MUĞLA YÖRESİNDE İZ BIRAKMIŞ ÖNEMLİ BİR EĞİTİMCİ NECMİ YENER-1910-2002-

Amasyalı Abdullah Niyazi Bey’in oğludur. Abdullah Niyazi Bey 1878 yılında babası Ali Rıza Efendi, Ordu’da memurken doğmuştur. Abdullah Niyazi Bey annesini beş yaşındayken kaybetmiş, babası ikinci kez evlenince oğlu Niyaz’yi İstanbul’da müderris olan küçük kardeşinin yanına okumaya göndermiştir. Niyazi Bey tahsil hayatını tamamlayınca Muğla İdadisi’ne öğretmen olarak atanır. Bu dönemde Muğla’da Eytam Müdürü olan Adalar diye tanınan Ethem Bey’in kızı Hayriye Hanım’la evlenir. Bu evlilikten olan büyük oğlu Naci 1906 yılında Necmi ise 27 Mayıs 1910 yılında Muğla’da doğar. Niyazi Bey Muğla’da beş yıl görev yaptıktan sonra, Saruhan’a atanır, oradan da İzmir’e tayinini yaptırdıktan sonra İzmir’de vefat eder.

Dul kalan Hayriye Hanım iki çocuğunu zor koşullarda dikiş dikerek büyütür. Necmi, Sultaniye’ye girer Burada Fransızca öğrenir. Sultaniye’nin ilk bölümünü bitirdikten sonra Mektebi Sultani’nin orta bölümünü de bitirir. Ardından öğretmen olmak için İzmir’e gelir, Muallim Mektebi’ni bitirdikten sonra öğretmen olarak Ula’ya atanır. Ula’ya giderken Necmi öğretmenin Muğla’da kaldığı 1928 yılındaki izlenimleri ise şöyledir.

“Patika yollarla Bayır’a giden 15 km ötesinde Muğla kenti. Büyük bir köy görünümündeydi. Kentin etrafı tamamen mezarlıklarla çevriliydi. İnsanlar her gün mezarlıkları görsünler, dünyaya boş verip ahirete yönelsinler diye mezarlıklar kenti içine kadar sokulmuştu. Bunları harika Vali Recai Güreli. Atatürk’ten de ilham alarak kaldırttı. Cumhuriyet Meydanı’nı yaptırıp burayı merkez kabul etti. Ana yolların buradan geçmesini sağladı. Muğla’ya, sevimli, şirin, modern bir kent kimliği verdi. Muğla merkez dahil ilçelerine okullar, halkevleri, hükümet konaklarının inşalarını gerçekleştirdi.”

Bir yıl Ula’da görev yapar. Ula’daki ilk eğitime başlama heyecanını ve okuldaki öğretmenlerle ilgili izlenimleri şöyledir.

“ İlk atama yerim Ula, okula giderken çok heyecanlıydım. Bir an önce öğrencilerim ve öğretmenlerle tanışmak istiyordum. Okuldaki öğretmenlerin çoğu yaşlı, biri dışında hepsi yerli idi. Sevilen, sayılan, saygıdeğer, deneyimli meslektaşlarındı. Ancak onların yeni eğitim metotlarından haberleri yoktu. Geleneksel yöntemlerle çalıştıklarını gördüm. Derslerinde eski mahalle mekteplerindeki gibi ders anlatıyorlardı, yani öğretmen aktif, öğrenci pasifti. Öğretmenler öğrencilerine sınıflarda nutuk atar gibi ders anlatıyorlardı. Öğrenciler ise onları koyun gibi dinliyordu. Ayrıca sosyal hayatları son derece kapalı idi ve böyle bir yaşantı sürdürüyorlardı. O zaman onlardan farklı düşündüğümü anladım.”

