Genel

Eğitim haklarını geri istiyorlar

Neval Arslan26 Kasım 2014 tarihinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yürürlüğe giren üniversite eğitiminin 7 yıl azami süreyle tamamlanması ile ilgili kararın 26 Kasım'dan itibaren değil, Eylül 2014'ten itibaren başlaması sebebiyle eğitim hayatı biten öğrenciler bu kararın Anayasanın 2. maddesi olan hukukun kişinin aleyhine geriye yürümezlik ilkesine ve 10. maddesi olan eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtti.YÖK'ün aldığı bu kararla...

Neval Arslan

26 Kasım 2014 tarihinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yürürlüğe giren üniversite eğitiminin 7 yıl azami süreyle tamamlanması ile ilgili kararın 26 Kasım'dan itibaren değil, Eylül 2014'ten itibaren başlaması sebebiyle eğitim hayatı biten öğrenciler bu kararın Anayasanın 2. maddesi olan hukukun kişinin aleyhine geriye yürümezlik ilkesine ve 10. maddesi olan eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtti.

YÖK'ün aldığı bu kararla birlikte bu yıl okullarıyla ilişkisinin kesilmesini istemeyen birçok öğrenci sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışıyor. Öğrenciler pandemi süreci, maddi yetersizlik ve son yıllarda karşılaştıkları zorlukları anlatarak, YÖK tarafından belirlenen azami sürenin uzatılması yönünde tekrar düzenlemeye gidilmesini istiyor.

BİR DÖNEM HAKKI İSTİYORLAR

26 Kasım 2014’te alınan bu kararı bazı üniversitelerin bahar yarıyılından itibaren uygulamaya geçirdiğini öğrenen öğrenciler, Muğla Sıtkı Koçman Üniversite’sinin de kendilerine bir dönem hakkı daha vermesini istiyorlar.

Yetersiz bilgilendirme yüzünden eğitim haklarını kaybettiklerini belirten öğrenciler oluşturdukları platformun yanı sıra gazetemize ulaşarak, seslerini duyurmaya çalıştı.

Ailelerinin yüzlerine nasıl bakacaklarını soran öğrenciler, “7 yılımızı verdik bu emek sadece bizim değil, ailelerimizin de. Tek istediğimiz pandemiyi göz önünde bulundurarak, bir dönem hakkı daha vermelerini istiyoruz. Kaç tane üniversite bu şekilde uyguladı. Bunca öğrencinin atılması demek, işsiz sayısının da artması demek. Salgın göz önünde bulundurulsun, bu dönemde bilgilendirme eksikliği ve yaşadığımız zorluklardan dolayı bu hakkın verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunca yıllık emeklerimiz boşa gitmesin, bunca öğrenci eğitimden mahrum kalmasın.” diye konuştu.

YÖK TANIDI, ÜNİVERSİTE GÖRMEZDEN GELDİ

YÖK’ün 2020-2021 eğitim öğretim yılı sonunda azami öğrenim süresi dolan öğrencilere yaz okulundan faydalanma hakkı verdiği öğrenildi. Fakat öğrencilerin iddialarına göre bu durum öğrencilere duyurulmazken, yaz okulunda alacakları dersler açılmadı. Bu kapsamda da öğrencilerin eğitim hayatları sona erdi.

FİKİR VE DÜŞÜNCE SAHİBİ DEĞİLLER

2014 yılında çıkarılan yasa ile ilgili öğrencilerin yeterli bir şekilde bilgilendirilmediğini ifade eden başla bir öğrenci, “İster istemez çoğu öğrencide kendini buna göre ayarlamadı. Şimdi zamanında gerekli bilgilendirme yapılsaydı, ‘bakın bunun işlevi bu şekilde olacak’ veya ‘bu kanun bu şekilde yapılacak’ diye herkes kendini ona göre ayarlardı. Yaz okulu öncesinde öğrenci işlerimi aradığımda bakın benim numaram bu, programıma bakın dediğimde tamam sen yaz okulu derslerini al sonrasında zamanı gelince bakılır tarzında cevap aldım. Danışman hocama mesaj attığımda danışman hocamın dahi haberi yoktu.” dedi.

Öğrenciler şöyle devam etti:

“Bizce bu sadece okuldan kaynaklı bir şeyde değil. YÖK gerektiği gibi öğretmenlere hocalara ya da üniversitelere gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı için açık ve net. Ne danışmanımın yeterince fikri vardı nede öğrenci işlerinin bir fikri vardı. Kimsenin konuyla ilgili bir fikri ve düşüncesi yoktu.”

Telegram’da tüm Türkiye genelinde öğrencilerin kurduğu bir ağ bağlantısı olduğunu belirten öğrenciler, danışmanlarından ve öğrenci işlerinden alamadıkları bilgi ve fikirleri platform üzerinden sağlamaya çalıştıklarını kaydetti.

“ÜÇ MAYMUN OYNAMAYI TERCİH EDİYORLAR”

“Öğrenci mi, üniversite mi yoksa YÖK mü suçlu” diye soran öğrenciler, “Bu olayda muhtemelen şu devreye giriyor, şimdiye kadar öğrenci affı bir şekilde ilerledi, seçim öncesinde bazı şeyleri kullanıldı. O yüzden herkes bunun bu hale gelmeyeceğini ve öğrencilerin sessiz kalacağını düşünüyorlardı. Bu sene lise öğrencisinin psikolojisi bozulmasın diye hiçbir dersten sorumlu kalmadan bir üst sınıfa geçirme lüksünü tanıyorsun. Lisansüstü programına Pandemide gerekli test çalışması yapılamamıştır diyerek, ona bir ek süre tanıyorsun. Biz lisans öğrencilerine neden yokmuşuz gibi davranıyorlar, neden herkes bizim sorunumuza üç maymun oynamayı tercih ediyorlar” şeklinde konuştu.

