Eylemde konuşan Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Uygar Yılmaz, diş hekimleri olarak eşitlik ve adalet istediklerini belirterek, “Eşitlik ve adalet istiyoruz. Sağlık sisteminin temel taşlarından biri olan ağız ve diş sağlığı hizmeti sunan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan sağlık emekçileri bütün meslek gruplarında olduğu gibi yıllardır süregelen hak kayıpları ve adaletsizlikler karşısında artık tükenmiş sağlık emekçilerine yaşatılan bu sorunlar yalnızca sağlık çalışanlarını değil halk sağlığını da doğrudan olumsuz etkilemektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte dünya hızla değişirken ve gelişirken biz hala temel haklarımızın mücadelesini vermekteyiz. 2025 yılında yapay zeka insanlarla sohbet etmekte uzay turizmi konuşulmakta ancak biz sağlık emekçileri hala sağlıkla şiddetle mücadele etmekteyiz. Çalışma koşullarımızın uygun olmadığını haykırmaktayız. Her diş hekiminin dört el kuralıyla çalışmasının gerektirdiğini anlatmak zorunda kalmaktayız. Ağız ve diz sağlığı hizmeti verirken randevu sürelerinin yetersiz olduğunu ifade etmekteyiz. Hasta mahremiyetinin önemini belirtmekte bir odada 2-3 hatta 4 ünit yapılamayacağını dile getirmekteyiz” dedi.

Türk somonu ihracatı 5 yılda 17 kat arttı Türk somonu ihracatı 5 yılda 17 kat arttı

Meslekteki sorunları dile getiren ve haklarının korunması için başlattıkları eyleme devam edeceklerini belirten Çakar, şunları söyledi: “Mesleki özerkliğimiz kalmamıştır. Sağlık hizmetlerinin sunumunda ve çalışma koşullarının belirlenmesinde demokratik süreçler işlememektedir. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Emekliliğe yansıyan temel ücretlerdeki düşük oranlar, gelirlerini arttırmak için yaşanan performans baskısı ve fazla çalışma vb. uygulamalar ve birimler arasında teşvik ödenmesindeki farklılıklar da eşitsizlikleri artırmıştır. MHRS çökmüştür. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşamama; randevu sürelerindeki yetersizlikten kaynaklanan nitelikli sağlık hizmeti sunmak imkânsız hale gelmiş durumdadır. Bu aynı zamanda toplumun, sağlık hizmetine erişimine en büyük engel olmaktadır. Bakanlık karşılanamayan randevu talebini randevu sürelerini azaltıp daha fazla randevu vererek hem hekimleri çalışamaz duruma getirmekte hem de randevu bekleyen hastalarla sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmektedir. Sağlıkta şiddetinin önemli nedeni de burada yatmaktadır.Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde kullanılan malzemelerin kalitesinin düşüklüğü; hem hekimleri hem de toplum sağlığını doğrudan etkilemektedir. Alt yapı ve öğretim üyesi olmadan açılan üniversiteler; diş hekimlerinin yeterli eğitimi almadan meslek hayatına başlamalarına neden olmaktadır. Meslek içi eğitimlerle diş hekimlerin eğitim ihtiyacı piyasanın insafına bırakılmıştır. Kamunun, hekimlerin mesleki eğitimi ile ilgili nitelikli eğitim planlanması yapması gerekmektedir. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde tedavi edici hizmetler; emeğin yoğun olduğu bu hizmetler aynı zamanda çok fazla bütçeye gereksinim duyar. Koruyucu sağlık hizmetleri perspektifiyle ağız ve diş sağlığı politikası yeniden elen alınmalıdır. Bu planlama yapılırken sağlık emekçileri ve toplumun katılımını artıracak bir yöntem izlenmelidir. Ağız diş sağlığı merkezlerinin yaygınlaştırılması ve bu alanda koruyucu sağlık hizmetlerinin yeterli düzeyde verilmesi toplumsal bilinci yükselteceği gibi iş yükünü ortadan kaldıracaktır. Ağız ve diş sağlığı birimlerinde eksik istihdam; tüm meslek gruplarını etkilemektedir. Nitelikli sağlık hizmeti önünde en büyük sorunlardan olan eksik istihdam çalışanların iş yükünü arttırdığı gibi iş barışını da bozmaktadır. Bu nedenle kamu ağız ve diş sağlığı merkezlerinde çalışmak, ekonomik, özlük ve demokratik haklar açısından cazip hale getirilmelidir. Kamu ağız ve diş sağlığı kurumlarında diş hekimi ve ağız diş sağlığı teknikerleri başta olmak üzere kadrolu ve güvenceli istihdamla meslek mensuplarının sayısı arttırılmalıdır. Mesleki gelişimin desteklenmemesi; teknolojinin giderek yaygınlaştığı, bilimsel bilginin giderek güçlendiği günümüzde diş hekimlerinin mesleki gelişimlerinin önündeki engeller kaldırılmalı sürekliliği olan kamusal eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır. Ücretlerde adaletsizlik, yönetici baskısı, mobbing ve angaryalarla ağız ve diş sağlığı birimlerinde çalışan emekçiler liyakatsiz yöneticilerin baskı ve mobbingine maruz kalmaktadır. Disiplin cezalarıyla hem maaştan hem teşvikten kesinti yapılması çalışanlar için tehdit oluşturacak boyuttadır. Yine belirli rapor ve yıllık izin günleri üzerinde yapılan kesintiler bir performans baskısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler sınıfındadır; ağız ve diş sağlığı hizmeti sunulan mekanlar yeterli, standart ve güvenli çalışma koşullarını sağlamamaktadır. Mesai kaydırma, mesai dışı vb. esnek çalışma modelleri, son zamanlarda yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Emekçilerin her gün yeniden nitelikli ve güvenli ağız diş sağlığı hizmeti üretebilmesi dinlenme hakkı ile sağlanır. İyi bir sağlık sistemi için bağımsız ve mesleki açıdan, sosyal ve hatta kültürel açıdan kendini geliştirme olanaklarına sahip meslek mensuplarının varlığı kritik önemdedir. Bunun içinde yeterli dinlenme, kendine zaman ayırabilme ve ekonomik açıdan da rahat bir yaşama ihtiyaç vardır. Bu nedenle esnek çalışma modellerinden vazgeçilmelidir. Sağlıkta dönüşümle geldiğimiz nokta da tüm sağlık emekçileri gibi ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde çalışan emekçilerin de özlük, ekonomik ve demokratik hakları engellenmekte, sorunları görülmemekte, talepleri karşılanmadığından üretimden gelen güçlerini kullanmaktan başka çareleri kalmamıştır. Bu inançla; halka nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmeti sunma mücadelesi veren ağız ve diş sağlığı emekçilerinin ekonomik, özlük, demokratik haklarını korumak, iyileştirmek için başlattığımız fiili ve meşru eylemlerimiz artarak devam edecektir.”