Necmi Yener bir yıl görev yaptığı Ula’dan, Eski Bayır okuluna başöğretmen olarak atanır. Burada beş yıl görev yapar. Bayır izlenimleri ise şöyledir:

“ Köy kuş uçsuz, kervan geçmez Muğla’ya çok yakın bir köy Adı Bayır Köyü. Köyü görünce müthiş bir hayal kırıklığına uğradım. Bir vadinin iki yakasına çoğunun arka damları toprağa gömülü, birbirine bitişik birer inden farksız toprak damlı evlerden oluşuyordu. Evlerde tuvalet yoktu. Avuç içi kadar avluları, gübre yığınları kaplar, ilkel insan yaşantılarından daha kötü koşullar altında açık bir dereye akan pis suları nedeniyle mikropla koyun koyuna ot gibi yaşıyorlardı. Köyde yedi molla(ders veren) vardı. Beşi sadece kuran okuyabiliyordu. Köyde bir hasır genişliğinde bir düzlük yoktu. Güney tarafına okul inşa edilmiş, düğün yapılacak tek düzlük yer orasıydı. Önce köylülerle konuşup, evlere tuvalet yaptırdım. Öğrencilerde görülen bitle mücadele ettim, evlerin badana etmelerini söyleyip yaptırdım. Köyün yolu yoktu çalışarak köye yol açtırmayı başardım. Dere üzerinde köprü yoktu, ilgililerle konuşarak destek alıp, betonarme köprüyü yaptırıp, hizmete açtık. Köylülerin devlet daireleriyle sorunları vardı, bunların çözümüne yardım etmek için okulda bir müracaat merkezi kurdum. Böylece devlet dairelerinde işleri olanların ne yapmaları gerektiği hususunda bilgi verdim.”

Bu köyde 12 yıl çalışır. 1928 yılında değişen yeni alfabeyi öğretmek için çaba harcar ve kurslarla sadece okuttuğu öğrencileri değil, halkın da bu yazıyı öğrenmesine çabalar. Bir deprem nedeniyle köyün yerinin değişmesi gündeme gelince, Yeni Bayır’ın kurulacağı mekanın tespitini yapar ve yerleşimin planını çizer. Yeni Bayır’ın kuruluşunda okulun yapımında, o dönemin Valisi İbrahim Ethem Akıncı’dan büyük destek görür. Beş yılda Yeni Bayır Okulu’nda çalıştıktan sonra, Muğla merkeze tayinini yaptırır.

Necmi öğretmen 1950 yılında çok partili döneme geçiş yıllarında Milli eğitim müdürünün istemesi üzerine Muğla’da ilk bando takımını kurdurup, Cumhuriyet Bayramı’nda halkla tanışmasını sağladı. Bu bando takımının kurulmasındaki aksesuarları, giysileri evinde eşi dikmiştir. Ayrıca Muğla’daki Dumlupınar Okulu’nun kuruluşu onun çabasıyla gerçekleşmiştir. Okul 1958 yılında faaliyete geçti. Kendisi de 1969 yılında emekli oldu.

Döneminde Fransızca ve İngilizce bilen bir öğretmen olan Necmi Yener, Muğla Kız Meslek Lisesi ve Muğla Turgut Reis Lisesi’nde yardımcı hocalık da yapmıştır. O aynı zamanda bir köy planlayıcısı, bir köy önderi ve eşsiz bir eğitimcidir. Yazımızı onun“Muallim”Başlıklı şiirinden aldığım iki kıtasıyla bitirelim.

Ben bir muallimim içime doğdu ilk kez şiir

Fakat muallimi tanımlayan mısraları bulmakta zorlandım

Çünkü muallimler tanır mesleği, ideal, yüce meslektir.

Her hangi bir meslekle mukayese etmek asla mümkün değildir.

“ Muallim örnek olur, sevgiyi, saygıyı, şevkati aşılar

Güçlenir vatan, ulus ve bayrak aşkı gibi duygulara

Ne mutlu büyük kurtarıcıya örnek olan muallimlere

Ne mutlu Kemalist muallimleri olan talebelere.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Necmi Yener. Benim Köyüm -Benim Okulum-Bayır- Medya ajansı Fethiye