“7 YILIMIZ ÇÖP OLACAK”

Yaz okulu açılmasına rağmen, her dersi alamadıklarını belirten öğrenci ise, “Her insan gibi kimse mükemmel değildir sonuçta herkesin kendi içinde problemleri var ve bende maddi veya manevi problemler geçirdim bu 7 sene sürecinde. Ama benim geride 15-20 tane dersim yok. 5 değil 6 tane dersim olduğu için benim 7 yılım çöp olacak sadece bir ders yüzünden. Ben mesela bir işletme öğrencisi olarak kamudan ya da iktisattan ders aldım. Ben işletme öğrencisiyken kendi bölüm dersimi alamadım. Bunu saydırabiliyor muyum, evet saydırabiliyorum ama ben istediğim dersleri alamadım. Kredilerin uyuşmadığı oldu, başka sorunlar oldu. Herkes bu sene ders seçiminde zorlandı. Kimi arkadaşım gitti Türkçe öğretmenliğinden ders aldı. Kimisi BESYO’dan ders aldı. Çoğu insan mağdur oldu. Madem böyle bir sıkıntı vardı, bunu yaşayacaktık en azından kendi bölümümüzün dersleri açılsaydı.” dedi.

“ÜNİVERSİTEMİZ HUKUKA AYKIRI İŞLEM GERÇEKLEŞTİRİYOR”

Karabük Üniversitesi’nin bu kararı 2014-2015 eğitim, öğretim yarıyılı başlangıç olarak kabul ettiğini açıkladığını belirten öğrenciler, “Okul ile ilişkimizin kesildiğini öğrendiğimizde öğrenci işlerini aradık. Marmara Üniversitesi, ODTÜ, Sabancı Üniversitesi’nin bu kararları almış olduğunu belirterek, bizim okulumuzda neden uygulanmıyor diye sorduk. Öğrenci işleri o üniversitelerin yanlış bir uygulama gerçekleştirdiğini daha sonra düzeltme yapma zorunda kalacaklarını söyledi. Aslında onların yaptığında bir şey yok şuanda bizim üniversitemiz hukuka aykırı bir işlem gerçekleştiriyor. Geriye dönmek yaptırım uygulanmaya çalışılıyor. Biz 2014 yılı Eylül girişliyiz. Neden 2014 Kasım ayında çıkan kanun bizi bağlasın ki. Bir kanun bizi nasıl bağlayabilir, nasıl hükümlü olabiliriz. Bunu sorduğumuzda kimse cevap veremiyor.” diye konuştu.  

FARKIMIZ NE?

Üniversiteden aldıkları cevabın, “YÖK'ten bize böyle yazı geldi” şeklinde olduğunu belirten öğrenciler, “YÖK'ten böyle yazı geldi de şuanda bu konuyu emsal olacak 4 tane üniversite var. Diğer üniversitelerde okuyan öğrencilerin bizden farkı ne ya da bizim onlardan farkımız ne? Neden onlara böyle bir hak tanınırken, bize neden tanınmıyor. Şuanda bana tanınmış olup başka bir üniversiteye de tanınmamış olabilirdi. Diğerlerinden farkımız ne hepimiz bu ülke de okuyan öğrencileriz.” dedi.

“MEZUN OLMAK İSTEMESEK, SAVAŞMAYIZ”

Bu konunun hala tartışmaya açık olduğunu belirten öğrenciler, “Yeni eğitim, öğretim yılı başlamadı. Şuanda normal ders seçim sürecimiz dahi gelmedi. Okulumuz açılmadı. Zararın neresinden dönersek kardır. Evet biz 7 yılımızı verdik, üniversitenin alacağı tek karar ile biz öğrencileri tekrar hayata bağlayabilirler. Diplomamızın olmasını sağlayabilirler. Çünkü çoğumuzun geride 3-5 tane dersi kalmış. Bizi okuldan atmak yerine mezun edebilirler. Çünkü biz mezun olmak istemesek şuanda bu savaşı vermeyiz ya da okulda sesimizi duyurmaya çalışmayız. Demek ki biz öğrenci olarak gerçekten zamanında belli başlı problemler yaşamışız ama okulumuzu da bitirmek istiyoruz, mezun olmak istiyoruz. Hepimiz hem maddi hem de manevi birçok şey ile uğraştık pandemi sürecinde. Birçok şeyden fedakârlık verdik, bizimle birlikte ailelerimizde öyle. Rektörümüzün de bunu göz önünde bulundurarak karar vermesini isteriz.” şeklinde konuştu.

SON ÇARE HUKUK MÜCADELESİ

Öğrenciler konuşmalarına şu ifadelerle son verdi:

“Bildiğimiz kadarıyla üniversite böyle bir karar aldıktan sonra biz bulunduğumuz yerdeki adli mahkemeye gidip, işlem durdurma kararı aldırırsak eğer benim zaten okuldan atılma sürecimiz durduruluyor. Sonrasında YÖK tarafından da bize bu ülkede böyle bir karar yok. Tamam, ek süre verdik, dedikten sonra biz üniversiteye tekrardan dava açabiliyoruz. Çünkü ortada bizim süreçle ilgili mağduriyetimiz var ve bu mağduriyetten dolayı biz psikolojik olarak, her öğrenci gibi bizde etkileniyoruz. O noktada da dava açabiliyoruz. Çünkü anayasamızda bizi bağlayan 2 tane nokta var. Biri geriye dönük işlem yapılamama diğeri ise eğitim ve öğrenim hakkı engellenemez.”