Ağız ve Diş sağlığı çalışanlarının eylemine destek veren Muğla Tabip Odası adına yönetim kurulu üyesi Ahmet İpek, “1980’li yıllarda başlayan ve günümüz iktidarı eliyle tamamlanıp yerleştirilen sağlıkta dönüşüm programı ve kamu sağlık sistemi ticaretleştirilmiş sağlık hizmeti ücretli hale getirilmiştir. Halkın sağlık hizmetine ulaşamadığı, kışkırtılmış hizmet talebinin niteliği düştüğü, katlı ve katılım paylarıyla giderek ücretli hale getirdiği bir sistemle karşı karşıyayız. Asıl olan hizmetin kamu eliyle ve ücretsiz eşit nitelikli ve ulaşılabilir olması. Sağlıkta dönüşüm programı ile koruyucu sağlık hizmeti neredeyse tamamen terk edilerek tedavi edici hizmetler ön plana çıkarıldığı bu sistem içinde, ne yazık ki ne koruyucu, ne tedavi edici, ağız ve diş sağlığı hizmetleri gerektiği kadar yer almamıştır. Son zamanlarda açılan ağız diş sağlığı merkezleri ihtiyacı karşılanmaktan uzak olup kısıtlı merkezlerde hizmete ulaşılamamaktadır. Merkezlerde büyük yığılmalara neden olmaktadır. Bu da bu merkezlerde çalışan diş hekimleri, teknisyenler, teknikerler ile tüm sağlık çalışanlarına yoğun bir iş yükü getirilmektedir. Sistem yoğun bir çalışma ortamı yaratırken hizmete ulaşamayan çoğunluğun da özel muayeneler ve özel ağız diş sağlığı merkezlerine başvurmak zorunda kalmasına neden olmaktadır. Sağlık hizmeti temel haktır. Ve kamu eliyle verilmektedir. Ücretsiz ve nitelikte olmamaktır. Hizmeti veren tüm sağlık çalışanları da güvenli, güvenceli ve insani koşmalarda çalışmalı. Uygun ve yeterli ekip ekipmanlar bu hizmetleri verebilmelidir. Yoğun talebi karşılamak amacıyla çalışanların iş yükünü arttıran fazla mesai, vardiya gibi angarya çalışma kabul edilemez” dedi.

Muhabir: Hasan Telli