İLMİ SİYASET..

Son zamanlarda yaşanan olaylar, pek iç açıcı olmayan yazılar yazmama neden oldu.

İlkin Coronavirüs diye ölümcül bir virüs üredi.

Onunla başa çıkamazken, o varyant oldu bu varyant ve gelişip yaygınlaşarak can almayı sürdürdü, hala da sürdürüyor.

Bu arada çeşitli zamlarla halkın canı yandı, zamlara devam ediliyor.

Malum durumumuz ortada iken,

Hadi gel de iç açıcı yazılar yaz.

Bugün biraz gülmek ve biraz da düşünmek için bir fıkrayla yetineceğim.

Gelelim fıkraya;

Gencin biri, eğitim almak için bilge bir kişinin yıllarca yanında kalır.

Kur’an, fıkıh, akait, coğrafya, tarih, matematik gibi dersleri aldıktan sonra, hocasından köyüne dönmek için izin ister.

Bilge adam, “zeki bir gençsin, iyi yetiştin ancak öğrenmek gereken bir bilgi daha kaldı, onu da öğren öyle git” der.

Genç adam o bilginin ne olduğunu sorar, hocası, “ilmi siyaset” der.

“Yok hocam, siyasetle uğraşmayacağıma göre o bilgiyi de öğrenmeyeyim”

der ve hocasının elini öperken bilge adam tebessüm ederek, “sen bilirsin, hadi yolun açık olsun” diye öğrencisini uğurlar.

Genç adam köyüne gelir, ailesiyle hasret giderir.

Bir Cuma günü namaz kılmak için köyün camisine gider.

İmam minbere çıkar, Cuma hutbesine başlar ama hutbede nasihatten çok korku fırtınası estirmektedir.

Genç adam hayretler içinde elini kaldırır ve imama, “hocam bu anlattıklarınız dinimizde yok” deyince imam kükrer; “işte size bir zındık, bu zındığa caminin avlusunda 50 sopa şeran caizdir” deyince, cemaat genç adamı avluya çıkarıp evire çevire döver ve caminin dışına atar.

Yara bere içinde evine gider, annesi yaralarını tedavi ederken, bilge kişinin dediği ilmi siyaseti öğrenmediğine pişmanlık duyar ve iyileşince tekrar o bilge kişinin yanına gitmek için yollara düşer.

Hocası onu görünce “ilmi siyaset için geldin değil mi?” diye gülerek sorar ve bu dersi de alarak tekrar köyüne döner.

Yine bir Cuma günü köyün camisine gider.

İmam minberde esip gürlemektedir ve anlattıklarının din ile iman ile ilgisi yoktur.

Genç adam elini kaldırarak ayağa kalkar, cemaate dönerek, “ey cemaat, öyle muhterem bir hocamız var ki, her kim bu muhterem hocanın sakalından bir tel evinde bulundurur, o hane halkı toptan cennetliktir” deyince cemaat imamın sakalına hücum eder ve tel tel sakalını yolarak evlerine dönerler.

Camide yüzü kan revan içindeki imam ve genç adam kalır.

İmam, yattığı yerden genç adama dönerek, “sen ilmi siyaseti de öğrenmişsin. Artık bu köyde bana ekmek yok, yarın köyünüzü terk ediyorum” der.

İmamın nereye gittiği hala belli değildir.

Bu bir fıkradır.

Kimsenin alınmasına gerek yoktur.

İsterseniz gülün isterseniz düşünün…