Bu soruyu mecliste yüksek sesle soran isim AK Partili Duygu Pınar Marçalı Doğru oldu.
10 Nisan 2025 tarihli Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında konuşan Doğru, “Bu işler pazarlıkla verilecek işler değil. Kanun açık. Ama burada kanun deliniyor” dedi.
Kanun Diyor: Olağanüstü hal gerekli. Peki Muğla’da ne afeti yaşandı?
Pazarlık usulüyle ihale yapmak için öngörülemeyen bir afet, acil bir tehdit ya da olağanüstü durum gerekir. Oysa Muğla’daki bu işler sıradan yol ve kaldırım yapımlarıdır. Meclis toplantısında bu skandalı gündeme getiren AK Parti Meclis Üyesi Duygu Pınar Marçalı Doğru’nun sözleri net:
“Bu işler pazarlıkla verilecek işler değil. Kanun açık. ama burada kanun deliniyor.”
Pazarlık usulü altında ne saklanıyor?
Muğla’da 2024 yılında yaklaşık 593 milyon TL’lik yol-kaldırım işi yapıldı. Bunun yaklaşık %6,6’sı, yani 39 milyon TL’si, kimseye ilan edilmeden, ihale yapılmadan, doğrudan belirli firmalara verildi.
Kim bu firmalar? Hangi gerekçeyle seçildiler? Bu işler hangi acil tehdide dayanarak 21/B kapsamına alındı?
Bu sorulara bugüne kadar belediye yönetimi tek kelimeyle bile yanıt vermedi.
Ortada kamuoyundan gizlenen bir tablo var: Denetimden kaçırılmış, rekabetten arındırılmış, adrese teslim bir ihale düzeni.
Başkan Aras: Sessizliğe bürünen savunma
Belediye Başkanı Ahmet Aras ise ihalelerin yasal çerçevede yapıldığını iddia ediyor ama hiçbir detay vermiyor.
Hangi yol, hangi sokak, ne zaman çöktü de “acil” ilan edildi? Hangi firma hangi iş için seçildi? Hangi afet gerekçesi gösterildi?
Bu sorular cevapsız. Çünkü ortada olağanüstü bir durum yok. Ortada olan, yalnızca kanunsuz bir ihalenin olağanüstü pervasızlığı.
Halk yol beklerken, birileri rant mı devşiriyor?
Muğla’da yol ve kaldırım ihtiyacı elbette var. Ama bu ihtiyaç, kanun dışı yöntemlerle belirli firmalara para aktarılmasının gerekçesi olamaz.
Yasaya göre açık ihale yapılması gerekirken, neden ilan edilmeden, ivedilik bahanesiyle iş dağıtılıyor?
Yanıt basit: Çünkü bu yöntemle kamu ihalesi bir siyasi avantaja, bir ekonomik çıkar kapısına dönüştürülüyor.
Savcılar, Sayıştay, İçişleri Bakanlığı Göreve
Artık konu siyasi bir polemik olmaktan çıkmıştır. Bu durum; Görevi kötüye kullanma, Kamu zararı oluşturma, İhaleye fesat karıştırma suçlarını doğrudan gündeme getirmektedir.
Sayıştay bu ihaleleri tek tek incelemeli, İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirmeli, savcılık resen soruşturma açmalıdır. Kamu kaynakları keyfi bir şekilde dağıtılıyorsa, bu milletin cebinden çıkan paradır, hesabı da verilmelidir.
Bu daha başlangıç olabilir
Muğla’daki bu 21/B skandalı, Türkiye genelinde onlarca belediyede yaşanmış benzer usulsüzlüklerin bir halkası olabilir. Ancak bu kez belgeler, rakamlar, meclis tutanakları ve doğrudan sorular ortadadır.
Artık kimse “bilmiyordum, yanlış anlaşılma” bahanesine sığınamaz.
Muğla’da yaşanan, yalnızca bir ihale skandalı değil; kamu vicdanının ayaklar altına alınmasıdır.
Rutin yol ve kaldırım çalışmaları için bu yöntemin kullanılması açıkça yasa dışıdır.
Kamu İhale Kanunu Madde 21/b Ne Diyor?
MADDE 21/b – Doğal afet, salgın hastalık, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması durumunda, idare tarafından ivedi olarak yapılması zorunlu olan mal veya hizmet alımı pazarlık usulüyle yapılabilir.
Muğla’daki ihaleler bu kapsama girmiyor. Zira ortada ne afet, ne salgın, ne de ani bir tehlike var. Belediye, bu maddeyi istismar ederek, rekabet ortamından uzak, kapalı devre bir ihale sistemi kurmuştur.
Peki, Bu Ne Anlama Geliyor?
Bu uygulama, yalnızca etik dışı değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’na göre suçtur.
TCK 235. Madde – İhaleye Fesat Karıştırma
(1) Kamu kurumlarınca yapılan ihalelerde… hileli davranışlarla rekabet engellenirse,
(2) İhale mevzuatına aykırı olarak, ihaleye katılamayacak kişilerin ihaleye girmesine izin verilirse,
(3) Veya herhangi bir şekilde ihaleye fesat karıştırılırsa;
Suç sabit görülürse, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir.
21/B’yi gerekçe göstererek ilan yapılmaksızın “belirli firmalara” iş verilmesi, açık biçimde rekabetin ortadan kaldırılması, yani ihaleye fesat karıştırma anlamına gelir.
TCK 257. Madde – Görevi Kötüye Kullanma
Kamunun zararına yol açacak şekilde görevin gereklerine aykırı hareket eden kamu görevlisi,
1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu ihale kararlarına imza atan tüm belediye yöneticileri, eğer suç unsuru sabit görülürse bu madde kapsamında da sorumludur.
Belediye Başkanı ve bürokratlar için hukuki sorumluluk
İhale sürecinde sorumluluğu bulunanlar (Belediye Başkanı, Yol Yapım Daire Başkanı, ihale komisyonu üyeleri): İhale kanununa aykırı hareket etmekten, Kamu zararı oluşturmaktan, Rekabeti engellemekten, Şeffaflık ilkesini ihlal etmekten doğrudan ceza ve tazmin sorumluluğu taşırlar.
Ayrıca, 4734 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre:
4734 Sayılı Kanun – Madde 17 (Yasak Fiil ve Davranışlar)
a) Hile, vaat, tehdit, nüfuz kullanma veya çıkar sağlama gibi yollarla ihaleye fesat karıştırmak,
b) Haksız menfaat sağlamak amacıyla mevzuata aykırı hareket etmek,
Bu fiilleri işleyenler hakkında cezai işlem başlatılır.
Ayrıca ihaleden yasaklanma, hak mahrumiyeti, ve yargı kararıyla tazmin yükümlülüğü doğar.
Bu bir suçtur. sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 21/B skandalı yalnızca siyasi değil, hukuki ve cezai bir boyuta sahiptir. Savcılık, Sayıştay, İçişleri Bakanlığı bu dosyayı derhal açmalı, ilgili ihalelerin: Tarihlerini, Firma bilgilerini, Aciliyet gerekçelerini, Teknik raporlarını tek tek incelemelidir.
Eğer ortada bir suç varsa, bu yalnızca usulsüzlük değil; kamu malına uzanmış organize bir müdahaledir.