DÜŞTÜM BODRUM YOLUNA OY OY,
BİR KIZ ÇIKTI YOLUMA OY OY,
BU CANIM FEDA OLSUN OY OY,
YEDİ GÖBEK SOYUNA OY OY.
ŞU BODRUM ÇARŞI PAZAR OY OY,
GÜZELLER GELİP GEZER OY OY,
O GÜZELİN BİRİSİ OY OY,
GÖNLÜME SEVDA YAZAR OY OY.
CİLVE NAZA ALDANDIM OY OY,
ÖMÜR BOYU YAR SANDIM OY OY,
BENLE GÖNÜL EYLEMİŞ OY OY,
DOST DÜŞMANA ARLANDIM OY OY.
BUNALIMDA ZORDAYIM OY OY,
ATAŞLARDA KORDAYIM OY OY,
GÜZEL SEVMEK NEYİNE OY OY,
METELİKSİZ DARDAYIM OY OY.
ABBASİ’YİM ZOR GELDİ OY OY,
SELVİDEN BİR DAL GELDİ OY OY,
TUTTUĞUM DAL ÇÜRÜKMÜŞ OY OY,
DALI ELEMDİ KALDI OY OY.
Ozan bu türküsünde mekan olarak Bodrum’u seçmiş, yöreden güzel bir kızın gönlünü etkilemesine yer vermiştir. Aşıklar, ağırlıklı olarak aşk konusunu işleseler de özlem, gurbet, acı, sıkıntı gibi konulara da şiirlerinde yer verirler. Tabi şiirlerindeki söylemlerinin başarısı yeteneklerine bağlıdır. Bunlar gelenekten aldıkları kuralları yetenekleriyle geliştirir, zaman içinde kendi üsluplarını kazanırlar. Balcı’nın türkü sözlerinde halk şiirinin özellikleri görülür. Örneğin. Muğla yöresinde yapılan tütün işini yapan güzele geleneksel yapı içinden baksa da şiirin uyak düzeni ve hece ölçüsü aşık tarzı anlatıma özgüdür.
TÜTÜN TARLASI
TÜTÜN TARLASINA GİDERKEN GÖRDÜM,
GÖRÜR GÖRMEZ HEMEN GÖNLÜMÜ VERDİM.
SENİ KİMİN DİYE BİRİNE SORDUM,
NAZ ETME DE HE DE GÜLDÜR YÜZÜMÜ.
YUMAKLI ORMANI ÇAMDAN PINARDAN,
SUYUMU DOLDURDUM OYMA PINARDAN,
A GIZ Bİ YÖN ÖPEM BEYAZ GERDANDAN,
NAZ ETME DE HE DE GÜLDÜR YÜZÜMÜ.
HARIMIN İÇİNE KOYDUM KÖHÜNÜ,
YAPRAK YAPRAK DİZDİM YEŞİL TÜTÜNÜ,
ÇEKTİĞİM ZAHMETLER BENDEN ÖTÜRÜ,
NAZ ETME DE HE DE GÜLDÜR YÜZÜMÜ
ABBASİ’Yİ SEVDİM SENİ CANIMDAN,
AYRILMA NE OLUR BENİM YANIMDAN,
HE DEMEZSEN ÖLECEĞİM KAHRIMDAN,
NAZ ETME DE HE DE GÜLDÜR YÜZÜMÜ.
Aşık türküsünde tütün işi yapan güzel bir kızdan etkilenmesi yanında, tütünde çalışan insanların çalışmasına da yer verir ve emek ve incelik isteyen tütün işinde çalışmanın zorluğunu ”yaprak yaprak dizdim yeşil tütünü” diyerek dile getirir.
Aşık Abbas ozanlığın verdiği becerisiyle, Muğla yöresini ve insanını anlatmaya çalışmış, onları anlatırken, kendi dünyasının da kapılarını aralamıştır. ”Üze Üze Verem Ettin”başlıklı türküsünde bu özelliğini görmemiz mümkündür.
DUMAN ÇÖKMÜŞ GEVENES’İN BAŞINA,
KURBAN OLAM O GÜZELİN KAŞINA.
DOYUM OLMAZ O GENCEÇİK YAŞINA,
ÜZE ÜZE VEREM ETTİ YAR BENİ.
MERMERDİR ŞU MUĞLA’NIN TAŞLARI,
ÖTÜŞÜR BAHÇEYAKA KUŞLARI,
TEL TEL OLMUŞ BELE DÖKMÜŞ SAÇLARI,
ÜZE ÜZE VEREM ETTİ YAR BENİ.
ŞU BAYIR’A UĞRAMASAYDI YOLUM,
GÖRÜNCE KIRILDI KANADIM KOLUM,
NEDEN BÖYLE TATLI SENİN O DİLİN,
ÜZE ÜZE VEREM ETTİ YAR BENİ.
ABBASİ’Yİ YAKTI HÜZÜN ATEŞİN,
İŞLEDİN Mİ MENDİLİNE NAKIŞIN,
ON ALTIYA GELDİ Mİ SENİN YAŞIN,
ÜZE ÜZE VEREM ETTİ YAR BENİ.
Aşık geleneğinin bir özelliği de, güzellerin niteliklerini tanıtmaktır. Boyu bosu, gözleri, saçları, yürüyüşü, cilvesi, onların sanatında yerini almıştır. Eski aşıkların hüzünlü aşk öyküleri bu ozanlarda olmasa da aşk duygusunun terennümünde zayıflık görülmez. Görüp etkilendiği bir güzeli anlatmaktan da geri durmaz. Unutulmamalı ki ozanlar halkın sesidirler. Korkularına yenik düşmüş toplum bireylerini, kahramanlık şiirleriyle besler, farklı duygulu şiirleriyle onların söylemek istediklerini dile getirirler.