilmesi gerekir. Peki, ‘sağlık’ nedir? Eminim buna herkesin bir yanıtı vardır. Hemen akla gelen yanıt: ‘Sağlık, bir kişide hastalık ya da sakatlığın olmaması durumu’ dur. Bu ilk bakışta doğru görünmekle birlikte yeterli bir sağlık tanımı değildir. Sağlığın en iyi tanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılmıştır. Burada sağlık; “sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımda geçen ‘bedence ve ruhça iyilik hali’ herkesin bildiği sağlık tanımına uyan ve sağlığın bilinen yönüdür. Peki “Sosyal yönden tam iyilik hali” derken ne kastedilmektedir? Eğer biz sağlığı sadece bireysel bir olgu olarak ele alırsak yanlış yapmış oluruz. Çünkü, sağlığın toplumsal yönü de vardır ve içinde yaşadığımız toplumun sağlığı ile bireysel sağlık arasında yakın ilişki vardır. Dolayısıyla bireyin sosyal yönden tam iyilik halinde olması için sosyal yaşantısının da sağlıklı olması gerekir. Sosyal yaşantının sağlıklı olmasının koşulları: Güvenli çalışma ortamı, yaşam güvenliğinin tam olması, her yönüyle sağlıklı bir çevrede yaşayabilme, iş ve gelecek kaygısından uzak bir yaşam, barınma-beslenme-eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaç kaygısı yaşamama şeklinde sayılabilir.
Sağlık sektöründe çalışanların (hekim, hemşire, ebe, sağlık memuru, teknisyen, diyetisyen laborant, yönetici, hizmetli) bu tanıma uygun sağlık hizmeti üretmeleri gerekir. Sağlık emekçilerinin ürettikleri bu hizmetleri de temelde üçe ayırmak gerekir: Birincisi ve en önemlisi; koruyucu sağlık hizmetleridir. Yani insanların hasta olmasını önleyen sağlık hizmetleridir. Bunlara birkaç örnek verirsek: Aşılamalar, çevre sağlığının korunması, sağlıklı gıda denetimleri, aile planlaması hizmetleri sayılabilir. İkincisi; iyileştirici/tedavi edici sağlık hizmetleridir. Bu genel bilinen anlamda sağlık hizmetidir. Üçüncüsü ise; Rehabilitasyon hizmetleridir.
Bu bağlamda yazılarımın konusu, Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık tanımına uygun sağlık hizmetlerini içeren ‘sağlıkla ilgili yazılar’ olmalı. Sağlıkla ilgili yazılar içerisinde elbette asıl uzmanlık alanım olan ‘Üroloji’ ilk sıralarda olacaktır. Peki, yalnızca sağlıkla ilgili konularda mı yazılar yazmalıyım? Herkesin kendi mesleği dışında amatörce ilgi duyduğu alanlar mevcuttur. Ben de mesleğim dışında; tarih, mitoloji, arkeoloji gibi alanlara ilgi duyuyorum. Bu nedenle zaman zaman bu konularla ilgili yazılar da kaleme almayı düşünüyorum.
Yazılarımın konusunu bu şekilde belirledikten sonra sıklığını karar vermem gerekiyor. Şimdilik Salı günleri olmak üzere 15 günde bir yazmayı düşünüyorum, ancak ilerleyen süreçte sizlerle daha sık buluşmak isterim. On beş gün sonra görüşmek dileğiyle…