"Kişi kendinden bilir işi" bu sözü davasında haklı olduğunu bildiğim ve saygı duyduğum bir adamdan çok duyuyorum son zamanlarda.
Davasında haklı olan merttir. İpin bir altında bir üstünde oynamaz. Kendi menfaatini toplum menfaatinin önüne koymaz. Kimsenin duygularını, inancını, zaafını kullanmaz.
Davasında haklı olanın kimsenin yazdığı metne ihtiyacı yoktur. Metinsiz kendini de davasını da ifade etmekte zorlanmaz.
Davasında haklı olan sokakta tek başına yürümekten korkmaz. Kendisini suçlayanın yüzüne bakmaktan çekinmez, gözlerini kaçırmaz.
Akbelen'de maden işçilerinin yanındaydım. Çünkü yerli kömüre ulaşılmazsa ülkemin gideceği dar boğazı biliyordum. 52 santigrat derecede günde 8 saat çalışan, işi değil yaşam tarzı madencilik olan, üç kuşaktır lojmanda komşuluk yapan o insanları ve o insanların vatan millet saygısının, devlet bekası için ömür harcadıklarının 2,5 yıl bizzat tanıklığını yaptım. Hasta oldum 3 öğün yemek taşıdılar kapıma.
Ama ne olduğuna asla karar veremediğim bir grup tarafından zararlı ilan edildiler. Şimdi de yine onlar yüzünden Türkiye genelinde 250 bin doğrudan ve dolaylı madenden ekmek yiyen kişinin istihdamı tehlikede!
Akbelen'de onlar başardılar, ülke zarar etti!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, kömür ve odun fiyatlarına gelen zammı şöyle ortaya koydu:
“Eylül 2021’de kış öncesi sobada yakmalık bir ton odunun fiyatı bin 200 lira ile bin 400 lira iken bugün 3 bin 500 lira ile 3 bin 600 lira oldu. Eylül 2021’de bir ton ithal kömür fiyatı 2 bin 600 lira ile 3 bin lira arasında iken bugün 8 bin ile 8 bin 600 liraya çıktı. Yerli kömürün fiyatı 7 bin 600 lira oldu. Kömür fiyatları ortalama yüzde 190 ile yüzde 230 oranında arttı.”
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri dar boğaza sürüklendi. Özellikle Yatağan Termik Santrali işçileri ücretsiz izin tehlikesiyle karşı karşıya. Enerji arz güvenliği ağır hasar aldı.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, yerli kömürün ithal kömüre karşı rekabet gücünün zayıfladığını savunarak üretimin desteklenmesini istediklerini belirtti.
Bunları düşündüler mi? Hayır! Ama ellerde telefon, klimalı, akşam yıldız yıldız şehir manzaralı odalarında yaşamaktan geri durmadılar. 1 saat elektrik kesilse çemkirmek de yakıştı onlara! Talebin sahibi, arzın düşmanı oldular...!
Çimento Fabrikası mermer atıklarını, termik santrallerin küllerinin bertaraf tesisi! İzmir'de otogarın dibinde çalışır. Halk sağlığına tehlikeli bir fabrikaysa şehrin ortasında işi ne? Diyeni duydun mu? Hayır!
Santralin külünü kül barajlarında tutmanın zararlarını da , mermer atığını tarlalara serpmek zorunda kalanları da dert ettiler mi? Asıl dönüşü olmayan çevre zararlılarının onlar olduğunu anlattılar mı? Hayır!
Ben Muğla Postası Gazetesinde yazmaya başlamadan önce de bu düşüncelerimi defalarca yazdım.
Bakınız başlık listesi sunayım açın okuyun :
Aktivistler Siz Yeşili Nasıl ve Neresinden Seversiniz? Muğla Gazetesi
Akbelen Burası halk İsyanda devlet nerede? Haber48.com.tr
Çimento Fabrikası İstemiyoruz insaatler devam etsin ! Termik Santrali istemiyoruz ışıklar açık kalsın! Marmarishaberi.com
Velhasılı aynı düşünceyi paylaşmamak, aynı bilgi birikimine sahip olmamak, yaftalanmayı hak etmez! Hele "hakaret" kısmı tümden kabul edilemez.
Ülke ekonomisine destek verecek tüm yatırımların 180 derece değil 360 derece düşünülmesi, araştırılması gerekir!
Halkın evde yakacağı kömürü santralde yakmak bir kısmın yoğun destekleriyle bazılarının da sessizliği ile mümkün oldu.
Her iki tarafında elektrik üretimini nasıl sürekli kılacaksınız? Sorusuna cevapları yok!
Beşli çeteye gelince, emin olun işverenler bugün devlet "ben yeniden alıyorum bu tesisleri sizden " dese hiç itiraz etmezler! Sırtlarında koca bir yük dev santraller!
Çimento Fabrikası konusuna tekrar gelecek olursam, onu da çöp sorunu yaşayan, mermer atıkları için yer göstermek de zorlanan belediyeler düşünsün! Hem de bir zahmet Çimento Fabrikası sahibinden daha çok düşünsün! Zira ekonomiyi bilen sektörün ne durumda olduğunu bilir zaten!
Dert, sahiden çevre ise bu konuların da enine boyuna sorulması, sorgulanması taraflardan beklenirdi. Yıkmak istediğiniz fabrikanın varlığının gereğinden haberiniz, buna yetecek okumanız var mı? Muğla Büyükşehir Belediyesinin arşivde yer alan kitabında çimento fabrikasının Muğla'da bir ihtiyaç olduğunu okuyanınız oldu mu? Dağların, tepelerin mermer için taş için delindiğinde mermer atıklarını mevcutta kim nereye atıyor soranınız var mı?
Dünyaca ünlü Muğla Beyazı gerçeğini bilmeyeniniz kaldı mı?!
Hz. Mevlana'nın çok sevdiğim sözüyle bitirmek isterim yazımı:
"Bir yalancı, herkesi yalancı;
Bir hırsız, herkesi hırsız;
Bir onursuz, herkesi onursuz;
Ve bir sâlih, herkesi sâlih bilirmiş.
Bizi bilen bilir. Bilmeyen de kendisi gibi bilir.”
Benim kimseye verilemeyecek hesabım yoktur! Ya sizin?
Haydi selametle...