Politika

“MUĞLA’DA İKTİDAR RANTIN, YEREL YÖNETİMLER HALKIN YANINDA”

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Yeniden İmar Afet Fonu’nun kurulmasına dair kanun teklifinin görüşmeleri yapıldı. CHP Muğla Milletvekili ve komisyon üyesi Süleyman Girgin komisyonda yaptığı konuşmada, son depremde yaşanan acıların Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin şehri ve vatandaşını koruyan imar anlayışının tüm ülke için örnek alınması gerekliliğini ortaya koyduğunu belirtti.

Depremin bir doğa olayı olduğunu söyleyen CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin depremin bir felakete dönüşmesinin siyasetin öngörüsüzlüğü ve hazırlıksızlığının bir sonucu olduğunu ifade etti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Yeniden İmar Afet Fonu’nun kurulmasına dair kanun teklifinin görüşmelerinde söz alan Milletvekili Girgin, “Siyaset öngörü işidir. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı afet bölgesinde yapılacak yeni binaların yatay mimari tarzında zemin artı 3 ya da 4 katı geçmeyeceğini açıkladı. Bu açıklama akla Muğla modelini getiriyor arkadaşlar. Muğla ilimiz deprem bölgesinde yer alması nedeniyle il belediyesi döneminden bugüne kadar deprem tehlikesini göz önünde bulundurarak imar planlarını onaylamıştır. İmar planlarında maksimum kat yüksekliği 4 katla sınırlıdır. Muğla Büyükşehir Belediyemiz deprem tehlikesine karşılık mikro bölgeleme çalışmaları yaparak zemin yapısına göre risk tespitlerini yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Ayrıca Muğla’da deprem toplanma alanları ve yeşil alanlar AVM’lerin değil çocukların ve halkındır” ifadelerine yer verdi.

“ŞEHİRLERİNE İHANET EDENLER DEĞİL HİZMET EDENLER DAİMA KAZANIR”

Tespit edilen risklere göre yatay mimari hedefi kapsamında imar planlarında 2 ila 4 kat olarak yapı yüksekliklerinin belirlendiğini hatırlatan Milletvekili Girin, “Bu hayati önemdeki öngörü Mart 2020 tarihinde birçok bilim insanının katılımıyla gerçekleşen deprem çalıştayında da ortaya konmuştu. Bilim insanı Profesör Naci Görür çalıştayda yaptığı sunumda Muğla'da en büyük depremin 7 şiddetinde olabileceğini, bu şiddete bir depremin Muğla'ya çok zarar vermeyeceğini, Muğla'nın Türkiye'deki diğer illere göre düşük katlı yapılar sayesinde daha avantajlı olduğunu ve deprem bölgesi olmasına rağmen çok zarar görmeyeceğini açıklamıştı. Yaşadıkları şehirlere dikey mimari ile ihanet edenler değil her zaman halkın yanında olan ve şehirlerini koruyanlar kazanır” dedi.

“MUĞLA BAKANLIĞIN TAKDİRİNE BIRAKILACAK BİR ŞEHİR DEĞİL”

“Muğla Büyükşehir Belediyesi, yerel yönetim halkın can ve mal güvenliğiyle ilgili bu karara bu kadar hassasiyet gösterilirken TOKİ 2'nci etabında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yüksek emsal ve 6 kat olarak resen imar planını onaylamış ve inşaatlarını tamamlamıştır” diyen Girgin, “TOKİ Menteşe merkez ilçemizin bütüncül planına aykırı bir şekilde kat yüksekliğini artırarak imar planını onaylamış ve plan bütünlüğünü bozmuştur. Ayrıca, kentin oluşmuş olan yapı kültürünü ve siluetine de hançer saplanmıştır. Özellikle şehirlerle ilgili alınan imar kararları Ankara’da oturulan koltuklardan değil ya yerel yönetimlerle konuşularak ya da tamamen yerel yönetimlere bırakılarak uygulanmalıdır” diye konuştu.

“GÜÇLÜ YEREL YÖNETİMLER İÇİN ALTYAPI OLUŞTURALIM”

Muğla denince iktidarın aklına rant, koyların MUÇEV eliyle talanı, en güzel arazilerin özelleştirme idaresi eliyle peşkeşi geldiğini dile getiren Milletvekili Girin, “Ancak halkını düşünen bir iktidarın Muğla deyince akla gelmesi gereken şey, uyguladığı belediyecilik anlayışı olmalıdır. Bu nedenle yerel yönetimlerin üzerinden iktidar elini çeksin, yerel yönetimler hizmet ettiği kentin tarihî, geçmişi ve kültürel yapısına uygun olarak yapıların tipini, yoğunluğunu ve yüksekliğini sizden daha iyi belirlemektedir. Afetlerle mücadele içinde merkezi yönetim ağırlığı yerine güçlü yerel yönetimler için altyapı oluşturalım” ifadelerine yer verdi.

“ÜLKEMİZ 14 MAYIS’TAN SONRA LİYAKATLİ KADROLARLA YÖNETİLECEK”

Girgin son olarak, “14 Mayıs’tan sonra Türkiye hak ettiği liyakatli kadrolarla yönetilecek. Yangında, salgında, depremde iktidar tam anlamıyla sınıfta kalmış, liyakatsiz kadrolarla hareket edilmeyeceğini ne yazık ki ülkemize acı bir şekilde yaşatmıştır. 20 yıllık iktidarlarında değerli kurumların bir bir içini boşaltan AKP’nin yerine 14 Mayıs’tan sonra alanlarında uzman, bilimi temel alan ve ülkesini seven kadrolar gelecek, Türkiye Atatürk’ün izinde aydınlık yarınlara fikri, vicdanı, irfanı hür olarak yürüyecektir” söylemlerinde bulundu.