MUĞLA TÜRKÜLERİ ÜZERİNE(-II-)

Muğla Türküleri içerik bakımından sınıflandırılması yapılırken dikkatli davranılması gereken özelliklere sahiptir. Örneğin:Ağıt olarak yazılmış türkülerde yiğitleme (koçaklama) söylemlerini görmek mümkündür. Varsağıdaki bre, hey hitapları yerine yörenin sevilen bir türküsü olan Kerimoğlu Eyüp Türküsü’nde

“ Öf ülen de aman aman!”

Diyen bir efelenme nidasıyla başlar vebu sesleniş koçaklama edası taşır, ama aslında bu türkü Kerimoğlu Eyüp’ün öldürülmesinin arkasından yakılmış bir ağıttır. Bu tür ağıtların arkasında önemli olaylara dayanarak yaratılmış öyküler mevcuttur. Bu ağıtlar sadece öldürme olaylarına dayalı yakılmamış, farklı olaylara bağlı olarak da yakılmıştır.

Yöre ağıtları dörtlüklerden kurulu ve hecenin 11’li,13’lü ve 15’li ölçüsüyle söylenirler. Bunlardan bazılarının bentleri üçlük ve dörtlüklerle kurulu iken, hecenin 12’li ve 14’lü kalıbıyla da kullanılanları mevcuttur. Bazı türküleri ise beyitlerden oluşun ve bu beyitler arasında nakarat bölümleri mevcuttur Yörede yakılmış bir ağıt olan ”Kamil Bey” türküsü buna örnektir. Muğla türkülerinin çoğunda hece sayıları birbirini tutmaz, bu aralık söyleyenin sözleri uzatması ve ustalığıyla kapatılır.

Muğla türküler eski usul söylenirken testi, dümbelek, teneke ve tencere kullanan yerel sanatçılar tarafından, uzun zaman böyle götürülmüştür. Muğla yöresine Keman, Kanun gibi musiki aletleri 1911 yılından sonra girmiştir. Çevirisi tarafımdan yapılan Muğlalı bestekar Hafız Sabri Bey tarafından dönemin İstanbul konservatuarı Müdürü Rauf Yekta Bey’e gönderilen “Popüler Halk şarkıları” adlı eserin 2.Fasikülünde Muğla musikisi ve musikişinastları hakkında önemli bilgiler mevcuttur.

“… Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Muğla yöresinde bağlama, cura ve bozuktan ibaretti. Muğla’da nota bilen kimse olmadığı gibi peşrev, beste, saz semaisi gibi çeşitli usullere bağlı muhteşem parçaların ne olduklarını bilmezdik. Bunlarla beraber yerli sazların bazen tek olarak bazen kaba ve düz ahenkle takım halinde birleşerek memleket havaları üzerinde yaptıkları fasıllar, halkın ruhuna çok tesir ederdi. Bu sazları çok iyi çalanlar parmakla gösterilirdi. Mesela: Ejderlerin Mehmet, Çardakların Mıstık, Hacı Mehmet Ağazade Galip Efendi gibi saz çalanlar Muğla da pek meşhur idi. Bu yerli güfte ve besteler bir aşk macerası ya bir üzüntülü olay genellikle ”cengi” denen Muğlalı kadınlar tarafından yakılır halk arasına yayılırdı…”

Muğla yöresinde divan ve meydan sazı- cümbüş- keman, kabak kemane gibi telli sazlar, zurna, kaval, sipsi- düdük, ney, klarnet gibi nefesli çalgılar ile davul, def- delbek, desti dümbelek, zilli maşa ve kaşık gibi vurmalı alet ve çalgılar kullanılmıştır.

Yörede yakılmış türkülerin büyük çoğunluğu yöreden yetişmiş sanatçılara aittir. Besteler yapan sanatçılar da mevcuttur. Bu türküler ve ağıtlar ki öyküleriyle yöreden yetişmiş yazarlar ve derlemeciler tarafından toplanıp, notaları yapılmış ve kitaplara yazılmıştır.

Bunlar arasında Bodrum Yöresinde Mehmet Uslu, Fethiye Yöresinde. Altan Günbay. Muğla içinden Mehmet Ali Eren,H.İlker Altınsoy, İbrahim Ethem Yağcı,Umran Kirman(Bu kişi yöre türküleri üzerine tez çalışması yapmıştır)-Yusuf Ziya Demircioğlu, araştırmacılar bu vadide önemli eserler yazmışlardır.