Ortak yapılan basın açıklamasında, memurların Ocak ayı ücret artışlarını kabul etmediklerini ve 13 Ocak’ta iş bırakacaklarını açıklayarak şu ifadelere yer verildi: “Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik kriz nedeniyle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz.”
“Kölelik düzeniyle hayatta kalmak mümkün değil”
Yapılan zamların emekçilerin yaşamını alt üst ettiğini belirterek, artan mali yüklerle başa çıkmanın neredeyse imkansız hale geldiğini vurgulandı. Açıklamada, “Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar her alandaki zamlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkansız hale geldi.
Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kiraları asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kiralarını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır.
2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkûm etmektedir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir” ifadelerine yer verildi.
KESK, BASK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen ve Asim-Sen son olarak taleplerini belirttiler: “Tüm emekçiler için insanca yaşanabilir bir ücret ve adil bir gelir dağılımı istiyoruz!
Eşit işe ; eşit ücret talep ediyoruz. Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani en az 79 Bin TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz. Başta metropoller olmak üzere barınma ihtiyacımızı imkansız hale getiren kira fiyatlarına karşı, siyasi değil nesnel verilere denk düşen kira yardımı talep ediyoruz. Asgari ücretin, insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine çıkarılmasını talep ediyoruz. İşyerlerinde ücretsiz kreş açılmasını talep ediyoruz. Kamuda mülakat değil, liyakat, yani kadrolu ve güvenceli istihdam talep ediyoruz. Seyyanen zamların ve ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca yaşayabileceğimiz bir emeklilik talep ediyoruz.
Kamu kaynaklarının “müşteri garantili” projeler için değil, halk için kullanılmasını talep ediyoruz.
Vergide adalet, az kazanandan az, çok kazanandan çok alan, adil bir vergi sistemi ve 1. Vergi diliminin yüzde 10’a düşürülmesini ve sabitlenmesini istiyoruz. Bizleri toplu sözleşme masası adı altında, siyasal iktidarın iki dudağı arasına bırakan ve tüm yetki ve kararın hükümete terk edildiği sahte sendika yasasına karşı, gerçek grevli bir toplu sözleşme düzenlemesi istiyoruz. Halk için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talep ediyoruz. Tüm toplum için laik, çağdaş, demokratik bir yaşam talep ediyoruz.”